-->

Çeviri

26 Mayıs 2015 Salı

Buca'da 17 yıllık cinayet böyle çözüldü!

Buca'da 17 yıllık cinayet böyle çözüldü!

İzmir'in Buca İlçesi'nde 1998'de işlenen ve 17 yıl boyunca sır olarak kalan çocuk cinayeti, vicdan azabı çeken üvey babanın şüpheli tavırları üzerine çözüldü.

İddiaya göre, ilk evliğinden 2 çocuğu olan Mustafa A. (54), kendisi gibi ilk eşinden boşanan ve 1 çocuğu olan Gülsem A. (53) ile 1995'te evlendi. İlk evliğinden olan 2 çocuğunu maddi imkânsızlıklar nedeniyle daha önce yetiştirme yurduna veren Mustafa A., evlendiği Gülsüm A.'nın 6 yaşındaki oğlu Barış Özütemiz'e 'baktığı' için yakınları tarafından sürekli eleştirildi. Mustafa A., bunun üzerine küçük Barış'ı öldürmeye karar verdi. Mustafa A. ve yeğeni Murat K., 17 Mayıs 1998'de Barış'ı yanlarına alarak Buca Kaynaklar'a götürdü.

ARKASINDAN VURDULAR

Barış oyuna daldığı sırada arkasından yaklaşan Murat K., büyük bir taş parçasıyla çocuğun başına vurdu. İki zanlı, öldüğünü tespit ettikleri küçük Barış'ın cesedinin üzerini taşlarla kapattıktan sonra evlerine gitti. Anne Gülsüm A., eve yalnız dönen Mustafa A.'ya oğlunun nerede olduğunu sorunca, Mustafa A., “Barış'ı İstanbul'da yaşayan ve çocuğu olmayan kız kardeşime götürdüm. ;

Onların maddi durumu iyi, çocuğa daha iyi bakarlar” dedi. Olaydan 2 gün sonra cesedi bulunan küçük Barış, o dönem kimliği tespit edilemediği ve yakınlarına ulaşılamadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü. Anne Gülsüm A. ara sıra İstanbul'a gidip gelen Mustafa A.'ya sürekli oğlunun rahatının yerinde olup olmadığını sordu. Her seferinde “oğlunun çok iyi olduğu, onu rahatsız etmemesi gerektiği” cevabını aldı.

JANDARMAYA GİTTİ
Ancak Barış'ı öldürdüğü için vicdan azabı çeken ve cinayetin ardından psikolojik tedavi görmeye başlayan Mustafa A., geçen yıl 10 Mayıs'ta Kemalpaşa Jandarma Komutanlığı'na giderek “17 yıl önce motosikletle Buca'da kaza yaptım, ben ve yanımdaki üvey oğlum Barış yaralandık, o sırada bir araç Barış'ı alıp hastaneye götürdü, ondan bir daha haber alamadık” dedi. Mustafa A.'nın anlattığı hikâyedeki pek çok soru işareti üzerine, Kemalpaşa Savcılığı olayın araştırılması için İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne yazı yazdı.

Olay tarihinde hiçbir hastaneye yaralı çocuk getirilmediğini belirleyen polis, aynı tarihlerde bölgede bulunan ve kimliği tespit edilemeyen çocuk cesedinin Barış'a ait olabileceği şüphesiyle Mustafa A.'yı takibe aldı. Telefon dinlemelerinde, Mustafa A. ile yeğeni Murat K.'nın küçük Barış'ın öldürülmesiyle ilgili birbirlerini suçladıkları tespit edildi. Gözaltına alınan ve suçlarını itiraf eden iki zanlı tutuklanarak cezaevine gönderilirken, anne hakkında ise herhangi bir adli işlem yapılmadı.

MEZARI AÇILACAK

Savcının talimatı üzerine, 17 yıl önce kimsesizler mezarlığına gömülen Barış'ın mezarının önümüzdeki günlerde DNA testi ve kimlik teşhisi için açılacağı öğrenildi.

Erdoğan fetih kutlamalarına katılacak


Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'un fethinin 562. yılı dolayısıyla Yenikapı'da yapılacak kutlamalara katılacağını Twitter üzerinden açıkladı.

ANKARA 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un fethinin 562. yılı dolayısıyla Yenikapı'da yapılacak kutlamalara katılacağını Twitter üzerinden duyurdu.  
Erdoğan, Twitter üzerinden "#FetihRuhu" etiketiyle paylaştığı mesajında, ''Yeniden diriliş, yeniden yükseliş ve Yeni Türkiye için Fetih'in 562. yılında Yenikapı'da buluşuyoruz. RTE.'' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, etkinlikle ilgili afişi de hesabından paylaştı. Afişte, ''Fetih'in 562. Yılını Kutluyoruz'' ifadesi yer alırken, kutlamanın 30 Mayıs saat 17.30'da, İstanbul Yenikapı miting alanında yapılacağı bildirildi.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter'da ilk kez bir mesajını etiketli olarak yayınladı. Erdoğan'ın, bu mesajı kendisinin paylaştığı bildirildi.   
-Fetih 3 boyutlu dev ekranda
Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yıl Balat'ta düzenlediği fetih kutlamalarını, bu yıl Yenikapı'daki İstanbul'un en büyük gösteri ve yürüyüş alanına taşımaya karar verdi.
Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak programda, İstanbul'un fethini anlatan 3 boyutlu film dev ekranda İstanbullulara izletilecek. 
Yenikapı sahili ve surlar, özel sistemlerle aydınlatılacak. Fetih kutlamalarında İstanbullulara, havai fişek gösterileri de sunulacak.
Programda, Türk Yıldızları da bir gösteri sunacak. 

25 Mayıs 2015 Pazartesi

İzmir'de bir ilk...

İzmir'de bir ilk...

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, İzmir’de, Merkez Bankası İzmir Şubesi’nin bulunduğu binada hazırlanan Başbakanlık Ofisi’nin açılışını yaptı, fırsat buldukça kente geleceğini söyledi. Başbakan Davutoğlu’nun, kaldığı otelden açılış için gelirken bindiği Başbakanlık otobüsünde ’Ah Bir Ataş Ver’ adlı türkü çalındı.

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, İzmir’de, merkez bankası İzmir Şubesi’nin bulunduğu binada hazırlanan Başbakanlık Ofisi’nin açılışını yaptı, fırsat buldukça kente geleceğini söyledi. Başbakan Davutoğlu’nun, kaldığı otelden açılış için gelirken bindiği Başbakanlık otobüsünde ’Ah Bir Ataş Ver’ adlı türkü çalındı.
Başbakan Ahmet Davutğlu, eşi Sare Davuoğlu ile birlikte kaldığı Swissotel Büyük Efes’ten ayrılırken Başbakanlık otobüsüne bindi. Davutoğlu eşiyle birlikte otobüsün ön tarafına geçip camdan İzmirliler’i selamladı. Otobüsün üzerine keskin nişancılar çıktı, önünde ve arkasında da çok sayıda koruma aracı yer aldı. Polisler, konvoy ilerlerken aracın açık kapılarında ayakta durdu.

