-->

Çeviri

29 Aralık 2018 Cumartesi

DEÜ öğrencileri 21 madalya kazandı

İZMİR’de düzenlenen 4. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi kapsamındaki ‘Uluslararası Yemek Yarışması’nda 21 madalya kazanan öğrenciler, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ı ziyaret etti.

Dünyaca DEÜ öğrencileri 21 madalya kazandıünlü mutfakların buluştuğu 4. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’nde düzenlenen ve İstanbul, Kıbrıs, Romanya ve Makedonya’da bulunan birçok üniversitenin katıldığı Uluslararası Yemek Yarışması’nda DEÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri 6 altın, 11 gümüş, 4 bronz madalya kazandı. Hazırladıkları birbirinden lezzetli yemeklerle büyük bir başarıya imza atan geleceğin şef adayları, kazandıkları madalyalarla birlikte DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ı ziyaret etti. Prof. Dr. Hotar, madalya kazanan öğrencilerin başarılarıyla gurur duyduğunu dile getirerek, elde edilen başarının ülke ve bölge tanıtımına büyük katkı sağlayacağını söyledi.
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri kutlama için getirdikleri pastayı Prof. Dr. Hotar ile birlikte kesti, hatıra fotoğrafı çektirildi.

27 Aralık 2018 Perşembe

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan muhtarlar toplantısında önemli mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 49. Muhtarlar Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan konuşmasında, "Ben buradan bir şey açıklıyorum tüm muhtar kardeşlerime belediye başkanlarımız özellikle AK Partili belediye başkanları sizin emrinizdedir. Eğer bunu yapmıyorlarsa, bu toplantıda buradaki bir defa şu sizlere dağıtılan formalara şikayetlerinizi yazmalısınız. Kaymakamlar sizin emrinizdedir. Ben bunu belediye başkanlarımıza onlara bu talimatı verdiğim gibi aynen kaymakamlarına da bu talimatı verdim ve valiler de buna dahil" dedi.

Son dakika Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan muhtarlar toplantısında önemli mesajlar
İşte Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
Muhtarlarımızı üzen beni de üzer, muhtarlarımızı memnun eden beni de eder. 
Ne söz verdiysek yerine getirdik. İhtiyaç duyulan yerlerde muhtarlık binası yapılması ile ilgili projeyi hayata geçiriyoruz.
Bu salondaki manzara Türkiye’deki demokrasinin tavanından tabanına nasıl ahenk içinde işlediğinin ispatıdır.

Ana muhalefetin başındaki zat önceki gün çıkmış şahsımı bu göreve meşru bir şekilde gelmemekle itham ediyor ve benim cumhurbaşkanım değilsin diyor. Senin cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim. Ben milletimin cumhurbaşkanı olarak seçildi. Yüzde 52.6 oyu kim verdi. 
31 Mart’ta da olamayacaksın. Teröristlerle el ele kol kola gezene benim milletim yürü demez. 

