-->

Çeviri

29 Kasım 2019 Cuma

Çirkin yazıya tepki yağdı: Hepimize yapılmış sayarız

Çirkin yazıya tepki yağdı: Hepimize yapılmış sayarız

İzmir’in Gaziemir ilçesinde Alevi vatandaşların oturduğu mahallede duvara yazılan nefret ifadesine tepki yağdı. Hükümet kanadından “Herhangi bir vatandaşımızın etnik, mezhebi, sosyal, siyasal kimliğine yapılan saldırıyı hepimize yapılmış sayarız” açıklaması geldi. Evin sahibi Hürriyet’e “Biz mahallemizde böyle şeyler konuşmayız. Aslolan insanlıktır. Ayrışmaya izin vermeyiz” dedi.

İZMİR’in Gaziemir ilçesinde Alevi vatandaşların oturduğu Yeşil Mahallesi’nde bir evin duvarına kırmızı boyayla ‘X’ işareti yapılıp “Defol Alevi” yazılması üzerine Emniyet Müdürlüğü ekipleri soruşturma başlattı. Evin sahibi 60 yaşındaki Bayram Şenal, yaşananları Hürriyet’e anlattı. 25 yıldır aynı mahallede oturduğunu belirten Şenal, “Bu mahallede çocuklarımızı büyüttük. Böylesine çirkin bir olayla daha önce hiç karşılaşmadık” dedi. Salı sabahı köpeğine mama vermek için saat 10 civarında kapının önüne çıktığında yazıyı gördüğünü anlatan Şenal, şöyle devam etti: “Kırmızı sprey boya ile ‘Defol Alevi’ yazılmış ve çarpı işareti konulmuş. Hemen oğlumu aradım. Bana polise haber vermemi kendisinin de hemen geleceğini söyledi. Polisi ekipleri geldi, yazının fotoğraflarını çektiler. Daha sonra ise yanlarında getirdikleri siyah sprey boya ile yazıyı kapattılar. Husumetli olduğumuz herhangi biri yok.
Çirkin yazıya tepki yağdı: Hepimize yapılmış sayarız