Otobüsten ’Ah Bir Ataş Ver’ adlı türkü çalınarak Konak Meydanı’ndaki Başbakanlık Ofisi’nin açılış törenine gidildi. İzmir Büyükşehir Belediye binasının karşısındaki merkez bankası’nın bulunduğu binanın iki katı Başbakanlık Ofisi olarak düzenlendi. Açılış törenine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu ile İzmir milletvekilleri katıldı. Binanın önünde ’Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ yazan yer bordo renkli kadife örtü ile örtüldü. Rüzgardan açılmaması için de görevliler örtüyü tuttu.


’İZMİR UFUK ŞEHRİ’

Başbakan Davutoğlu, açılış töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"İzmir her zaman vurguladığımız gibi ülkemizin, milletimizin ufuk şehridir. Anadolu’dan İzmir’e doğru atalarımız Çakabey öncülüğünde yürürken İzmir’i, Akdeniz’e uzanan kısrak başı ilan ettiler, milletimizin temsil mekanı kıldılar. 16. yüzyılda Akdeniz, büyük Türk gölü haline dönüştü, İzmir bu büyük havzanın en önemli şehri haline geldi. İzmir, çağdaşlaşma döneminde bütün önemli düşünce akımlarının giriş kapısı oldu. En önemlisi, ülkemiz işgale uğradığında burada Hasan Tahsin ve tüm milletimiz burada bu işgale boyun eğmeyeceğimizin işaret fişeğini çaktı. Cumhuriyetimizin habercisi olarak Atatürk ve istiklal askerleri Kocatepe’den İzmir’e yürürken İzmir’i Cumhuriyetimizin öncü şehri olarak, ilk habercisi olarak ilan etmiş oldular. İstiklalimizi burada kazandık. Demokrasiyi inşa ederken Adnan Menderes ve arkadaşları İzmir’de büyük bir siyasi meşaleyi öncülük olarak öne çıkardılar. Her zaman İzmir tarihimizin öncü ufuk şehri oldu. Asya ve Avrupa, Anadolu ile Akdeniz arasındaki buluşmanın merkezi oldu. İzmir bugün de devletimizin, sadece ülkemizin üçüncü büyük şehri değil, devletimizin de en önemli faaliyetlerin ekonomik, siyasi, kültürel faaliyetlerinin yapıldığı merkez ufuk şehirlerinin başında geliyor."

’İZMİR’İN KARAKTERİSTLİĞİNİ YANSITAN BİR MEKAN’

Başbakan Davutoğlu, İzmir’e Başbakanlık Ofisi açmayı zorunlu gördüklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Bu açıdan arkadaşlarımızla yaptığımız değerlendirmeden sonra ofisin açılmasını zaruri gördük. Daha önce sadece Ankara’da vardı. Sayın Başbakanımız döneminde İstanbul’da da ofis açılmasına karar verdiler. Bu bir anlamda Başbakanlık ve hükümet, devlet hizmetlerinin ülke sathına yayılması bakımından önem taşıyordu. Şimdi artık İstanbul’da birçok hükümet toplantısı ve misafir ağırlama anlamında Dolmabahçe’de ofis önemli görev ifade ediyor. Başbakanlık görevini aldıktan sonra ilk ziyaretimde müjdelemiştik burayı. Bunun için uygun mekan arayışlarına başladık ve en uygun olarak İzmir’in bu denize bakan ve İzmir’in karakteristiğini yansıtan mekanda karar kıldık."

’FIRSAT BULDUKÇA İZMİR’DEYİM’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Ofisi’nin İzmir’e verilen değeri gösterdiğini söyleyerek, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Hakkari’den Edirne’ye Artvin’den Muğla’ya kadar ülkemizin her yerinde vatandaşlarımıza hizmeti asli görev addeder. İzmir’de bu ofisin açılmasıyla bir anlamda verdiğimiz önemi göstermenin yanında Akdeniz ve Avrupa ufkumuzu da göstermiş oluyoruz. Fırsat buldukça ve bunu sık sık bulacağıma inanıyorum, bazı resmi toplantılarımızı İzmir’de yapacağız. Resmi ağırlamalarımızı İzmir’de yapacağız. Bazı bakanlar arasında yapılacak toplantıları da İzmir’e taşıyacağız. Bu karar ülkemizin perspektifi, İzmir’e verdiğimiz önemi göstermek bakımından çok önemli" dedi.

’BU BİNADA ALINACAK KARARLAR HAYIRLI OLSUN’

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Burada yapılan çalışmalarla güzel hizmetleri hep beraber İzmir’imize, ülkemize kazandırırız. İzmir bizim Türkiye’yle birlikte yükselen en önemli Akdeniz şehri Avrupa ve dünya şehri olma niteliği kazanan bir öncü şehrimiz olmaya devam edecektir. Güzel hizmetlere vesile olmasını diliyorum. Allah bu binada alınacak kararları, ülkemiz İzmir için hayırlı kılsın. İzmir’imizi de ülkemizi de yükselen ülke şehir olarak dünyada her zaman al bayrağı onurla temsil etme görevini şerefini bize nasip etsin. Hayırlı olsun diyorum."

ÖRTÜYÜ İŞÇİLER TUTTU

Davutoğlu, ipi çekerek bordo örtüyü kaldırınca, ’Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ yazısı ortaya çıktı. Başbakan ve protokol daha sonra binanın içine girdi.

Tören bitiminde ayrılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, basın mensuplarının sorusu üzerine yaptığı açıklamada, "Bugüne kadar projelerimizi kağıt üzerinde anlatıyorduk yerinde sunamıyorduk. Burada konuşlanacak bürokrasiye, bakanlık temsilcilerine projelerimizi aktarabiliriz. Gerekliliğini anlatabiliriz. Ankara diplomasisinde daha başarılı olacağına inanıyorum. Hayırlı olsun" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da basın mensuplarının sorusu üzerine yaptığı değerlendirmede, "Çok iyi bir yer seçilmiş. Karşısında belediye binası, yanında deniz, önünde tarihi Kemeraltı Çarşısı. Başbakanımız ayda en az iki kez özel toplantılara buraya gelecek. Merkez Bankası binasının üçte ikisini kullanacağız. İzmir ve ülkemiz için alınan kararlarda etkili olacak" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Başbakanlık Ofisi’ni inceledikten sona binadan ayrılırken basın mensuplarının, "Nasıl buldunuz?" sorusu üzerine yaptığı açıklamada, "Çok iyi buldum. Ankara’daki Başbakanlık binasından bazı eşyaları buraya getirdik. 7 Haziran seçimlerinden sonra ilk bakanlar kurulu toplantısını da burada yapmayı değerlendirmeye aldık" dedi.