Aslında bu zat ağzından çıkan sözün ne anlama geldiğini bilse bunu söylemek yerine kendini kaldırır o kürsüden aşağı atar. 
Meşruiyet kavramı siyaset ve yönetim biliminin temelini oluşturur.
Siyasi iktidarın gücünün asıl sınırlarını halka karşı duyduğu sorumluluk belirler. Meşruiyetle ilgili pek çok teori vardır. Siyasi iktidarın yönettiği meşruiyeti yönettiği toplumdan aldığı desteği ifade eder. Demokrasilerde bu desteğin ölçüm ve uygulama yolu seçimlerdir.
Geçmişte siyasi partiler çok düşük oy oranlarıyla ülkemizi yönetmeye kalktıkları için sürekli krizlere mazur kalıyorduk.
Biz şu 16 yılda halkımızın büyük teveccühü ile iktidar olduk. Yüzde 19 ile hükümet kuran başbakanlar iste istemez siyasi iktidarlarını kullanmakta zorlanıyorlardı.
AK Parti olarak tesis ettiğimiz güven ortamının ülkemize faydalarını da görerek yeni yönetim sistemimizi yüzde 50+1 üzerine kurduk.
Bay Kemal sen niye cumhurbaşkanı adayı olmadın? Sen aday olsaydın karşımıza çıksaydın? 
Ama sen çıkmadın. Genel başkan olduğun halde çıkmadın.
Bu mesele siyasi anlama meselesidir. Halkının gönlüne girme meselesidir.
CHP kurultayında seçilip geldiği için meşru bir siyasetçidir. CHP seçmeni delegesinin tercihine saygılıyız. Yaptıkları yanlışı onlara hatırlatma hakkımız var. Son seçimlerde 26 milyon vatandaşımızın ortaya koyduğu iradeyi meşru görmediğine göre demek ki bu zatın aklında başka bir demokrasi tarifi var.
15 Temmuz gecesinde de tankların arasından geçip Bakırköy Belediyesi’ne sığınıyor. Şöyle bunların geçmişine bir baktığımızda demokrasi tarifinin ipuçlarını görebiliyoruz. İşe çok partili hayattan başlayalım. 1946’da seçimler de açık oy gizli tasnif bu kime ait CHP'ye ait. Oyu açıktan kullanacaksın kime verdiklerini görecekler sayıma gelince sayımı gizli yapacaklar. Bu kimin yaptığı uygulamaydı CHP'nin bu ülke bunları gördü mü, gördü.
Daha yakın tarihe gelecek olursak teröristlere arkadaşlar demek, Fetö gibi bir ihanet şebekesinin taşeronluğuna sormakta bunların demokrasi işidir. Seçilmiş cumhurbaşkanını meşru görmeyen kafa siz muhtarları meşru sayar. Bunlar muhtarlarımıza da saldırdılar. Kılıçdaroğlu'na göre hiçbirinizi meşru değilsiniz.
Dünyada demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı az sayıda ülkelerden biriyiz. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bir çoğunda muhtarlık kurumu yoktur. Bu bizim demokrasi anlayışımızın en güzel yanıdır.
En son 1937’de İstiklal Marşı’nın değiştirilmesi için Falih Rıfkı Atay’ın başlattığı ve İnönü’nün de desteklediği bir kampanya başlatılmıştır. CHP'nin bu projesi de akim kalmıştır. Biz ise Akif merhum gibi Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın diyoruz.
Bugün sadece Akif’in hakka yürüyüşünün yıldönümü değil 1939 Erzincan depreminin de yıl dönümüdür. Bu felakette 33 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Depremin ardından Erzincan’da adeta taş üstünde taş kalmadı. Kurtarma hizmetleri yetersiz sağlık hizmetleri yetersiz. Depremden sağ çıkan bebekler soğukta donuyordu. İşte bugünler CHP ne yapıyor biliyor musunuz, 4 gün sonra trenle Erzincan’a geliyorlar ama tren garından inmeden geri dönüyorlar. Bunların muhalif hiç bir fikre de tahammülü olmadıklarını vatandaşım çok iyi biliyor. Van depreminde tüm ekiplerle beraber ben de 24 saatte oraya gittim. Öyle bir çalışma ki o günden bugüne 20 katrilyona varan harcamayı biz Van’da yaptık. Bütün oradaki evleri bir taraftan konutları yaptık bir taraftan su sorunları çözdük. Bambaşka yeni bir Van inşa ettik.
Bu dertli olmayı gerektirir. Eğer dertli olursanız bunları yaparsınız. Nerede bir deprem varsa biz anında oraya ulaştık. Bu vesileyle Erzincan depreminde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum.
Gücünü meşruiyetini sandıktan alan bir yönetim olarak kimin ne dediğine değil sadece sizlerin ne dediğine bakıyoruz. İşte bu anlayışla milletimize hizmet veriyoruz.
Geçtiğimiz cumartesi yeni yönetim sisteminin ilk bütçesi mecliste kabul edildi. Sadece 2019 bütçesine baktığımızda eğitime ayırdığımız rakam 161 katrilyon. Sağlığa ayırdığımız ne? 157 katrilyon, altyapılara 65 katrilyon, reel sektör desteklemeleri için 35 katrilyon tahsis ettik.
Geldiğimizde Türkiye’de 25 havalimanı vardı ama şimdi 56 havalimanı var. Hastaneler aynı şekilde hastanesi olmayan ilimiz yok üniversitesi olmayan ilimiz yok. geldiğimizde 75 üniversite vardı şimdi 206 üniversite var.
BEN BURADAN BİR ŞEY AÇIKLIYORUM..."
Ben buradan bir şey açıklıyorum tüm muhtar kardeşlerime belediye başkanlarımız özellikle AK Partili belediye başkanları sizin emrinizdedir. Eğer bunu yapmıyorlarsa, bu toplantıda buradaki bir defa şu sizlere dağıtılan formalara şikayetlerinizi yazmalısınız.
Kaymakamlar sizin emrinizdedir. Ben bunu belediye başkanlarımıza onlara bu talimatı verdiğim gibi aynen kaymakamlarına da bu talimatı verdim ve valiler de buna dahil.
Çünkü biz bu milletin efendisi değiliz biz bu milletin hizmetkarıyız bizim farkımız bu.