Ailenin duvarındaki hakaret içeren yazı siyah ile boyanarak kapatıldı. X işareti üzerine de gül çizildi.
BİZE ‘ÇOCUK İŞİ’ DEDİLER
Evimiz tenha bir yerde. Geceleri içki içmeye gelenler bile oluyor. Bu olay tedirginlik yarattı. 25 yıldır yaşadığım mahallede birkaç gündür diken üstündeyim. Bize ‘çocuk işi’ dediler. Hiçbir çocuk gece bu ıssız yere gelemez. Büyük insanlar bile korkuyor, tedirgin oluyor. Bize bu tedirginliği yaşatanların bulunmasını istiyoruz. Yeşil mahalle sakinleri olarak bizler mezhepsel konuşmaları yapmayı bile zulüm sayarız. Mahallede çarşıda bakkalda bile muhabbeti olmaz. Aleviymiş Sunniymiş aslolan insanlıktır. Kim ya da kimler yaptıysa ayrışmaya izin vermeyeceğiz.”
HEP BİRLİKTE TÜRKİYE’YİM
İZMİR’in Gaziemir ilçesinde evin duvarına yazılan yazıya bazı tepkiler şöyle:
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: İzmir Gaziemir’de bir evin duvarına yazılan ayrımcı, provokatif ve çirkin ifade asla kabul edilemez. Dili, dini, mezhebi ne olursa olsun hiçbir vatandaşımız ötekileştirilemez. Gaziemir’deki o ev, benim evimdir, hepimizin evidir. Bu topraklar, tüm renkleriyle Türkiye’dir.
HASSASİYETLE TAKİP EDİLİYOR
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: İçişleri Bakanımız konuyu bizzat takip etmektedir. İzmir Valiliği ve Emniyet birimleri azami hassasiyetle ilgilenmektedir. Devlet kurumları tarafından bu meselenin “Birkaç çocuk yapmıştır” denilerek geçiştirildiği bilgisi kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Güzel İzmir kardeşliğin ve hoşgörünün mayasına sahiptir. Emniyet birimlerimiz bu kardeşliği ve huzuru bozmaya kalkanları her zaman engelleyecektir. Herhangi bir vatandaşımızın etnik, mezhebi, sosyal ya da siyasal kimliğine yapılan saldırıyı hepimize yapılmış sayarız. Birliğimizi ve dirliğimizi koruyacak toplumsal tecrübeye sahibiz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, geçmişte şu tespiti yapmıştı; Alevi kardeşlerimize yönelik provokasyonları yapanlar olsa olsa Lawrence misyonlu kişiler olur. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Her şey açığa çıkarılacak.
ALEVİ’YİM, SÜNNİ’YİM, KÜRT’ÜM...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: Bu toprakların kadim hikâyesinin bazen hüzünlü bazen neşeli türküleriyiz hepimiz. Alevi’yim, Sünni’yim, Kürt’üm, Türk’üm, Laz’ım, Çerkez’im, hep birlikte Türkiye’yim.
KATI ÖNLEMLER ALINMALI
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Etnik farklılıklar, inanç farklılıkları bizim en büyük zenginliğimizdir. Geçmişte provokasyonlardan kaynaklı acı olaylar yaşandı. Çorum, Maraş ve Sivas halen belleklerde. Gaziemir’de Alevi yurttaşlarımızın evine çarpı konması olsa olsa büyük bir provokasyonun ön hazırlığıdır. Bu konuda devleti uyarıyorum. Olası bir provokasyona izin verilmemeli ve böyle bir hazırlığa karşı katı önlemler alınmalıdır. Aleviler yuttaşlarımızı temkinli olmaya davet ediyorum. Aleviler bu toprakların evsahibidir. Herkesin geçmişten gerekli dersi aldığına inanıyorum. Herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyorum.
TESCİLLİ VATAN HAİNİDİR
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman: Akıllara daha önce bedeli kanla ödenmiş eski bir tezgâhı getirmektedir. Büyük Türk milleti gerekli dersleri çıkardığı bu kışkırtmalara itibar etmeyecek derecede feraset sahibidir. Kapısına “Alevi” yazıp bu milletin bir parçasını ötekileştirebileceğini ve ondan ayırabileceğini düşünenler her kimse tescilli vatan hainidir. O fırçayı tutan el, bu memleketin evladına ait değildir.
MÜNFERİT HEZEYAN
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu: Bunu organize hareket olarak değil münferit bir hezeyan olarak görüyorum. Herkes emin olmalıdır ki, artık Türkiye mukabil, provokatif eylemlere planlamalara itibar etmeyecek, edemez de zaten. Ayrıca geçmişe yönelik bu konularla alakalı son derece ciddi tecrübeleri olan bir milletiz. Türk milletinin kardeşlik hukukuna zarar verilmesine asla ve kata izin vermeyiz. Bu konuyla alakalı herkesi sorumlulukla davranmaya ve görevlerini aynı şuur içinde yerine getirmeye davet ediyoruz. 
İÇİŞLERİ BİZZAT TARAF
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, İzmir’de yapılan Göç, Güvenlik ve Sosyal Uyum Bölgesel Üst Düzey Çalıştayları Ege Bölgesi Toplantısı’nda, Gaziemir ilçesinde Alevi bir ailenin evinin duvarına yazılan yazıya sert tepki gösterdi: “İzmir´de bir evin işaretlendiğini öğrendik. O eve yapılan işareti kendi evime yapılmış olarak gördüm. Arkadaşlarımız bu kişiyi bulacak. İçişleri Bakanlığı olarak bizzat tarafız. Bu kişi bulunacak ve bedelini ödeyecek. Benim bakanlığım döneminde bu tür olaylar çok az yaşandı ama hiçbiri faili meçhul olarak kalmadı. Milletin huzurunu bozmaya hiç kimsenin hakkı yok.”
Yenikapı’da ‘Tokat Tanıtım Günleri’nde de olayla ilgili konuşan Bakan Soylu, “Dün densizin birisi bir Alevi kardeşimizin evine çarptı atmış. Hançerem yırtınırcasına söylüyorum. Ağzım dolu dolu söylüyorum ve bütün benliğimle söylüyorum. Kendi evime atılsaydı ancak bu kadar üzülürdüm. Bu kadar açık ve net. Kendime atılmış olarak kabul ediyorum” dedi. 
PROVOKASYONA GELMEYİN
Alevi Dernekler Federasyonu (ADFE) Genel Başkanı Celal Fırat: Hükümetin tepki göstermesi anlamlı fakat yeterli değil. Hükümetin bu olayları çözmesi gerekli. Bu provokasyonların bilinçli şekilde yapıldığını düşünüyoruz. 2019 yılında ‘Defol Alevi’ yazılıyor kapılara. Bu ülkede hiçbir zaman ‘Defol Sünni’ yazılmamıştır. Bunu da asla istemeyiz, karşısında da en önde biz mücadele ederiz. Aynı duyarlılığın bizim için de gösterilmesini istiyoruz. Toplumun her kesimi bu çirkinliğin karşısında yer almalı.
Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut: Evi işaretlenen aile ile görüşmek üzere bir heyet oluşturduk. Her kim yapmış olursa olsun onun bulunması cezalandırılması gerekiyor. Çocuksa eğer yaptığının doğru olmadığı anlatılmalı, nasihat verilmeli. Özellikle uç mahalleler provokasyonlara çok açık. Alevi vatandaşlarımıza seslenmek istiyoruz; şartlar ne kadar ağır olursa olsun lütfen bu provokasyonlara gelmesinler. Bu ülkede kimsenin bir diğerine defol demeye hakkı yok.
#ALEVİYİM MESAJLARI
Twitter’da “Aleviyim” etiketi altında binlerce mesaj paylaşıldı.
Müzisyen Gökhan Özoğuz: “Bu coğrafyanın hamuru Alevi erkânında yoğurulmuştur.”
Oyuncu Hasibe Eren: “Ben de iyi ki #Aleviyim.”
Oyuncu Rojda Demirer: “Yolunuz insan olmaktan geçsin gerisi kolay #Aleviyim.”