Davutoğlu, daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu makamında ziyaret etti. Ziyaret basına kapalı gerçeçekleşti. Başbakan Davutoğlu daha sonra Manisa mitingine gitmek için Büyükşehir Belediyesi’nden ayrıldı.

SOMA'NIN EMRİNDEYİZ
Manisa Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 301 madencinin şehit olduğu Soma faciasını hatırlatarak, “Soma’daki her bir madenci kardeşimizin acısı hala yüreğimizde. Aile olarak da buradayız, Soma’nın emrindeyiz. Kimsenin Soma’nın acısını istismar etmesine izin vermeyiz” dedi. Davutoğlu, Açık Öğretim Fakültesi sınavı nedeniyle erken bitirdiği konuşmasının sonunda Manisa’ya yapacaklarını da şöyle özetledi: “Sabuncubeli Tüneli başta olmak üzere çalışmaları takip ediyoruz. Spil Dağı’na teleferik kuruyoruz. 560 yataklı şehir hastanesi yapıyoruz. 2019’a kadar 53 baraj ve göleti hayata geçireceğiz.”

24 Mayıs 2015 Pazar

ZAKİR KAYA YILIN EN İYİ GAZETECİ ÖDÜLÜNÜ ALDI.


Bursa Ağrı İli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği, Ağrı'nın düşman işgalinden kurtuluşunun 97. yılının kutlama programında birlik ve beraberlik gecesi şölen havasında geçti.  Geceye Ağrılı iş adamı ve Menemen Asarlık Derneği'nin başarılı başkanı Vahyettin Kaya katılımda bulundu ve İzmir'den Ağrılı sanatçı - bestekar Celal İnci, Perihan Demir ile katkıda bulundu. Ağrılılar Federasyonu genel sekreteri Cem Akagündüz ve Ağrı Federasyonu kültür başkanı Bahattin Arslan da hazır bulundu. Ankara' dan katılan tecrübeli gazeteci Sıddık Taştan, Osmangazi belediye meclisi üyesi Niyazi Teker dikkat çekti. Zakir Kaya Bütün Sivil İnisiyatifi Ege Bölge Koordinatörü, Eskiharman Ağrılılar Derneği ve Kaya net Grubu'nu temsilen Bursa' da hazır bulundu. Ege Web TV, Ege Serhat TV  için çekim de yapılan gecede, Ağrılı ünlü sanayici, iş adamı Ahmet Çeçen etkili bir konuşma ile gönülleri fethetti.


 


 Bursa'da yaşayan Ağrılılar birlik beraberlik adına düzenlenen gecenin tam anlamıyla hakkını verdi. Bursa ve ilçelerinden gelen Ağrılı hemşehrilerimiz salonu doldurdu. Geceye çok sayıda siyasi parti temsilcileri ve il başkanları katılırken hemşehri derneklerimiz ve değerli iş adamlarımız da geceyi şereflendirdiler.Bursa Ağrı İli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ensar Seyhan, 
salonu dolduran hemşehrilerine şöyle seslendi
:

"Ağrılılar günün adamı değil, gönül adamıdır... Bu birlik ve beraberlik gecemizde bizleri yalnız bırakmadığınız için tüm hemşehrilerimize teşekkür ederiz." Seyhan sözlerine, Ağrılıların birlik ve beraberliğinin her şeyin üzerinde olduğunu, kırgınlıkların ve küskünlüklerin bir an evvel tamamen bitmesi gerektiğini, Ağrılılar derneği olarak üzerlerine ne görev düşüyorsa seve seve yapacaklarının bilinmesini istediğini ekleyerek devam etti. Başkan Seyhan, yurdumuzun çeşitli illerinden gelen misafir ve katılımcılara teşekkür etti.

Konser:

Ağrılı sanatçılar Muzaffer Bulut, Bahattin Arslan, Celal İnci, Perihan Demir ve pek çok yerel sanatçı ile davul zurna ekibi ve halay ile birlikte unutulmaz bir akşam yaşattılar.



Bursa'da yaşayan Ağrılılar birlik beraberlik adına düzenlenen gecenin tam anlamıyla hakkını verdi. Bursa ve ilçelerinden gelen Ağrılı hemşehrilerimizin yanısıra İstanbul, Ankara ve İzmir'den de pek çok Ağrılı etkinlikte hazır bulundu.

Plaket töreni yapıldı:
Yılın, alanlarında en başarılı isimlerine altı kategoride plaket takdim edildi. Plaket alan isimler: 

Sanayici, iş adamı Ahmet Çeçen "En iyi iş adamı" ödülünü alırken, coşkulu kalabalık tezahürat etti. Yaptığımız görüşmede, "Ağrı bizim şerefimiz haysiyetimizdir. Nerede olursa olsun katılım sağlarım."  diye açıklamada bulundu.
Mehmet Aydın: Yıldırım ilçesi kaymakamı, "Yılın bürokratı" ödülünü alırken, "Daha önce Ağrı vali yardımcılığı yaptığım Ağrılılardan bu ödülü almak ve Ahmet Çeçen dostum ile görüşmekten mutluluk duydum." şeklinde konuştu.

Yılın politikacısı: İsmail Hakkı Edebali' ye verildi.
 (Yıldırım  Belediye Başkanı)

Yılın gazetecisi ödülü: Kaya net Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, Araştırmacı Gazeteci Zakir Kaya' ya verildi.

Yılın eğitmeni: Necat Dişçi. (Milli Eğitim Müd.)

Yılın hukukçusu: Aşkın Temel (Avukata derneğe yaptığı katkılardan dolayı plaket verildi)


Yılın Yerel basın mensubu ödülü ise, Atila Adsay'a verildi.


Halil İbrahim KAYA
KHA

 

YENİ ASIR BU ŞEKİLDE GEÇTİ.