24 Aralık 2018 Pazartesi

Türkiye, çatlak sesleri duymuyor! VAHAP DABAKAN

PİRİNCİN TAŞLARI


Türkiye, çatlak sesleri duymuyor!
                                                                          VAHAP DABAKAN
      Türkiye, son yıllarda terörletopyekun mücadeleye başladı. Bu mücadele ile PKK uzantısı olanSuriye'nin kuzeyinde ki PYD ve onun silahlı unsuru YPG’yi terör örgütü olarak görüyor. Suriye’de ki PYD varlığından rahatsız olan Türkiye, MGK toplantısında aldığı karardaFırat'ın doğusunun tehdit oluşturduğu veTürkiye'nin meşru müdafaa hakkını kullanacağı belirtilmişti…
      Türkiye rahatsızlığını bildirdikten sonra,Suriye’de hiçbir terör oluşumuna izin verilmeyeceğini BM’in 51. Maddesi gereği meşru müdafaa hakkının kullanılacağını vurguladı. PKK/PYD-YPG’nin bölge halkına zulmedip göçe zorlayarak değiştirilen demografik yapıya karşı da duyarsız kalınmayacağı ifade edilmiştir. Türkiye'nin burnunun dibinde havan topları, tank ve uçak savar silahları ve zırhlı araçlar bir karşı gücün oluşmasına daha fazla sesiz kalamazdı…
      NATO içindeki müttefiklerimizden ABD ve bazı batılı ülkelerin DEAŞ terör örgütünü bahane ederek terörist unsurlardan oluşan böyle bir silahlı gücün oluşmasına öncülük etmesi, silahlandırıp eğitmesi ise düşmanca bir tavır olduğu süreç içinde ortaya belirgin olarak çıkmıştır…
      Teröristlerle işbirliğini geliştiren ABD ve uydusu ülkelerTürkiye'nin gönlünü alma ve gözünü boyamak için PKKelebaşıları için tutuklama kararları çıkartıldığı gibi Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan için 5, 4 ve 3 milyon dolar ödül koydu. Yeni isimler altında terör örgütlerini meşrulaştırma oyunuAnkara'nın dikkatinden kaçmadı. YPG, IŞİD’e, karşı ABD desteğiyle oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ana omurgasını oluşturuyor.Suriye'nin kuzeyinde Fırat Nehri’nin doğusunda geniş bir alanı kontrol ediyor. Türkiye bu unsurları ulusal güvenliğine tehlike olarak gördüğünü defalarca stratejik ortakları ve NATO içinde müttefikimiz olan muhataplarını bildirmiştir…
      ABD her fırsatta verdiği söz tutmadı ve Münbiç konusunda oyalamaya devam etti. Sözler tutulmadığı gibi taktiksel olduğu söylenerek,TIR'lar dolusu silahlar verilmeye devam edildi. ArtıkTürkiye'nin sabrı kalmadı ve kararını verdi. Türk Savunma Sanayi Zirvesi’nde konuşan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bölgede asker bulunduranların vaziyet alması için baskın operasyon yerine operasyonu birkaç gün içinde başlatacağını duyurmuş olmasıydı...
      Daha önce Afrin’e operasyon düzenleyen ve bu kenti PYD’nin kontrolünden alan Türkiye, bölgedeki PYD varlığıyla ilgili ABD ile uzlaşmadı. ABD, IŞİD’ı yok edip yeni bir terör örgütü PYD-YPG’yi yaratıyor. Terör örgütü olduğunu bildikleri halde terör örgütü olarak görmek istememe yanlışı, terörizmle küresel ölçekteki mücadeleye büyük zarar veriyor…
      Başkan Erdoğan,Fırat'ın doğusuna yönelik operasyonda hedeflerinin “Amerikan askerleri değil, bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensupları”olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Bütün dünya biliyor ki Türkiye, bölgede asla işgalci değildir. Güvenliği ile toprak bütünlüğü temelinde meşru müdafaa hakkını kullanacaktır… 
      Başkan Erdoğan’ın Fırat’ın doğusuna operasyon yapılacağını açıklamasının ardından Pentagon’dan çatlak ses geldi.“Atılacak tek taraflı bir adım büyük bir kaygıdır ve bu tür adımları kabul edilemez olarak addederiz” denildi. Türkiye Başkanı Erdoğan ile telefon görüşmesi yapan ABD Başkanı Trump, ani bir manevrayla, “Suriye topraklarından çekiliyoruz. Eve dönüş zamanı. İŞID’’ı yok ettik” dedi. Fransa, Almanya, İngiltere, karşı çıkmasına rağmen, Trump karlı bir ifadeyle “çekiliyoruz” dedi. Türkiye, hangi ülke olursa olsun, Başta Türkiye toprakları ve bölge ülkelerini tehdit eden terör örgütlerini silahlandırırken tek taraflı karar alma hakkı varsa bizim de sınırımızda ki ihaneti bertaraf etme hakkımız var. İzin alma mecburiyetimiz yoktur. Türkiye, baskıyı kabul etmeyecek ve geri adım atmayacak. Türkiye aşiret devleti değildir. Trump’un ‘çekiliyoruz’ kararını da Türkiye dikkatle izlemektedir…