26 Kasım 2019 Salı

Bucalı kadınlardan şiddete karşı mücadele çağrısı

Bucalı kadınlardan şiddete karşı mücadele çağrısı
İZMİR'deki Buca Kent Konseyi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle kadına şiddete karşı mücadele ve dayanışma çağrısında bulundu.
Türkiye'nin kanayan yarası olan kadına şiddet konusunda somut adımlar atılmasını isteyen Buca Kent Konseyi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde bir çağrı yaptı. Buca Kent Konseyi Başkanı Mürüvet Suatoğlu Balcılar, Türkiye'de her gün ortalama iki kadının öldürüldüğüne dikkat çekerek şiddete karşı hep birlikte mücadeleden ve farkındalık yaratmaktan başka çözüm yolunun bulunmadığını vurguladı. Aynı zamanda Buca Kadın Platformu kurucularından olan avukat Balcılar, şöyle dedi:
"Elimizde son derece değerli uluslararası metinler var. İstanbul Sözleşmesi'nde son derece açık yükümlülükler var. Şiddete uğrayan kadınlar konusunda önlemler alınması, onların desteklenmesi ayrıca şiddet mağduru sadece kadına karşı değil çocuğa karşı da önlemlerin alınması gerekiyor. Takım elbise ve kravat giyip şiddeti yaratan erkeğin bir takım indirimlerle tekrar toplumsal hayata karışarak tekrar tekrar kadınların canını yakmasından, canını almasından bıktık. Doğurduklarımız tarafından katledilmek istemediğimiz için sokaklardayız. Şiddet giderek artıyor. Acı tarafı da bu. Bugün şiddete ilişkin herkes söz alacak. Günün sonunda daha yakın ortamda, neler yapmamız gerektiği konusunda konuşacağız. Türkiye neden bu noktaya geldi? Bunun sadece Türkiye'nin sorunu olmadığının farkındayız ama bizde dramatik bir şekilde artan bir kadın şiddeti var. Bir gün bizden sonraki nesiller, bir zamanlar böyleydi, desinler istiyoruz."
'BİR GÜN KADINLAR KAZANACAK'
Buca Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Melike Uğur Aktan da kadına şiddetin dünyada yaşanan büyük bir sorun olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
"1999 yılında Birleşmiş Milletler 25 Kasım'ı kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak kabul etti. Bizler de her yıl bazı etkinlikler yapıyoruz. Kadına şiddet çok arttı. Bu yüzden sürekli sokaklarda eylemler yapıyoruz. Hükümeti görevini yapmaya çağırıyoruz. Yasaların uygulanmasını ve caydırıcı tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Mücadele ediyoruz, umudumuz var. Bir gün biz kazanacağız. Kaybettiğimiz kadınlar için de çok üzülüyoruz. Çocukları annesiz kalan bir sürü çocuk ve hayatını yaşamadan ölen çok sayıda genç üniversite öğrencisi var. Umuyorum ki bu mücadelenin sonunda bir gün kadınlar kazanacak. Biz yılmıyoruz."

25 Kasım 2019 Pazartesi

Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi

Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi

Daha güzel görünmek için estetik operasyon yaptıran Beyhan T. tanınmaz hale geldi. Sağlığı bozulan, depresyona giren T. ameliyatı yapan doktoruna karşı 550 bin liralık tazminat davası açtı; savcılığa suç duyurusunda bulundu. Suçlanan doktor ise yaptıkları müdahalede bir sorun olmadığı, alerjik bir durumun ortaya çıktığını söyledi. İstanbul Tabip Odası’nın hazırladığı raporda ise “Müdahalelerde tıbbi bir kusur saptanmadı” denildi.