Erdoğan: Vali Bey’e dedim ki, ‘bak geleceğim’

recep-tayyip-erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Mayıs’ta Adana’da gerçekleştirmek istediği miting nedeniyle yaşananlar için “Adana’da da yine aynı şekilde müracaat etmişler. Vali Bey’e dedim ki, ‘Bak, geleceğim, ben orada konuşacağım çünkü ben cumhurun başkanıyım, halkımın başkanıyım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Seyhan Caddesi’ndeki Kepez Arena Spor Salonu meydanında gerçekleştirilen toplu açılış töreninde konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
CHP’nin Yüzyıl Projesi
“Bu ana muhalefet, raylı sistemlere her zaman karşı çıkmıştır. Yine karşı çıkarlar. Bunlar rayı gördükleri zaman bir şey sanıyorlar. Bunlar, raylı sistemden, hafif raylı sistemden, metrodan anlamazlar. Biz 12 yılda bin 250 kilometre hızlı tren, 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık.
‘Yüzyılın projesi’ diye, proje açıkladılar. Bula bula bizim Kanal İstanbul projemizi bulmuşlar. Madem heveslendin proje yapacaksın, ekipler kur, çalıştır. Ciddiye almıyorlar. Onları da millet ciddiye almıyor. 6 yıl SSK’da genel müdürlük yaptı. Emekliler bilir o kuyrukları. Asgari ücret zaten açık arttırmaya çıktı.
“‘Bu proje ile 20 yıl sonra işsizlik yüzde 5’e düşecek’ diyor. ‘Bana 4 yıl verin işsizliği bitireyim’ diyordu. Akşam başka, sabah başka, ne dediğinden habersiz. Biz onların hayal dahi edemedikleri işleri büyük oranda tamamlamış durumdayız. Hesap uzmanıymış. Kar eden SSK’yı 6 yılda nasıl batırdığını millet çok iyi biliyor. Maliye bakanıma ‘Çık ona bir konuş’ dedim. ‘Cumhurbaşkanım söyledim ama gelmiyor’ dedi.
‘Ben cumhurun başkanıyım’
“CHP, MHP, bölücü örgütün güdümündeki parti, ‘Cumhurbaşkanı meydanlara inmesin’ diye beni YSK’ya şikayet ediyor, ret. Adana’da da yine aynı şekilde müracaat etmişler. Vali Bey’e, ‘Bak, geleceğim, ben orada konuşacağım çünkü ben cumhurun başkanıyım, halkımın başkanıyım’ dedim. Halkımla benim arama girmeye kimsenin gücü yetmez.
“7 Haziran’da bölücü terör örgütünün arkasında olduğu bölücü zihniyete gereken dersi vereceğinize inanyorum. Çünkü bunlar asla millete hizmet etmeyecek. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bastırdığı Kürtçe Kuran-ı Kerim’i gösteriyorum. Onların başındaki eş başkan, ‘Bir tane basıldı’ diyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 10 bin tane basıp bölgede dağıtmış. Bunlar Diyanet’i kaldıracaklarını söylüyorlar. Benim dindar Kürt kardeşlerim bunlara hesabı vermeli.
‘Bütün partiler birleşti’
“Bütün partiler, bir partiye karşı birleşmiş. Ana muhalefet, bölücü örgütün güdümündeki partiye oy istiyor. MHP, bölücü örgütün arkasında olduğu parti meclise giremezse ‘Erken seçime gidilir’ diyor. Bölücü örgüt gerektiğinde silahta kullanarak bölge halkına oy vermesi için baskı yapıyor.
“Doğan Medyası, bu partinin eş başkanını yere göğe sığdıramıyor, Ermeni lobisi, Pensilvanya, bu nasıl bir oyundur. Eski Türkiye ittifakı tüm gücünü bölücü örgütün güdümündeki partiye seferber etmiş durumda.”

23 Mayıs 2015 Cumartesi

'Sizden sadece 4 yıl yetki istiyorum'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Sizden öyle 13 yıl falan değil, sizden sadece 4 yıl için yetki istiyorum. 4 yıl yetki verin Türkiye'yi şaha kaldıracağım" dedi