23 Aralık 2018 Pazar

Biri Reise küskünleri ve olanları anlatsın * RİFAT SAİT

Biri Reise küskünleri ve olanları anlatsın
* RİFAT SAİT
Bu yazımı kısa tutacağım. Çok fazla uzatmaya da gerek yok zaten. Doğru mesajı doğru insana verebilirsek yeterlidir. Artık finale geliyoruz, zamanı iyi değerlendirmek gerek. Meselenin özüne girip, sorunu tespit ve çözüm önerilerini sunmak en güzeli.
Etrafımızdaki samimi dostlardan kiminle konuşsam, inanın pek çoğu dertli. Hepsinin ortak söylediği bir şey var. Diyorlar ki: “Biri Reise küskünleri söylesin, biri olanları anlatsın
İyi ama kim söyleyecek ya da kim s ö y l e y e - b i l e c e k? Böyle insanlar az. Onların giderek nesli tükeniyor. Bunu yapabilmek için üç şeye ihtiyacınız var.  1-Reise ulaşabilmeye 2- Ulaştığında söyleyebilecek yüreğe sahip olmaya 3-Diyelim ki ulaştın ve yüreklisin, o zaman inandırabilmeye ve zamana ihtiyacınız olacak. Zira birkaç saniyede önemli meseleleri anlatamazsınız.
Bazen Reis yalnız diyoruz ya, nesli tükenen bu insanlar Reise mutlaka yaklaşabilmeli ve bildiklerini anlatabilmeli. Yoksa sonuç doğaldır.
Çok soru soran, bu konuda bizim gibi yazı yazan ve vatandaşın meselesini divana getirenler pek sevilmez.  Dertli Vatandaşı, sıkıntısı olan teşkilat mensuplarımızı reisle bir araya getirmek gerekiyor. Milletvekili olduğum dönemlerde bunu yapmaya çalıştım. Sağ olsun Reis hep dinlemiş ve çözüm odaklı olmuştur. Kendisine o zaman da şimdi de derin bir saygı duymuşumdur.
Bugün kimine göre eski, kimine göre önceki dönem vekil olunca eskideki o fırsatları yakalamak zor olabiliyor. Dilekçe yazmak bize uygun değil, o yüzden bu mütevazı köşemizden yazıyoruz. Anlatacak o kadar çok şey var ki.
Peki, ne yapmak lazım?
1-Önümüzdeki yerel seçimler o kadar önemli ki, bana göre siyasi milattır, ona göre hareket etmek lazım
2-Seçimler öncesi içimizde kayıplar olabilir, bunlar için başka yere bakmaya gerek yok, en büyük kaybımız içimizdeki küskünlerdir, samimi olup her şeyden önce onları kazanmak lazım.
3-Birileri bilerek veya bilmeyerek yanlış yapıyor, bunu acilen reise duyurmak lazım ki bunlar kanser hücresi olmadan bu davadan ayıklamak lazım
4-Yanlışlar kalplerde yara açıyor, bunlar kabuk bağlamadan merhem olmak lazım
5-Dost acı söyler, onlara lütfen kızmayın dinlemeniz lazım
6-Aynı gemideyiz, gemi su alırsa hepimiz zarar görürüz, dostları düşman etmemek ve bilakis onlarla istişare etmek, dertleri de müjdeleri de paylaşmak hatta onlara da bir kürek verip kürek çekmek için yardım istemek lazım.
7-Çok doluyuz be Reis, imkân olursa deşarj olmamız lazım