ALMANYA’DA yaşayan Beyhan T. estetik operasyon için yaptığı araştırma sonrası İstanbul’daki bir klinik ile görüştü. T., klinik görevlisine, karın germe, yağ aldırma, göğüs ve burun estetiği yanı sıra yüze dolgu yaptırmak istediğini söyledi. Görevli, tüm işlemleri aynı anda yapabileceklerini belirtti.
Beyhan T. ameliyat işlemi için İstanbul’a geldi; 17 Eylül 2018’de de ameliyat için Zincirlikuyu’nda bulunan R. Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği’ne gitti. Op. Dr. T. Ş. ameliyata başlamadan önce T.’ye, dudaklarına da dolgu yapabileceğini söyledi. T. dudak dolgusu istemediğini söylese de bu işlem için de ikna edildi. Taraflar ameliyat işlemi için 6.500 Euro’ya anlaştı. T. ödemeyi nakit olarak yaptı. Operasyon 5 saate yakın sürdü. Ameliyat sonrası T.’ye, 10 gün İstanbul’da kalması gerektiği söylendi. T. 10 gün İstanbul’da konakladı ve kontrol için 3 kez kliniğe gitti.
Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi

10 GÜN SONRA BAŞLADIBeyhan T. 27 Eylül’de Almanya’ya döndü. T. Almanya’ya döndükten 10 gün sonra sorunlar da baş göstermeye başladı. T.’nin dudağında ve yüzünde şişme meydana geldi. T., oluşan şişmelerin nedenini öğrenmek için doktora gitti. Almanya’daki doktor, şişmelerin kısa süre önce kendisine yapılan cerrahi operasyondan kaynaklandığını söyledi.
KORTİZON TEDAVİSİ UYGULANDI

Beyhan T. durumu İstanbul’daki doktoru ile görüştü. Dr. T. Ş., Beyhan T.’ye hemen İstanbul’a gelmesini söyledi. T. bir kez daha İstanbul’a geldi. T. anlaşmalı bir hastaneye yatırıldı. 3 gün hastanede kalan T.’ye sabahtan akşama kadar kortizon içeren ilaç verildi. Oluşan şişlikler, kortizon ile bastırılmaya çalışıldı.
Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi


VÜCUT ALERJİ YAPTI
İstanbul’da 3 gün süren tedavi sonrası T.’ye 8 kutu kortizon hapı verildi ve yeniden Almanya’ya gitti. Verilen hapları günde iki kez alması istenen T. söyleneni yaptı. İyileşmek umudu ile verilen hapları kullanan T.’nin durumu düzelmek bir yana daha da kötüleşti. T. yeniden İstanbul’daki doktoru ile görüştü. Doktor Ş. yapılan cerrahi operasyonda bir sorun olmadığını, vücudun alerjik reaksiyon göstermiş olabileceğini söyledi. T., Almanya’da test yaptırdı. Test sonuçlarına göre alerjik bir bulguya rastlanmadı.
Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi


BURUN UCU DÜŞTÜ
T. bu kez Almanya’da bir üniversite hastanesine gitti. Hastanede, enfeksiyon kaptığı tespit edilen T. iki gece yatırıldı. Daha sonra T.’nin yüzündeki iltihapların temizlenmesi için birer ay ara ile 3 kez ameliyat yapıldı. Bu süreçte, dışarı da çıkamayan T. çalıştığı işi de bırakmak zorunda kaldı. Yüzünde kalıcı izler oluşan T.’nin estetik yapılan burun ucu düştü, karnında sarkmalar arttı, sağ göğsünde ağrılar oluştu. Ruhsal olarak da çöküntüye uğrayan T., Almanya’da 2 ay psikolojik tedavi gördü.
Estetik yaptırmak istedi... Tanınmayacak hale geldi


550 BİN TL TALEP EDİLDİ

Beyhan T. adına, Op. Dr. T. Ş.’ye İstanbul Tüketici Mahkemesi’nde tazminat davası açıldı. Avukat Umut Ayan’ın T. adına açtığı davada 50 bin TL maddi, 500 bin TL manevi tazminat talep edildi. Tazminat talepli davanın yanı sıra Ş.’ye yönelik ‘yaralama’ iddiasıyla savcılığa da suç duyurusunda bulunuldu
BİZ DE ANLAMADIK!
Suçlanan Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. T. Ş. ise “Esasında mahkeme süreci devam ettiği için konuşmak istemem. Ancak ben, Beyhan hanıma yardım etmek için elimden geleni yaptım. Bizim işlemimizden 4-5 hafta sonra yüzünde şişikler ortaya çıktı. Yalnızca yüzünde değil, vücudunun farklı yerlerinde reaksiyon oluştu. Tüm vücutta alerji oluştu. Bu durumu neyin tetiklediğini bilmiyorum. Bizim meslekten diğer hocalara da sordum sebebini. Ancak neden olduğunu biz de anlamadık İnsanın kendi dokusu bu şekilde reaksiyon yapmaz” dedi.
TIBBİ BİR KUSUR SAPTANMADI