KIRIKKALE 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sizden öyle 13 yıl falan değil, sizden sadece 4 yıl için yetki istiyorum. 4 yıl yetki verin Türkiye'yi şaha kaldıracağım. Hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak. 17 milyon yoksul bu güzel ülkede bir daha konuşulmayacak" dedi. 
Kılıçdaroğlu, partisinin Kırıkkale Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde, kendisinin halktan biri olduğunu söyledi. 
"Kırıkkale'deki bütün vatandaşlar dinlesin, ben sizden biriyim, ben aristokrat aileden, varlıklı aileden gelen biri değilim" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"7 çocuklu bir aileden geliyorum, rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. 7 kardeşten sadece üniversiteye giden benim. Siyasete girdiğim gün mal varlığımı internet siteme koydum. Çünkü kazandığım her kuruş benim alın terimin karşılığıydı. Ben hortumculuk, yolsuzluk nedir bilmem. Kul hakkı nasıl yenir, onları bilmem. Siyasete girdiğim gün tek bir hedefim vardı, aynı hedefi sürdürüyorum. Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'de yaşamak istiyorum. Yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin olmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum, bunun için çalışıyorum, bunun için mücadele ediyorum." 
Sanayi şehri olan Kırıkkale'nin 13 yıldır kan kaybettiğini savunan Kılıçdaroğlu, alandakilere "işsizlik var mı?" diye sordu. 
Sadece Kırıkkale'de değil, ülke genelinde 6 milyon 250 bin işsiz bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, kriz dönemlerinde bile bu kadar işsiz olmadığını öne sürdü.
Ülke genelinde ayrıca 17 milyon yoksul bulunduğuna da dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "İşsizlik, yoksulluk varsa, ayda bin liranın altında gelir elde eden 8 milyon emekli varsa, Allah aşkına söyler misiniz, refah tabana nasıl yayılacak? Söyler misiniz bu ülkede huzur, barış nasıl olacak?" dedi.  
Kırıkkale'de 48 bin, Türkiye genelinde ise 11 milyonu aşkın emekli, dul ve yetim olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyümesinden sadece "tepedeki bir avuç" insanın faydalandığını öne sürdü.
Kendisinin ise "refahı tabana yayacağız" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Serveti 77 milyon insana yansıtacağız, bu ülkeye büyüyorsa, herkes nasibini alacak" ifadesini kullandı. 
Emekliye Ramazan ve Kurban bayramında birer maaş ikramiye vereceklerini söylediklerinde "koro halinde itiraz" edildiğini ve "parayı nereden bulacaksın?" dendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kaçak saraya para var, yandaşlara para var, emekliye gelince para yok. Emekli kardeşim senden bir şey istiyorum, 'herkese var, bana yok. Kusura bakma 7 Haziran'da da sana oy yok' diyeceksin. Emekliye gelince niye fakir ülke oluyor? Sevgili emekli kardeşim, 'durumum iyidir, Allah'a şükür idare edip gidiyoruz' diyorsan oyunu vermeye devam et ama 'ben de bu ülkede onurlu bir insan gibi yaşamak istiyorum' diyorsan yerin belli, adresin belli. Onlar ceplerine çalışıyorlar, ben sizin için çalışıyorum, kendimden söz ettim burada ilk kez... 7 çocuklu aileden geliyorum, yoksulluk, işsizlik nedir bilirim, evde tencere kaynamadığında kadının çektiği ıstırabı bilirim. O nedenle başımı bu yola koydum, CHP iktidarında hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Ne diyordu Rahmetli Ecevit, 'ne ezen ne ezilen, hakça bir düzen.' Bunu gerçekleştireceğiz."
"En pahalı mazotu Türk çiftçisi kullanıyor"
Dünyanın en pahalı mazotunu Türk çiftçisinin kullandığını iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, çiftçiye mazotu 1,5 liradan vereceği sözünü hatırlattı.
Bu sözüne de itiraz edildiğini ve "petrol dışarıdan geliyor" dendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ben de biliyorum dışarıdan geldiğini ama onların bilmediği bir şey var, ben 27,5 yılımı devlette harcadım, bütçe nasıl hazırlanır, kul hakkı nasıl yenmez en iyi ben bilirim. Mazotun rafineri çıkışı 1 lira 21 kuruş. Ben kaçtan vereceğim 1,5 lira. Zarar eden var mı? Yok. Kimse zarar etmiyor. Peki niye itiraz ediyorlar? Onlara Kırıkkale meydanından sesleniyorum, siz yakutta, incide, elmasta ÖTV'yi, KDV'yi sıfırladınız. Kardeşim sen yakutta, incide sıfırlıyorsun, ben de çiftçinin mazotunda sıfırlıyorum, aramızda fark var. Ben halktan, alın terinden, üretimden, işsizden yanayım, onlar yakuttan, pırlantadan, köşeyi dönmekten yana. Onlarla bizim aramızda Ağrı Dağı kadar fark var. Kimse unutmasın, Ağrı Dağı kadar. Kendi çocuklarının gemilerine 1 lira 15 kuruştan veriyorlar, çiftçiye 1,5 liradan verince 'parayı nereden bulacaksın?' diyorlar, parayı bulacağım bu ülkeyi adam gibi yöneteceğim."
"Tepkinizi sandıkta gösterin" 
Cumhuriyeti kuranların, "insanlar iş bulsun" diye fabrikaları Anadolu'ya yaydıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Şimdi o fabrikalarda 100-150 kişi çalışıyor, yazık günah değil mi? Cumhuriyeti kuranlar fabrikaları Anadolu'ya yaymışlar, bunlar geldiler her şeyi sattılar. Şimdi ağabeyleri çıkmış diyor ki 'üç yıldır ekonomi patinaj yapıyor.' Yeni farkına vardınız siz" dedi.
Kılıçdaroğlu, alandan gelen sesler üzerine de "Yuh çekmeyin sizden tek isteğim sandığa gidin, oyunuzu gösterin. Tepkinizi sandıkta gösterin" açıklamasını yaptı.
Bu milletin kavgadan bıktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, siyasetin kavga aracı değil, vatandaşın derdini çözmek için yapılması gerektiğinin altını çizdi. 
Kemal Kılıçdaroğlu, "Onlar vatandaşın derdini değil, kendi dertlerini çözdüler. Size bir şey söylüyorum; Davutoğlu, Erdoğan için çalışır, ben halk için çalışırım. Sizin için çalışırım ben" değerlendirmesini yaptı.  
"Beni iş adamlarına şikayet ediyorlar"
İktidar yetkililerinin asgari ücretin miktarını kendisinden öğrendiğini savunan Kılıçdaroğlu, 949 lira olan asgari ücreti bin 500 liraya çıkaracağını söyledi.
Bunu söylediğinde gidip kendini iş adamlarına şikayet ettiklerini ve "niye itiraz etmiyorsunuz?" dediklerini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Kim ederse etsin, işçinin emeklinin arkasında duracağım asgari ücreti bin 500 lira yapacağım" diye konuştu. 
Merkez Türkiye Projesi
Dün İstanbul'da "yüz yılın projesi" diye nitelediği Merkez Türkiye Projesi'ni sunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, projeyle Anadolu'yu bütün dünyanın imrendiği bir merkez haline getireceklerini savundu. 
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ankara'daki beyler bile 'bu proje yanlıştır' diyemiyorlar, çünkü biz bir proje sunarsak her kuruşunu hesaplarız. Türkiye zengin, güçlü ülke ama zengin ve güçlü bir ülke, yalnız bırakılan bir ülke olamaz. Komşularıyla kavga eden bir ülke olmaz. Müslüman kanı akması için radikal grupların eline silah vermez. Biz güçlüyüz, ekonomide de güçlü olacağız, yoksulluğumuz olmayacak. Herkes kazanacak. O nedenle sizden sadece ve sadece 4 yıl yetki istiyorum, 4 yıl yetki verin Türkiye nasıl yönetilirmiş görsünler ama size bir sözüm daha var, onlar bizim hiçbir projemize itiraz etmiyorlar, 'bu proje yanlıştır' da demiyorlar. 'Parayı nereden bulacaksınız' diyorlar, çünkü onlar parayı sadece köşeyi dönmek için kullanıyorlar, biz parayı halk için kullanacağız. Sayın Davutoğlu, 'kasayı doldurduk Kılıçdaroğlu gelip dağıtacak.' Maliye Bakanı da 'parayı nereden bulacak, kasa boş.' Şimdi hangisi doğruyu söylüyor. Eğer kasa dolu yandaşın için saklıyorsan, o kasayı alıp millete dağıtacağım, eğer boşsa hiç endişe etme her kuruşun hesabını ben bu millete vermek için yeniden dolduracağım. Başbakanlığımda inşallah, Allah nasip ederse, onlara 'devlet nasıl yönetilir' kursu açacağım. Kursa alacağım hepsini."
Kılıçdaroğlu, alandakilerden sandığa giderken geçmişte başka partiye oy veren birer kişiyi de ikna etmelerini istedi. 

