-->

Çeviri

22 Temmuz 2021 Perşembe

PİRİNCİN TAŞLARI Endüstri 5,0 başladı. Hissediyor musunuz? VAHAP DABAKAN

PİRİNCİN TAŞLARI 

Endüstri 5,0 başladı. Hissediyor musunuz? 

                                                         


                  VAHAP DABAKAN 

        “Endüstri 5,0” ya da “Toplum 5,0” aslında tam adı ile “süper akıllı” toplum olarak 2017 yılından sonra start vermiş durumdayız. İlk defa 5,0’ı EBSO Başkanı Ender Yorgancılar anlattığında ağzım açık dinlemiş (Vay Beee) demiştim. Endüstri 5,0 aslında toplumun refah seviyesini yükseltmek için insan merkezli bir toplum yapısını ön gören, Toplum 4,0’a dayanan geleceğin süper akıllı toplumunu oluşturmak ve bu toplumun yapısının Endüstri 5,0 özünde, nesnelerin interneti ve yapay zekâ teknolojilerini, insan yararına kullanmayı ve sosyal problemleri çözmeyi amaçlamaktadır… 

       Endüstri 1,0: Su ve buhar gücü keşfedildi, ilk makinelerin fişi takıldı. Tarih, 1780’li yıllar. Endüstri 2,0: Elektriğin keşfi gerçekleşti ve seri ürerim ile her yer aydınlandı. Tarih, 1880’li yıllar. Endüstri 3,0: Dijital ve elektronik cihazlar hayatımıza girdi. Bilişim aldı başını gitti. Tarih, 1980’li yıllar. Endüstri 4,0: Siber ve fiziksel sistemler konuşulur oldu ve dünya resmen çağ atladı. Tarih, 2010’lar. Endüstri 5,0: Toplum için insansız teknolojiler ile 2017 yılından günümüze doğru yol alıyoruz. Toplumsal olarak da inceleyecek olursak; Toplum 1: Avcı toplum. Toplum 2: Tarım toplumu. Toplum 3: Endüstri toplumu. Toplum 4: Bilgi toplumu. Toplum 5: Süper akıllı toplum. Toplum 5,0 nedir?    

 

       Toplum 5,0 felsefesinin hedefi nedir? 

    

       Öncelikli hedefi süper akıllı toplum. Dijitalleşmenin insanların makine ve robotlarla olan ilişkilerinin en verimli bir biçimde sağlanması öngörülüyor. Dünya nüfusunun yaşlanması ve sayısının artması, teknoloji ve dünya aynı hızda büyüme sağlıyorken tüm bu olanlar da insanları yeni çözüm arayışlarına yönlendiriyor. Sanal dünya ve gerçek dünya birbirleri ile yarışıyor…  

       Çevre kirliliği ve doğal afetler hızlandı. Bunları kontrol etmek çok zor ve çok çaba istiyor. Toplum 5,0, bir yerde içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağına hem birey hem de toplum olarak adapte olmak için ortaya çıkmış durumda. Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek, sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi, çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi olarak özetleniyor…  

       Sağlık sektörü Nüfus yaşlandıkça artan tıbbi ve sosyal güvenlik giderlerinin talepleri karşılanamayacak duruma gelecektir. Checkup kayıtları ve bakım kayıt verilerinin bilgi ve bağlantılı olarak paylaşılması uzaktan bakım sistemlerinin artırılması ve yapay zekâ ve robotların kullanılması ile tıbbi verilerin birleştirilerek paylaşılması sonucunda çiplerle uzaktan tıbbi bakım ile hastaneye daha az gidilmesi evdeyken bile kalp atışı vs. gibi değerlerin ölçülerek daha sağlıklı ve verimli ömür sunulması öngörülüyor…  

       Finansal teknoloji Nakit para kullanımları dünyada devam ediyor. Bu sistemsel olarak finans sektöründe aşırı bir nüfustan dolayı sınırlı kullanım ve yavaşlık ortaya çıkarıyor. Para transferleri için blockchain kullanımı ile banka ve finans şirketlerine ara yüz programlar tanımlatarak nakit parasız işlemlerin sağlanması amaçlanmaktadır…  

       Tabiî ki bu süreçlerde güvenlik ve adaptasyon süreci çok önemlidir. Bu Endüstri 5,0’ın dönüşümünün sunduğu avantajlardan iyi bir şekilde faydalanabilmek için mutlaka dijitalizasyona yönelik bilgi ve becerilerin geliştirilmesi önemli bir süreç olacaktır…

15 Temmuz 2021 Perşembe

Körfez'i kirleten Gediz'deki kirliliği tespit etmek için yola çıktı

 


İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi'ne akan Gediz Nehri'ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için çıktığı turu Manisa'da basın açıklamasıyla başlattı. "Gediz Ergene olmasın, Körfez Marmara olmasın^" diyen Tunç Soyer, 4 gün boyunca 401 kilometrelik hatta 1800 kilometre kat ederek incelemelerde bulunacak.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi'ne akan Gediz Nehri'ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için 4 gün boyunca 401 kilometrelik hatta 1800 kilometre yol kat ederek uzmanlarla incelemelerde bulunacak. 'Temiz Gediz Temiz Körfez' sloganıyla nehrin doğduğu yerden, İzmir Körfezi'ne aktığı yere kadar sürecek inceleme turu, Manisa'da düzenlenen basın açıklamasıyla başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentte davul zurna ve halk oyunları ile karşılandı.