Beyhan T. adına İstanbul Tabip Odası’nın hazırladığı raporda ise özetle “Müdahalelerde tıbbi bir kusur saptanmadı. Beyhan T.’nin yaşadıkları bir komplikasyon olarak kabul edilmekte. Bu durumda hekimden beklenen, hastasını takip etmesidir. Dr. Ş.’nin gereğini yaptığı, ancak hastanın tedaviyi, bulunduğu ülkede tamamlamayı tercih ettiği görülmektedir” denildi.Dinçer GÖKÇE

21 Kasım 2019 Perşembe

"Azrail" diye kayıtlıydı... Pes dedirten savunma

"Azrail" diye kayıtlıydı... Pes dedirten savunma

İZMİR’in Buca ilçesinde, telefon defterinde ’Azrail’ olarak kaydettiği eski sevgilisi tarafından tabancayla vurularak öldürülen Dilan Tutucu’nun (18) katil zanlısı Ahmet Yaman’ın yargılanmasına başlandı. Sanık Yaman'ın Dilan ile barışmak için buluştuğunu ve telefonunda konuşmalar gördüğünü iddia ederek, "Beni mecbur bıraktı. Onur, gurur ve namus için yaşıyorum" ifadeleri pes dedirtti.

Buca’da, 20 Nisan günü, eski sevgilisi Dilan Tutucu’yu tabancayla vurarak öldüren Ahmet Yaman, 1 gün sonra polise gidip, teslim oldu. Adliyeye sevk edilen Yaman, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Dilan Tutucu’nun telefon rehberinde ’Azrail’ diye kayıtlı olan Ahmet Yaman’ın yargılanmasına bugün başlandı. İzmir 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Ahmet Yaman, öldürülen Dilan Tutucu’nun annesi ve taraf avukatları katıldı. Hakim karşısına çıkan cinayet zanlısı Yaman, olayı anlattı.
Sanık Yaman, daha önce ilişki yaşadıkları Dilan ile aralarının bozuk olduğunu, olaydan 2 gün önce İstanbul’dan geldiğini ve Dilan Tutucu ile barışmak için görüşmek istediğini iddia etti. Tutucu’nun görüşme talebini kabul ettiğini ve buluştuklarını, görüşme sırasında genç kızın telefonunu aldığını söyleyerek, "Fotoğraflar ve yazışmalar gördüm. Tartışmaya başladık. Cinnet getirdim. Söylemek istemediğim çok şey var. Burada konuşamıyorum" dedi.
PİŞKİN CEVAPLAR
Duruşma savcısının, "Dilan’ın cep telefonunda ’Azrail’ olarak kayıtlısın. Neden? Tehdit mi ettin?" sorusuna Yaman, "Bilmiyorum. Onun bileceği iş" diye cevap verdi.

Ayrıca, savcının "Neden silah taşıyorsun, kaç yaşındasın?" sorusunu ise sanık, "Silah taşıyorum. Hasımlarım var. 22 yaşındayım" dedi.

Öte yandan, sanık Ahmet Yaman savunma yaptığı sırada, Dilan Tutucu’nun 15 yıl önce öldürülen babası ile ilgili ifadeler kullanması üzerine mahkemede salonunda arbede yaşandı. Bunun üzerine sanık ve Dilan Tutucu’nun yakınları mahkeme salonundan çıkartıldı. Duruşma savcısı, sanık hakkında ’kasten adam öldürme’ suçundan dava açıldığını ancak sanıktan ’tasarlayarak kasten adam öldürme’ suçundan ek savunma istenmesi ve sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa verdi. Tutuklu sanık Ahmet Yaman, olayı baskı altında gerçekleştirdiğini öne sürerek, "Beni mecbur bıraktı. Onur, gurur ve namus için yaşıyorum. Onlar kadar ben de mağdurum" dedi.

Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına, sanık ve avukatına süre verilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

17 Kasım 2019 Pazar

Buca evinde Yeni Ordu'ya rakip


TFF 3. Lig 1. Grup'ta son 3 maçta 2 mağlubiyet alarak Play-Off hattından çıkan Ci Group Buca, yarın evinde Yeni Orduspor'u konuk edecek. Yeni Buca Stadı'ndaki maçın başlama düdüğü saat 13.30'da çalacak. Sultanbeyli Belediyespor deplasmanında alınan 3-0'lık mağlubiyet sonrası bu sezon takımdaki ikinci teknik adam olarak görev yapan Nihat Balan'ın da istifa ettiği Buca, karşılaşmaya teknik direktörsüz çıkacak. Sarı-lacivertliler hafta içinde sportif direktörlük görevine ise Bucaspor'un eski teknik direktörlerinden Tolga Doğantez'i getirmişti. Buca'nın grupta 12 maçta 19 puanı bulunuyor.

14 Kasım 2019 Perşembe

BBG Melih'ten İzmir'de oyunculuk atölyesi

BBG Melihten İzmirde oyunculuk atölyesi
TÜRKİYE'nin BBG Melih olarak tanıdığı oyuncu Melih Değirmenci, İzmirli oyuncu adayları için oyunculuk atölyesi açtı.
BBG yarışmasında birinci olan Melih Değirmenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki eğitiminin ardından yurt dışında eğitim alarak ara verdiği sektöre tekrar geri döndü. Bir yandan oyunculuk yaparken, bir yandan oyuncu dostları ile çıktığı yolda önce ajans açan Değirmenci, İzmir'de oyunculuk atölyesi açarak ile yoluna devam ediyor.  Konak Belediye Başkanı Abdul Batur ve geniş bir davetli topluluğuyla gerçekleştirilen açılışta konuşan Değirmenci, "Birçok oyuncumuz diziler ve filmlerde kendilerini gösteriyor. Atölyemiz için İzmir'in ilk olmasının sebebi, doğal bir kaynak oluşu. Eskiden beri İzmir'in sanattaki duruşu farklı olmuştur. Aslında Türkiye'ye ilk döndüğümde direk sektöre geri dönemedim. Restoran açtım, başka şeyler denedim. Ama ne ben sektörü bırakabildim, ne de sektör beni. Son 1 yılda Türkiye'de yapılmış en iyi ilk üç projede benim ve ekibimin imzası var ve ben bundan mutluyum, gururluyum. Türkiye'nin 81 ilinin her birinde bir oyuncu adayım var, sinema ile ilgilenen kim varsa onlarla iletişimim var. İşte tam bu nedenle yaptığımız işte en iyiyiz. İnsanlara dokunuyor, hepsi ile heyecanımızı paylaşıyoruz. Onların hayallerini gerçekleştirmek için çabalıyoruz. İşte bu nedenle onların duaları ve gücüde bizimle" diye konuştu.

7 Kasım 2019 Perşembe

Emniyetten, öğrencilere gezi etkinliği

Emniyetten, öğrencilere gezi etkinliği
İZMİR Emniyet Müdürlüğü, Çocuk ve Gençler Sosyal Koruma ve Destek Programı (ÇOGEP) kapsamında ortaokul öğrencilerine gezi etkinliği düzenledi.
Çocuk Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen 'Biz İzmiriz' ÇOGEP projesi kapsamında,  Konak Dumlupınar Ortaokulu, Karabağlar Emir Sultan Ortaokulu ve Bornova Hüsnü Bornovalı Ortaokulu'ndan 90 öğrenciye Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS-MOBESSE) gezdirildi. Gezi sırasında, Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nden 1 ekip, Asayiş Şube Müdürlüğü Yunus Timinden 2 ekip, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü motorize Şahin timinden 1 ekip, Atlı Polis Birliği'nden 2 ekip, Köpek Eğitim Merkezi'nden 2 polis köpeği, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nden 1 Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı ve görevli personelleri, öğrencilere alanları hakkında bilgi verip sohbet etti. Proje kapsamında farklı tarihlerde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) bahçesinde kurulan çadır kampta, AFAD kampı düzenlendi. Kampa Bornova Ferit Bahriye Ergil Ortaokulu, Bornova Mediha Mahmudbey Ortaokulu, Çiğli Ali Şir Nevai Ortaokulu, Gaziemir Atatürk Ortaokulu, Konak Ömer Lütfü Akad Ortaokulu, Konak Güzelyalı Ortaokulu, Karabağlar Katip Çelebi Ortaokulu ve Yunus Emre Ortaokulu'ndan toplam 200 öğrencinin katıldı. Çadır kampta çocukların teknoloji ve internetten uzak kalarak, doğayla baş başa vakit geçirmeleri sağlanarak, afet bilincine yönelik bilgilendirme eğitimi verildi. Doğa ve çevre bilincini kazandırmak amacıyla ise doğa yürüyüşü ve yön bulma oyunu gerçekleştirildi. Kamp sonunda öğrencilere afet çantası hediye edildi.Proje sayesinde, çocukların herhangi bir olumsuzlukta çekinmeden polis ile iletişim kurarak kendisini korumaya yönelik tedbirleri alabilmeleri ve kendilerini güvende hissetmeleri amaçlandığı belirtildi.