22 Mayıs 2015 Cuma

Demirtaş’tan Cumhuriyet’e ikinci yanıt

selahattin-demirtaş-ayat-tv

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Cumhuriyet gazetesinde çıkan Can Dündar imzalı ‘HDP dışarıdan desteğe sıcak’  haberiyle ilgili “Can bey değer verdiğimiz bir arkadaşımızdır. Koalisyon yok. Başkaları buna rağmen benim izlenimim böyle derse bu kendisini bağlar” dedi.
Halkların Demokatik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Hayat Televizyonu’nda Arif Koşar’ın moderatörlüğünde gazeteciler Fatih Polat, Özgür Mumcu ve Melis Alphan’ın sorularını yanıtladı.
Demirtaş, Cumhuriyet gazetesinde çıkan Can Dündar imzalı ‘HDP dışarıdan desteğe sıcak’ haberiyle ilgili Malatya’daki seçimmitinginde “Cumhuriyet gazetesi ‘HDP parlamentoda AKP’yi dışarıdan destekleyecek’ demiş. Net olarak, kötü niyet demeyeyim, yanlış anlama diyelim, HDP’nin görevi destek değil, AKP’nin burnunu sürtmektir” demişti.
Can Dündar da Demirtaş’a yanıt olarak ‘Cumhuriyet kötü niyetle haber yapmaz’ başlıklı yazısında aktarılanın bir izlenim olduğunu belirtti.
Demirtaş, konuyla ilgili yaptığı ikinci açıklamada “Bizim politikamızda böyle bir koalisyon yok” dedi.
Demirtaş’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Diyanet İşleri
“AKP’yle aramızdaki tartışma bir din tartışması değil. AKP’nin dini kullanma, ticarileştirme, kendi siyasi çıkarlarına alet etme ve din tüccarlığı tartışmasıdır. İslamiyet bu toprakların, toplumun bir gerçeği. Bu gerçeği dikkate almayan hiçbir siyaset ağırlıklı İslam toplumunda siyaset yapamaz. Ben inançlı bir siyasetçiyim ama solcuyum ezilenden yana bir siyasetçiyim aynı zamanda da inançlıyım. Özgürlükçü bir laikliği savunmamız lazım. Laiklik hep din karşıtlığı şeklinde yorumlandı.
“Diyanet işleri başkanlığı başbakanlığa bağlı memur gibi görev yapan bir kurum. Kaymakamlıkta çalışan kimseden farkı yok. Din adamı devletten emir almamalı sadece dini inancı da değil bütün dini inançların temsilcileri tarafından ortak yönetilen bir mekanizma. Bu yapı camiye de kiliseye de hizmet verir. Bu yapı özerk yapıdır. İhtiyaçlarını belirler.
“Din inanç merkezi devletten emir almaz. Başbakana rapor vermez. Kulu kölesi gibi talimatlar alamaz. Bizim önerdiğimiz yapı tam da bu. Vicdanı olan herkesin evet diyebileceği bir yapı önerdik. AKP anlaşılmaması için ısrarla HDP din karşıtlığı yapıyor  diye mevzunun anlaşılmamasını örgütlemeye çalıştı. Ama kamuoynu takip edenler bilyor AKP bu konuda kaybetti.
‘AKP’den beslenen köşe yazarları her yerden saldırıyor’
“Çiğlik yapan, AKP’den beslenen köşe yazarları her yerden saldırıyor. Bir okuyun bakalım geçmişte Diyanete karşı yazıları var, bugün AKP’den daha fazla savunan yazılar yazıyorlar. Bu konuda hata yaptığımızı düşünmüyorum. Bu ülkede açlık yolsulluk var. Diyanetin bütçesini tartışmazsak orada her türlü kepazelik dönmeye devam eder.
“Sağlık Bakanlığının 1.5 milyon, Diyanet’in 5 milyon bütçesi var kimse denetlemiyor. Neden kutsal bu durum? Kutsal olan dindir Diyanet değil. Toplum bu konuda aydınlandıkça dini çiğ kullanan politikacılar barınamazlar.
“Tüzel kişilik olarak her cemaat özgürce faaliyet yürütebilmeli. Bir ibadethane ben kendim hallediyorum diyorsa hayır illa para vereceğiz diyemezsiniz. Veya bir cemevinde dede biz bütçe istiyoruz diyorsa yerel yönetim bunu karşılamalı bu isteğe bağlanmalı. Özgür bir biçimde Cemevi İbadethane diyorsa bunu tartışamazsınız devlet olarak.
Erdoğan’ın sürprizi
“Bilmiyorum bir tahminim yok. Herhalde Diyanet’i kaldırıp İnanç İşleri Başkanlığı kuracağım demeyecektir. Diyanet işlerinin başkanının yerinde olsam bir din adamının siyaset adamından süpriz bir karar alma, açılım yapma gibi bir şeyi olamaz. İslamiyet  binlerce yıldır büyük acılarla bugünlere geldi. Bütün peygamberlerin yaşamları örnektir. Hz. Muhammed de kendi yaşamıyla bunu anlattı, yaşayarak gösterdi.
“Yaşamınız öylesine dine uygun olmalı ki insanlar inanan inanmayan gıptayla bakmalı. Sizin toplumunuz yoksulluk içinde yaşıyor. Taşeron işçilik var. İşsizlik var. Siz 1 trilyonluk arabaya binerken hiç üzülmeyeceksiniz. Peygamberin hayatına saygınız varsa illa onun gibi yaşasınlar demiyorum ama bu devletteki israfa haram deyin. Yarın sürpriz ne olursa olsun ben bir din adamıyım demen lazım, lüks içinde yaşamamam gerek demem lazım. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz beyefendi süpriz yapacakmış. Çiğ konuşmalar bunlar.
İnanç İşleri Başkanlığı
“Özerk derken bazı yerlerde devletten yardım alabilir tabii ama yerel yönetim hukuku olmalı bizim önerimiz bu. Tabii bunu din adamları tartışmalı. Cemaatler tartışmalı. Biz öneriyoruz Tabii bu iyi değil şöyle yapsak daha iyi derlerse onlar karar vermeli. Gezi’de Diyanet, ‘biber gazı caizdir’ diye açıklama yaptı. Din adamının işi bu mu olmalı.
Gezi Direnişi
“Çoğunlukla haksız eleştirilerdi Geziye darbe demedim diye binlerce kez açıklamama rağmen hala aynı şeyleri yazanlar var. Yeterince yer alınmadığına dair insanlar eleştirebilir tabii ama biz ‘ama’sız savunduk
“Kendine Türk solu diyen bir çevre var. Bu grup faşisttir. Onlarla yan yana durmayız dedim.
Suikast haberleri
“Bir süredir hem bana hem Sırrı beye geliyor. Bunları çok dile getirmedik ama Sırrı bey ifade etmiş. Türkiye’de yurttaşların güvenliğini sağlayacak olan devlettir. Sıradan yurttaşlar için de geçerlidir.
“Yaşadığımız ülke normal bir ülke değil Suriye’de, Irak’ta yaşananlar ortada. Türkiye’nin içinde de sorun ve sıkıntılar var. Türkiye’nin içinde de iç savaş çıkarmak isteyen güçler olabilir. Devletin bu konuda önlem alması gerekir.
HDP’ye saldırılar
“Mersin-Adana gibi kozmopoitik illere bomba gönderiliyorsa, siz biliyor ve önlemiyorsanız devlet olmazsınız. Zaten şu anda da yönetemiyorsunuz Bu tür dönemlerde dikkatli olmak gerekir.  114 saldırı oldu bürolarımıza vs.
“Bir kişi tutuklandı o da dostlar alışverişte görsün diye. İlk duruşmada serbest bırakılır. Siz bir AKP bürosuna çelenk bırakmaya gidin doğduğunuza pişman ederler.  Bırakın AKP bürosunu indirme vs. Ters kelepçe takarlar gençler de tutuklanır.