* RİFAT SAİT
24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 )
Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com )
İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 )
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )

18 Aralık 2018 Salı

İZSU'dan paket içme suyu arıtma tesisleri

İZSUdan paket içme suyu arıtma tesisleri
İZMİR Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 2 milyon liralık yatırımla Tire, Bayındır, Ödemiş ve Kınık'ta paket içme suyu arıtma tesisi kurdu. Tesis sayısını 41'e çıkaran İZSU, 2019'da Kiraz, Dikili ve Bergama'ya da yeni paket arıtmalar kuracak.
2007 yılından bu yana 5216 ve 6360 sayılı yasalarla görev sahasına bağlanan kent merkezinden uzak ilçe ve köylere yaklaşık 7 milyon liralık 27 adet paket içme suyu arıtma tesisi kuran Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılında bu listeye 4 yeni tesis daha ekledi. Ödemiş'in Birgi, Tire'nin Akmescit ve Bayındır'ın Kızıloba mahallerindeki yeni tesisler devreye alındı. Kınık merkezine hizmet verecek paket içme suyu arıtma tesisi ise gelecek günlerde devreye alınacak. Yaklaşık 2 milyon liralık yatırımla hizmete giren bu tesisler sayesinde vatandaşların standardı yüksek daha kaliteli su içmesi sağlandı.
Ödemiş'in 2 bin nüfuslu Birgi Mahallesi'ne bir kaynak ve 2 derin kuyu ile temin edilen su için saniyede 15 litre kapasiteli, 700 nüfuslu Bayındır Kızıloba Mahallesi'ne verilen içme suyu için saniyede 8 litre kapasiteli, Tire Akmescit'te ise saniyede 3 litre kapasiteli paket arıtma tesisleri kuruldu. Yaklaşık 12 bin vatandaşın yaşadığı Kınık ilçe merkezine su temin eden 4 adet derin kuyu için kurulan saniyede 100 litre kapasiteli tesisin  önümüzdeki haftalarda devreye alınacağı bildirildi.
SIRADA YENİLERİ  VAR
İZSU Genel Müdürlüğü ayrıca, 2019 yılında Kiraz ilçe merkezi, Dikili'nin Salihler, Kıratlı, Deliktaş ve Demirtaş mahalleleri ile Bergama Örenli mahallesinin ihtiyacını karşılayacak toplam 4 paket içme suyu arıtma tesisi daha kurmaya hazırlanıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, 2007 yılından bugüne kadar Torbalı Helvacı (2), Bayındır Çınardibi, Dernekli, Çamlıbel, Söğütören, Özdere Çukuraltı (2), Seferihisar Eskiorhanlı, Tire Dallık, Bayındır Yusuflu, Foça Ilıpınar, Menemen Bozalan, Aliağa Yukarı Şehit Kemal, Bözköy, Samurlu, Menemen Seyrek Deposu, Bornova Çiçekli, Yaka (2 adet), Bergama Aşağıkırıklar, Yenikent, Kurfallı, Pınarköy, Menemen Buruncuk, Musabey, Çavuş ve Kesik ile Kemalpaşa Kamberler'de paket içme suyu arıtma tesisleri kurdu. Kınık Cumalı, Taştepe, Bayındır Lütuflar, Bergama Örenli, Eğiller, İneşir, Kınık Bağalan, Ödemiş Emirli, Tire Yamandere, Kınık Arpaseki tesisleri de İl Özel İdare'den devralındı. Yeni kurulanlarla birlikte İzmir'deki içme suyu paket arıtma tesisi sayısı 41'e çıktı.