3 Kasım 2019 Pazar

AK Parti nasıl kaybeder RTE düşmanları nasıl kazanır? Rifat Sait

AK Parti nasıl kaybeder
RTE düşmanları nasıl kazanır?

Rifat Sait
AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı

Reklamcı ve siyaset kampanyacısı Ateş İlyas Başsoy’un 2011’de yazdığı  “ AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder” isimli kitabını okuma fırsatınız oldu mu? Ateş İlyas Başsoy, 2009 yerel seçimlerinde, AK Parti’nin en az yüzde 60’la kazanması beklenen Antalya’da seçimi CHP’ye kazandıran kampanyanın başında olan kişiydi. Bu kitabı ilk okuduğumda tam tersine AK Parti olarak İzmir’i nasıl kazanabiliriz diye çok düşünmeme vesile ve ilham olmuş, sonrasında bu konuda detaylı bir dosya hazırlayıp o zamanlar Başbakanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a verilmek üzere özel kaleme iletmiştim. O gün yazdıklarım bazı değişikliklerle bugün bile uygulandığında sonuç getirecek önemli hareketleri barındırır. Neyse bugünkü yazımızdaki konumuz bu değil. Bugünkü temamız kurulduğundan beri 18 yıldır sürekli kazanan AK Parti’ye birilerinin nasıl kaybettirdiği ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın düşmanlarını sevindirmek için neler yaptıklarıyla ilgili. Yani 2011 yılında yazılan “ AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder” isimli kitabın tersten okunuşunu kimler sağlıyor? Onu konuşmak ve yazmak istiyorum.

CHP asla kazanamaz ama diğerleri ile birleşirse
Kitapta AK Parti nasıl kazanır, CHP nasıl kaybeder diye sorulmuş. Biz ise tam tersine AK Parti nasıl kaybeder diye soruyoruz ama CHP nasıl kazanır diye sormuyoruz. Zira bu ülkede CHP sahip olduğu zihniyetle ebediyen kazanamaz. Kazanabilecek olan ise Recep Tayyip Erdoğan düşmanlarının birleşerek (CHP, İP, HDP, FETO ) %50,01 çizgisini geçmeleri durumudur. Aslında hiç biri tek başına kazanamaz ama ortak düşmanlarının kaybetmesi onların kazancı gibidir. Bu yüzden birleşirler.

Kaybetmenin üç nedeni
Peki, ama maazallah Erdoğan nasıl kaybeder?  Pek hoşuma gitmese de anlatayım. Bu sorunun 3 cevabı var.
1-Eğer bugüne kadar kazanmasına vesile olan doğrulardan ayrılırsa maalesef kaybeder
2-Tarih boyunca diğer eski bütün liderlerin kaybettiği gibi, içerden, hem de en içerden kaybedebilir. Bazen hainler en yakındadır. Dost, arkadaş, akraba, fikirdaş…
3-Allahın kanunudur. Allah’tan başka her şey geçicidir ve mutlaka biter. Endülüs'te, El-hamra'da sarayın kemerlerinde, sütunlarında şöyle yazar: LA GALİBE İLLALLAH! Tek galip gelecek olan Allah’tır.  

Hak, Halk ve AK
Sayın Cumhurbaşkanımızı güçlü kılan ve onu iktidarda tutan Hak ve buna vesile olup destek veren Halkın gücüdür. Bütün bunlar AK Partiyi iktidar yapmıştır. Yani; Hak, Halk ve AK ile durmak yok yola devam dedik. Bunun için birçok şey gerekir ama İşi ehline vermek yani liyakat ve mütevazılık ayrı bir yer tutar. Siz istediğiniz kadar iyi olun, mücadele edin, çalışın, didinin ama yanınızdaki bakan, vekil, başkan, memur, danışman, görevli ya da sizin bir temsilciniz bu göreve sadece sizin akrabanız, arkadaşınız veya fıkırdaşınız olduğu için geldiyse sorun çıkabilir. Onlar sizin yaptığınız bütün güzellikleri bitirir. Görev verilirken liyakat olmalı, sadakat olmalı, samimiyet olmalı, halka dokunulmalı. Bütün bunlar varsa akrabanız da olsa sırıtmaz, hizmet eder, fayda verir.
Bazı atanan kişiler Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında farklı vatandaşın karşısında farklı olabiliyorlar. Mesela Sayın Cumhurbaşkanımız AK Partinin sağlıktaki reformlarını anlatırken, bir doktor hastasına bakmıyor ve sallıyorsa, oradaki hastalar doktordan ziyade Tayyip beye düşman olurlar. Adaletten bahsederken bir polis vatandaşa zulmediyorsa veya bir savcı ya da hâkim haksız karar veriyorsa vatandaş onlara da ama daha çok Cumhurbaşkanımıza düşman olur.  
Bizzat yaşamış olduğum üç olayı şahıs ve kurum ismi vermeden anlatacağım. Büyüklerimiz isterlerse isimlerini de veririm.

Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
Bir gün vatandaşın biri devlet kurumlarından birinde haksızlığa uğradığını iddia ederek beni aradı. Bunun üzerine ben de ilgili kurumun Genel müdür yardımcısını arayarak bilgi almak istedim. Klasik olarak son dönemde hangi dönem milletvekili olduğumuzu sormaları farz olduğu için o da geri durmadı ve sordu ve eski dönem olduğumuzu öğrenince de rahat bir ifadeyle “bize hesap mı soruyorsunuz” diye çıkıştılar. Ben de rahat bir insanım ya “evet dedim, vatandaş bize hesap soruyor biz de size soruyoruzBöyle bir haksızlık var mı cevap verin.” Karşıdaki Genel müdür yardımcısının cevabı ilginç, daha çok doğduğum yıllar olan 1960’lı yıllarda kullanılan sözcükler: “sen benim kim olduğumu biliyor musun? “  Heyyyt bre Malkoç oğlu musun? Ben de kendisine nazikçe kimsiniz diye soruyorum? Adam bana,  ben falancanın teyzesinin oğluyum, diye cevap veriyor. Ne güzel değil mi?

Uygun görülürse size dönülecek
Geçenlerde iletişimle ilgili önemli bir devlet kurumunun iki numaralı adamını arayıp randevu isteyeceğim. Sekreter, yine aynı soruyu soruyorKaçıncı dönemsiniz? Eski hem de çok eski deyince klasik olarak beklenen  “ çok yoğunuz” cevabı geliyor. Bir hafta sonra tekrar arıyorum. Asistanın verdiği cevap ilginç. “Hatırlıyorum, siz daha öncede aramıştınız. Sayın …….? Uygun görürse size dönecek. “ Hoppala!!! Ama derler ya Allah’ın sopası yok. Tevafuka bakın ki ertesi günü Ankara’da bir toplantıda bir bakıyorum ki aradığım kişi karşımda. Yanına gidiyorum ve olayı anlatıp teessüflerimi bildiriyorum, adamın cevabı ilginç, asistanım yanlış yapmış kendisiyle görüşürüm. Umutlanıyorum,  dönerler diye bekliyorum. Ama günler geçiyor ve hala kimse aramıyor. Randevu falan yok. Bahsettiğim bu  adam iletişim doçenti ve dediğim gibi iletişimle ilgili bir devlet kurumunun iki numaralı adamı.

Selamsız sabahsız bir CEO
Yine geçen hafta önemli yarı kamu olan bir kurumun protokol girişindeyim. Tevafuk olsa gerek o anda kurumun bir numarası içeri giriyor. Kendisini izliyorum. Ceketini çıkartmış, yanındaki şoföründe. Adam sanki kahvehaneye giriyor.  Özellikle dikkat ediyorum. Kimseye ne selam veriyor ne sabah. Yazık.

Herkes birine güveniyor, halk ise Erdoğan’a
Eski de olsa bir milletvekili olarak bize yapılan bu hareketler kim bilir vatandaşa nasıl yapılıyor? Nasıl yapılırsa yapılsın Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a olumsuz bir şekilde yansıyor. Bu önemli pozisyonlara gelen değerli arkadaşlarımız bu şekilde davranarak Sayın Cumhurbaşkanımıza, devletimize, AK Parti hükümetine düşmanlar kazandırıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın tebdili kıyafetlerle devletin her kurumuna, belediyelere, AK Parti teşkilatlarına ve hatta yarı özel yarı kamu kurumlarına,  müfettişler göndermesini özellikle rica ediyorum. Üstelik bu işin vebali de var. Buraya getirilen bazı zatlar, artık üstlerini veya milletvekillerini takmıyorlar maalesef. Bunun en büyük nedeni nepotizm. Bu durum çok zararlı. Hatta bazen taşerondaki bir işçi bile şefini takmayabiliyor. Çünkü onu oraya getirene güveniyor.
Başlıkta da dediğim gibi bütün bunlar sonunda AK Parti kaybederken Cumhurbaşkanımızın düşmanları kazanıyorlar. Bizden söylemes