“100 kişi toplanıyor. HDP binasına kaymakam geliyor haklısınız tamam tabelayı indireceğiz diyorlar polis onları izliyor. Akşam TV’de izliyoruz “HDP ile gerginlik” ne gerginliği ya faşist saldırı olmuş. Organize saldırılar yapıyorsunuz. Cumhurbaşkanı ağzından çıkan lafın nereye varacağını bilmez mi?
“Hükümetin açıklamaları ortada tabii sorumlu olarak orayı arayacağız. Sorumlu mevki olarak kimi göstereceğiz? Bu ülkede kimin güvenliği tehdit altındaysa sorumlusu hükümettir. Nedenn yapıyorlar peki, 94’ün koşulları yok. 81 ilde 550 adayla sahada çalışma yapıyor HDP. Türkiye neden bundan korkar? Bu program bölücü bir program değil. Tam tersine birleştirici bir program. Bunun toplumdan destek alması toplum adına nasıl bir tehdit yaratabilir ki?
“Tek dil tek din tek adam karşısında çoğulcu kültür gerçeğini anayasal güvenceye kavuşturmak isteyen bir seçim programı AKP açısından tehdit yaratır.  Seçimden sonra baraj aşılınca şu anda sahip oldukları hegemonyayı kaybedecekler. Ne yaparsak yapalım barajın altında bırakalım fikrini pompalıyor AKP. HDP yapması gerekeni yapıyor. Hükümetin tehlike oluşturan programlarını frenliyor.
Metal işçilerinin direnişi
“Tabii ki dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Onurlu bir direniş sergiliyorlar kamuyonunun gündemin taşımaları ile hükümetin işçi karşıtı programı da teşhir oluyor. Metal işçilerini yalnız bırakmamak lazım. Metal işilerinin direnişi çok kıymetli çok anlamlı. Türkiye’de ekonominin kaymağını özellikle otomotiv sektörü yiyor. Ama işçiler kan ağlıyor. Türkiye’nin neredeyse tüm arabalarını onlar üretiyor. ama ancak kendilerini geçindirebilecek kadar maaş alıyorlar.
“Gerçekten tarım işçileri haberlere bile çoğu zaman trafik kazası olarak geçiyorlar. Ne tazminat hakları var. Öncelikle şu soruyu yanıtlamamız lazım. Mevsimlik işçiler neden topraklarını terk ediyor? İnsanlar neden kendi verimli topraklarında geçinemiyor? Mesele Harran medeniyetin beşiği ve insanları besleyen yerlerdir. O toprakların insanları göçebe olarak yaşıyor. Geçimlik çiftçiliği özendirmemiz lazım sanayileşmiş tarımı desteklemek yerine küçük tarımı desteklememiz lazım.
‘Kanal İstanbul’a karşıyız’
“Evet nükleere karşısınız da HES’lere karşısınız da sanayiyi nasıl döndüreceksiniz deniyor. Sağlıklı büyüme diye bir şeyden bahsediyoruz. Yerelin imkanı ile ekolojik dengeyi sağlayacak bir sağlıklı büyümeden bahsediyoruz. Bu kadar büyük mega kentlerin enerjisi elbette çok olur ama bizim önerdiğimiz sistemde bu kadar mega projeye gerek yok. İstanbul’a bakın, yaşanmıyor.
“Kanal İstanbul’a karşıyız. Yapmayıver Kanal İstanbul’u? Sen onu yaptığın zaman, İstanbul gene on milyon kadar göç alacak. Sen Çorum’dan Artvin’den göç alacağına o paraları oralarda harca. Bizim ekonomik programımız yerelde büyümeyi öngörüyor. Yerel kaynaklardan, güneş rüzgar olabilir ama oraya yetecek kadar enerjiyi İstanbul’a taşımaya gerek yok.
“Kentsel olarak enerji büyümeyi arttırır devasa konutlar AVM’lere enerji ihtiyacı doğurur. İşte o zaman kömüre o kadar ihtiyaç var. Şu anda termik HES enerji üretmeyelim dediğimizde sistemi düzenlememiz lazım buna bağlı enerji politikası daha temiz enerjiye uygun hale gelecektir.
Cumhurbaşkanının yetkileri
“Kendisi Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanlığı yetkileri kısıtlanmalıdır. Rektörleri atama yetkisi olmamalı. Her gün bir şehirde açılış yapmamalıdır. Yalan söylememelidir. Kendisinin cumhurbaşkanı olarak görev yapmasında sıkıntı yok. Bir dahaki seçimlere de genç bir Cumhurbaşkanı ile yola devam etmelidir Türkiye.
Çerkes Soykırımı
“Çerkes Soykırımı’nın yıl dönümü. Çok trajik soykırımlardan birisi. Bütün Çerkes halklarının Çarlık Rusyası tarafından soykırıma uğramasıdır. Hala Çerkes Soykırımı yeryüzünde soykırım olarak tanınmamış soykırımlardan birisi olarak önümüzde duruyor. Bu konuda artan bir bilinç var ama Türkiye’de iktidar bu konuda Rusya üzerinde bir baskı oluşturmadı.
“Çerkes halklarının yürüttükleri demokratik mücadelenin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Çerkes halkının kendi anadilini öğrendiği, eğitimini aldığı bir sistemi savunuyoruz. Çerkes soykırımı ancak yıldönümünde hatırlanıyor. Türkiye’de Çerkesler ‘zenginliğimiz’ olarak ifade ediliyor ama öyle değil. Çerkesler, Kürtler, Aleviler bu toprakların gerçeğidirler. Soykırımın tanınması lazım.
Cumhuriyet gazetesinin haberi
“İçeriden dışarıdan AKP ile yol almıyoruz. Çözüm sürecini yürütmek sürdürmek istiyorlarsa çözüm sürecinin muhatabıyız, bunun sürdürülmesi için çabalarız. Can bey değer verdiğimiz bir arkadaşımızdır. Koalisyon yok. Başkaları buna rağmen benim izlenimim böyle derse bu kendisini bağlar. Bizim politikamızda böyle bir koalisyon yok.
Çözüm süreci
“Süreçte mevcut durumun üzerine ne katarak ilerleyebiliriz buradan bakmak lazım. İktidarda kim varsa barış sürecini onunla yürütürüz. Ama şu an gelinen noktadan geriye götüren tartışmalar sürece katkı sunmaz.
Seçim güvenliği
“Birçok sandıkta birden fazla görevlimiz olacak. Bir de teknik olarak takip sistemi kurduk akıllı telefonlar üzerinden. Bu sistemle bizim verimizle YSK’nın verileri uyuşmazsa itirazda bulunacağız. İnsanlar oy verecek ama oyunun güvenli bir şekilde sandıktan çıkıp çıkamayacığına inanmış değil.
“Türkiye hala ileri demokrasi safsatası altında halka bu korkuyu yaşatıyor. Gücümüz olursa bu oy sistemini de değiştireceğiz. Dünyanın her yerinde bilgisayar üzerinden oylar kullanılıyor. Bağımsız bir denetim mekanizmasıyla da oylar kullanılıyor.
Kadın cinayetleri
“Kadın cinayetlerinde Batman öne çıkan bir yerdi ve ciddi çalışmalar sonucu oran çok düştü. Şu anda Türkiye’nin her yerinde yaşanan bir sorun kadın cinayetleri. Eğitim politikası, medyanın dili değişmediği zaman erkek zihniyetini yok edemezsiniz.
“Egemen olan erkektir, devlet de eril olarak düşünülür. Bu anlayışta yönetmek erkeğe mahsus bir şeydir. Böyle bir zihniyete göre kadının katledilmesi caizdir. Kadın hayatın her alanında bir metadır. Böyle bir zihniyete göre kadının katledilmesi caizdir. Kadın hayatın her alanında bir metadır. Üç çocuk dayatması tam da bu zihniyetin tezahürüdür. Kadının mutlaka ev dışına çıkabileceği faaliyetlerin önünü açmamız lazım.”