15 Aralık 2018 Cumartesi

Kızıldeniz’de altın arayacağız

Kızıldeniz’de altın arayacağız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü üzerinden kurduğu MTA Company Limited ile yurtdışında maden arama ve işletmeciliğine yönelik ilk somut adımları atarak Sudan’da maden aramak üzere anlaşma imzaladı.

Bu anlaşma kapsamında Sudan’da bin 325 kilometrelik alanda maden arayacak. Sudan’daki 6 sahada ön maden jeolojisi ve jeokimya çalışmaları yapıldı. Arazi çalışmaları ve elde edilen sonuçlara göre Kızıldeniz yakınlarında, altın içeriği belirlenen iki sahanın resmi olarak bloke edilmesine karar verildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, yurt içindeki maden rezervlerinin belirlenmesinde önemli adımlar attıklarını belirterek, karadan ve havadan jeofizik araştırmalarla Türkiye’nin maden haritasının önemli bir bölümünü ortaya çıkardıklarını kaydetti. Dönmez, yerli ekipman ve yerli insan kaynağı gücüyle yapılan bu çalışmaların sonucu MTA’da bilgi birikimin olduğunu vurgulayarak, “Mevcut bilgi birikimini artık yurt dışına taşımak istedik. Çünkü Türkiye madencilik faaliyetlerindeki bilgi ve tecrübe farkıyla bölge ülkeleri arasında farklılaşıyor. Bu potansiyeli güçlü bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Yurt dışında petrol ve doğal gaz üretimi için çevre ülkelerde faaliyet gösteren şirketlerimiz var. Madencilikte de ilk adımı Sudan’da kurduğumuz MTA Company Limited ile attık” dedi.3 YIL ARANACAK
Dönmez, Sudan’daki 6 sahada ön maden jeolojisi ve jeokimya çalışmaları yapıldığını belirterek, 450 adedin üzerinde numunenin toplandığını ve detaylı bir değerlendirmeden geçirdiklerini söyledi. Arazi çalışmaları ve elde edilen sonuçlara göre Kızıldeniz yakınlarında, altın içeriği belirlenen iki sahanın resmi olarak bloke edilmesine karar verildiğini kaydeden Dönmez, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen yılki Sudan ziyaretinde Sudan Hükümetiyle “Jeolojik Araştırma ve Maden Kaynaklarını Değerlendirme İş Birliği Projesi Anlaşması”nı imzalandığını hatırlattı. Her iki ülkenin de isteğiyle sürecin oldukça hızlı ilerlediğini ve iş birliği anlaşmasının hemen ardından MTA Company Limited ve GRAS (Sudan Jeoloji Araştırma Kurumu) arasında söz konusu iki sahada altın madeni aranmasına ilişkin imtiyaz anlaşmasının imzalandığını anlatan Dönmez, “Böylece MTA tarihinde ilk defa yurt dışında bir maden ruhsatı sahibi oldu. Anlaşmayla iki saha MTA Company Limited’e devredildi. MTA Company Limited’e devredilen 2 sahanın önümüzdeki dönem havadan jeofizik çalışmalarıyla birlikte detay maden jeolojisi çalışmalarına geçeceğiz” diye konuştu. Dönmez arama çalışmalarının 3 yıl süreceğini belirterek, “3 yıl sürecek arama aşamasından sonra işletme aşamasına geçeceğiz. Bu aşamada faaliyetleri yürütmek üzere yeni bir şirket daha kuracağız. Kurulacak yeni şirket Sudan vatandaşlarına da istihdam olanağı sunacak. Biz Sudan’da ilk adımı attık. Başka ülkelerde de bunun devamı gelecek” dedi