'SUYUN VAHŞİ KULLANIMI DEVAM EDİYOR'

Basın açıklamasında Başkan Soyer, Ege Belediyeler Birliği Başkanı olarak incelemelerde bulunacağını söyledi. Türkiye'nin çok büyük bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya bulunduğunu, her geçen gün kuraklığın can yakıcı hale geldiğini söyledi. Başkan Soyer, "Kuraklık tehdidi acil çözüm gerektiriyor. Bir yandan yeraltı su kaynaklarımızın daha derinlere çekildiğini biliyoruz. Nehirlerin su miktarı azaldı. Kaynaklarımız, sularımız kirlendi. Bütün dünya iklim değişikliği tehdidi nedeniyle zaten su kaynakları konusunda sorun yaşarken, bir yandan da uygulanan tarım politikaları, suyun vahşi kullanımı devam ediyor" dedi. Başkan Soyer, geçen hafta Burdur'da incelemelerde bulunduğunu ve Salda Gölü'nün çekildiğini, diğer göllerin ise tamamen kuruduğunu gözlemlediklerini de anımsattı.

'BU SADECE İZMİR'İN MESELESİ DEĞİL'

401 kilometre uzunluğundaki Gediz Nehri'nin doğduğu Murat Dağı'ndan itibaren Uşak, Manisa, İzmir'i kat ederek İzmir Körfezi'ne döküldüğünü hatırlatan Başkan Tunç Soyer, şunları söyledi:

"Bir yandan yağmur suyu ayrıştırma kanalları yapıyoruz bir yandan körfezin yüzülebilir hale gelmesi için birçok çalışmayı yürütüyoruz. Ama Gediz'in denize döküldüğü noktada kirliliği kesemezsek temiz körfez mümkün değil. Bizim Gediz'in doğduğu yerden döküldüğü yere kadar birlikte çalışmamıza ihtiyaç var. İzmir'in dışında Manisa, Kütahya, Uşak'ta, Gediz'in geçtiği bütün mecralarda birlikte çalışmamız gerekiyor. Bu sadece İzmir'in meselesi değil. Gediz Havzası Türkiye'de tarım üretiminin yüzde 10'unu yapıyor."

'EL ELE VEREREK BİRLİKTE ÇALIŞMALIYIZ'

Gediz Havzası'nın ülkenin sebze üretiminin yüzde 5.6'sını, zeytin üretiminin yüzde 10'unu, üzüm üretiminin ise yüzde 16'sını karşıladığını ifade eden Başkan Soyer, “Bu nedenle Gediz Havzası'ndaki kirlilik ya da temizlik Ankara ve İstanbul'daki vatandaşı da ilgilendiriyor. Pandemi bize gösterdi ki hepimiz birbirimize bağlıyız. Birimiz dışında kaldığı zaman iyileşmemiz mümkün değil. Gediz'de de böyle bir durum var. El ele vererek birlikte çalışmalıyız. İnsan bedeninde damar nasıl kan ve can verirse bu cennet vatanın damarları da nehirleridir. Kendi damarınıza zehir enjekte etmemeniz nehirlerinize zehir vermemeniz lazım. Öncelikle nehirlerimizin ne kadar önemli olduğunu, topraklarımıza nasıl can verdiğini bilmemiz lazım. Milliyetçilik dediğiniz şey hamasetten geçmiyor. Milliyetçilik dediğiniz şey nehirlerimizi korumaktan, ovalarınızı, dağlarınızı, kuşunuzu, ağacınızı korumaktan geçiyor. Onun dışında milliyetçilik hamaseti kimsenin ekmeğini de büyütmüyor. Gerçek milliyetçilik de o değil zaten. Atalarımızın bize bıraktığı bu bereketli büyük topraklar birlikte sahip çıkmamız ve korumamız gereken topraklar. Aksi halde atalarımızın bize bıraktığı mirasa ihanet etmiş oluruz" diye konuştu.

'Gediz'i korumamız geleceğimizi korumamız demek'

Gediz Nehri'nin kirlilik nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi: “Gediz Nehri aynı bir bedendeki can gibi o da direnmeye, hayatını sürdürmeye çalışıyor. Gediz'i korumamız kendimizi korumamız, geleceğimizi kurtarmamız demek. 401 kilometrelik güzergahta yapacağımız tespitlerle nerede nasıl tedbir alınması gerekiyor, nerede paket arıtma tesisi yapılması gerekiyor, nerelerde zaafiyet var bunlar için çalışacağız. Belediyelerimizle birlikte sorunlara çözüm arayacağız. Gerekli noktalarda da hükümet ve bakanlık yetkililerini bilgilendireceğiz. Ve onlardan bazı çözümleri talep edeceğiz. Ama bizim seçilmiş yöneticiler olarak asli görevimiz el ele vererek doğanın zenginliğini koruma, tarımsal alanlarımızın, üretim yapan çiftçilerimiz için bereketini korumaya çalışmaktır. Bir yerel yönetici olarak bunun gereğini yerine getireceğiz."