21 Mayıs 2015 Perşembe

Çanakkale’de 5 ton kaçak midye ve deniz patlıcanı ele geçirildi

Çanakkale'de büyük vurgun
ÇANAKKALE’de kaçak olarak toplandığı belirlenen toplam 5 ton midye ve deniz patlıcanı ele geçirildi. Midye ve deniz patlıcanları yeniden toplandıkları bölgelerde denize döküldü.
Çanakkale İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü Kontrol Ekipleri, Çanakkale Boğazı’nda yasak olmasına rağmen kaçak olarak toplanan midye ve son dönemde kaçak avlananların gözdesi haline gelen deniz patlıcanına yönelik denetimlerini sürdürüyor. Dün gece, Çanakkale-İzmir Karayolu’nda yapılan denetimlerde durdurulan bir kamyonun kasasında, çuvallar içinde 2 ton midye ile bidonlar içinde 3 ton deniz patlıcanı ele geçirildi. Kaçak olarak toplanan midye ve deniz patlıcanlarına el konulurken, 1 kişiye bin 55 TL para cezası kesildi. El konulan kaçak midye ve deniz patlıcanları tekrar denize döküldü.
Ele geçirilen midyelerin dolması yapılarak piyasaya sürülmek üzere toplandığı öğrenilirken, deniz patlıcanlarının ise yurtdışına satılmasının amaçlandığı bildirildi.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Kazada yaralanan avukat Tuğçe Türkyılmaz 17 gün sonra hayat savaşını kaybetti

Genç avukat 17 gün dayanabildi

İZMİR’de arkadaşının kullandığı otomobilin kontrolden çıkıp direğe çarpması sonucunda ağır yaralanan avukat 27 yaşındaki Tuğçe Türkyılmaz, 17 gündür tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Geçen 1 Mayıs’ta, saat 23.30 sıralarında Konak Pier önünde meydana gelen kazada, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirdiği otomobil, üst geçidin altındaki direğe çarptı. Bu sırada arka koltukta oturan avukat Tuğçe Türkyılmaz, fırlayıp başını ön cama çarpınca ağır yaralandı. Beyin kanaması geçirdiği belirlenen Türkyılmaz, ameliyata ve tedavilere rağmen 17 gün süren yaşam savaşını kaybetti.
İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan’ın da hastanede ziyaret ettiği Tuğçe Türkyılmaz’ın  ölüm haberi meslektaşlarını üzüntüye boğdu. Tuğçe Türkyılmaz cenazesi yarın öğleyin Bostanlı Beşikcioğlu Cami’nden kaldırılacak.

19 Mayıs 2015 Salı

Yargıtay'ın yeni Cumhuriyet Başsavcısı Akarca

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, Yargıtay 14. Ceza Dairesi Mehmet Akarca seçildi.

ANKARA
Hasan Erbil'in görev süresinin dolması nedeniyle boşalan Başsavcılık için 28 Nisan'da Yargıtay Genel Kurulunda seçim yapılmıştı. 
Seçimde, en çok oyu alan 14. Ceza Dairesi Başkanı Mehmet Akarca, 18. Ceza Dairesi Başkanı Hamdi Yaver Aktan, 7. Ceza Dairesi Başkanı Mehmet Mutlu, 10. Ceza Dairesi Üyesi Hüsnü Uğurlu ve 15. Ceza Dairesi Başkanı Haydar Erol'un isimleri sıralı liste halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulmuştu. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay'daki seçimde 170 ile en çok oyu alan Mehmet Akarca'yı Başsavcı seçti.
Akarca, 4 yıl görev yapacak.
Yargıtay üyeliğine 18 Ocak 2010'da seçilen Mehmet Akarca, evli ve iki çocuk babası.

14 Mayıs 2015 Perşembe

İspanya'dan Ermeni iddiaları önergesine ret

İspanya Senatosu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan bir önergeyi bugün görüşüp, yapılan oylama sonucunda reddetti.

MADRİD
Katalonya bölgesinde faaliyet gösteren Entesa adlı siyasi grubun 4 Mayıs'ta sunduğu önerge, bugün Senato'da yapılan oylamada 130 "hayır", 68 "çekimser" ve 14 "evet" oyla reddedildi.
İspanya'da iktidarda olan Halk Partisi (PP), oylamada önergeye "hayır" oyu kullanan tek siyasi parti olurken,  ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile Katalonya Yönelim ve Birlik Koalisyonu (CiU), Kanarya Koalisyonu, Asturias Forumu ve Navarra Halk Birliği partileri "çekimser" oy kullandı.
İspanyol hükümetine tavsiye niteliği taşıyan önergeye desteği ise Entesa ile Bask Milliyetçi Partisi, Birleşik Sol, Katalonya Cumhuriyetçi Solu ve Amaiur (bağımsızlık yanlısı Bask partisi) verdi.
Bu arada Senato'da yapılan görüşme sırasında söz alan PP'den Senatör Jose Maria Chiquillo, "Biz parlamento olarak kendimizi tarihçilerin veya mahkemenin yerine koyamayız. Sizler, bu soykırımı 22 ülkenin tanıdığını savunuyorsunuz. Ben de size 168 ülke tanımadı. Buna ne cevap verirsiniz? diyorum" şeklinde konuştu.
Chiquillo, İspanya olarak yapabileceklerinin Türkiye ve Ermenistan arasında "karşılıklı diyalog ve anlayışa destek vermek olduğunu" belirterek, "Soykırım öyle kolay ağza alınacak bir kelime değildir. Tarihi ve hukuki bir meseledir" ifadelerini kullandı. 
Öte yandan Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Ömer Önhon da AA muhabirine yaptığı kısa değerlendirmede "İspanya'nın bu konuya önyargısız yaklaşması önemlidir. Umarım diğer AB ülkelerine de bir örnek olur" dedi.
Muhabir: Şenhan Bolelli