'GEDİZ'İ ERGENE'YE ÇEVİRMEYECEĞİZ'

Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa değinerek Ergene Nehri'ndeki kirliliği örnek gösteren Soyer, "Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj son yılların meselesi değil. Onlarca yıldır har vurup harman savurduğumuz zenginliklerimizin, asla sahip çıkmadığımız derelerimizin, zehirlediğimiz Ergene'yi, temiz akıtmadığımız derelerin, kanalizasyonu denize verdiğimiz yerleşim alanlarının sonucudur. Bizim bugün yaptığımız maraton Gediz Ergene olmasın Körfez Marmara olmasın gezidir. Amacımız bu. Gediz'i Ergene'ye çevirmeyeceğiz. Temiz deniz, temiz körfez, temiz nehirler atalarımızın bize bıraktığı mirastır. Biz de bunları torunlarımıza tertemiz miras bırakmak mecburiyetindeyiz" ifadelerini kullandı.

'ÇÖZÜMLERİ TEKER TEKER ÜRETECEĞİZ'

Gediz Nehri boyunca yapılacak çalışmalara bir bütçe ayrılması gerektiğini, çünkü paket arıtma ve ilave kanallar döşenmesinin maliyetinin olacağını vurgulayan Tunç Soyer, “Bütün bunlar aslında sır değil. Devletimizin ilgili kurumlarının bildiği gerçekler. Neden yapılmıyor? Tercihler başka yönleniyor da ondan. Siz eğer elinizdeki kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul diye bir yere ayırmayı tercih ediyorsanız, bunun hesabını sormak mecburiyetindeyiz. Benim Körfezim kirleniyorsa, Türkiye'deki tarımsal üretimin yüzde 10'unu yapan Gediz Havzası eğer kirleniyorsa ve bu kirliliğin çözümü için ayırmanız gereken kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul'a ayırıyorsanız ben, bu topraklarda yaşayan bir vatandaş olarak, üstlendiğim görev nedeniyle bunun hesabını sormak mecburiyetindeyim. O nedenle bu 1800 kilometrelik maratonumuz bize çok daha fazla şey öğretecek. Kafa yoracağız. Çözümleri teker teker üreteceğiz. Asla çaresiz bırakmayacağız. Ne üreticimizi ne bu topraklardan beslenen tüketicimizi çaresiz bırakmayacağız. Kimsenin endişesi olmasın, biz varız ve gereğini de yaparız" diye konuştu.

'SONA DOĞRU GİDİYORUZ'

Ülkede kuraklığın can yakıcı olduğunu, artık alarm verme süresinin geçtiğini belirterek acil önlem alınması çağrısında bulunan Soyer, “Sona doğru, tükenmeye doğru gidiyoruz. O nedenle hepimizin aklımızı başımıza toplaması lazım. O nedenle bu mesele bugün yapılan sığ siyasi tartışmaların içerisine hapsolacak bir mesele değil. Herkesin el ele vermesi lazımö dedi.

Programın son günü olan 17 Temmuz Cumartesi günü düzenlenecek olan toplantıya katılım gösterilmesi çağrısında da bulunan Soyer, "Güçlü biçimde orada olmalıyız. Çünkü sesimizin gür çıkması gerekiyor. Türkiye'de her zaman haklı olmak yetmiyor, taleplerimiz ve çözüm önerilerilerimiz için de sesimiz gür çıkmalı" sözleriyle konuşmasını tamamladı.

CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban da şunları söyledi: "

"Değerli başkanımıza teşekkür ediyorum. Tunç başkanımız tarihi bir sorumluluk üstlendi. Taşın altına elini değil gövdesini koydu. Bunu Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin de düşünmesi lazımdı. 12 yıldır bu şehri yönetiyorlar ama Gediz ile ilgili bir adım atılmadı."

KİMLER KATILDI

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün'ün şehir dışında ki programından dolayı yer almadığı toplantıya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclis (PM) üyesi Rıfat Nalbantoğlu, CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Saruhanlı İlçe Belediye Başkanı Zeki Bilgin, İyi Parti Manisa İl Başkanı Hasan Eryılmaz, Saadet Partisi Manisa İl Başkanı Zekai Yılmaz, Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Tamer Yiğit Güler, CHP Manisa ilçe başkanları ile yurttaşlar katıldı.

10 Temmuz 2021 Cumartesi

Ege'de deprem! İzmir Karaburun ve Çanakkale'de hissedildi

 


Ege Denizi'nde İzmir'in Karaburun ilçesi açıklarında saat 17.43'te 4,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem İzmir ve Çanakkale'de hissedildi.

AFAD'ın son dakika açıklamasında " Ege Denizi'nde İzmir'in Karaburun ilçesi açıklarında saat 17.43'te 4,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Gelişmeleri takip ediyoruz" denildi.

Son dakika... Egede deprem İzmir Karaburun ve Çanakkalede hissedildi