11 Aralık 2018 Salı

Sirke fabrikasında 25 ton sahte votka ele geçirildi; 8 gözaltı

Sirke fabrikasında 25 ton sahte votka ele geçirildi; 8 gözaltı
 İZMİR'in Aliağa ilçesinde, sirke üretim izni bulunan fabrikanın sahte içki imalathanesine dönüştürüldüğü ortaya çıktı. Operasyonda, 14 bin litresi şişelenmiş, 11 bin litresi de şişelenmeye hazır halde sahte votka ele geçirildi. Yılbaşı öncesi gerçekleştirilen operasyonlarda ele geçirilen sahte içkilerin, İstanbul, Bodrum, Çeşme ve Kuşadası gibi eğlence mekanlarının yoğun olduğu bölgelere gönderilmesinin planlandığı öğrenildi. Olayla ilgili 8 kişi gözaltına alındı.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki 5017 Sokak'ta bulunan ve sirke üretim izni olan fabrikada sahte alkollü içki üretildiği istihbaratı üzerine harekete geçti. İş yerine baskın düzenleyen ekipler, sahte içki imalathanesiyle karşılaştı. Yapılan aramalarda 14 bin litresi şişelenmiş, 11 bin litresi ise şişelenmeye hazır halde olan sahte votka ile 28 bin litre kapasiteli 4 tank, 35 bin TPDK bandrolü, 20 bin 700 boş şişe, 83 bin 700 şişe kapağı, 3 bin şişe etiketi ele geçirildi. Ele geçirilen sahte içkilerin bir depoya götürüldüğü ve yapılacak incelemelerin ardından imha edileceği öğrenildi. Şüphelilerin 3 ay önce kiraladıkları fabrikayı için ayda 23 bin 600 TL kira ödedikleri bildirildi.
Ekipler, operasyon sırasında yakaladıkları E.G., M.A., Z.D., M.T., M.E., A.D., E.G. ve O.T.'yi gözaltına aldı. Hakkında gözaltı kararı verilen M.D.'yi ise yakalama çalışmalarının sürdüğü öğrenildi.
Emniyette ifadeleri alınan şüphelilerin, ürettikleri sahte içkileri İstanbul, Bodrum, Çeşme ve Kuşadası gibi eğlence mekanlarının yoğun olduğu yerlerde piyasaya sürmeyi planladıkları öğrenildi. Polisin olayla ilgili soruşturmasının sürdüğü belirtildi.

9 Aralık 2018 Pazar

Çifte infazın nedeni belli oldu!

Çifte infazın nedeni belli oldu!

İzmir Selçuk’ta işlettikleri markette cinayete kurban giden Hasan Hüseyin-Şenay Özkan çiftinin alacak verecek meselesi nedeniyle öldürüldüğü ortaya çıktı.

İzmir'in Selçuk ilçesi Çamlık Köyü'nde bakkal işleten Hasan Hüseyin Özkan (55) ve eşi Şenay Özkan'ın (54) öldürülmesi olayının altından alacak-verecek meselesi çıktı. Ucunda çivi ya da vida olan demir bir çubukla kafalarına vurularak öldürülen karı-koca cinayetinin alacak verecek meselesi nedeniyle işlenmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten jandarma ekipleri zanlı ya da zanlıların tespitinin de an meselesi olduğunu vurguladı.
ÖNEMLİ İPUÇLARI
Yeni Asır'ın haberine göre, geçtiğimiz perşembe günü saat 01.45 sıralarında meydana gelen olayda işlettikleri markette ölü bulunan ve ilk etapta silahla vuruldukları sanılan çiftin, otopsi raporuna göre çivi ya da vida gibi bir aletle kafalarına bir ve iki darbe vurularak öldürüldükleri kesinlik kazandı. Çiftin ölümü ile ilgili İzmir İl Jandarma Tugay Komutanlığı önemli delillere ulaştı.
KAYITLAR İNCELENİYOR
Özkan çiftinin geriye dönük telefon kayıtlarını ve görüşmelerini mercek altına alan jandarma, cinayetin alacak verecek meselesi yüzünden yaşanan tartışma sonrası işlenmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve bulguların bu yöne doğru kaydığını belirtti. Zanlıların ve bağlantılı kişilerin tespiti için çalışmaların ve delil toplama işlemlerinin devam ettiği ve yakalanmalarının an meselesi olduğu belirtildi.

7 Aralık 2018 Cuma

Buca Belediyesi Spor Tesisleri hizmete girdi

Buca Belediyesi Spor Tesisleri hizmete girdi
BUCA Belediyesi tarafından 11 ay önce temeli atılan Buca Belediyesi Spor Tesisleri görkemli bir törenle hizmete girdi. Yenigün Mahallesi'nde bulunan tesisin açılışında eski yıldız futbolcular Tuncay Şanlı, Ümit Karan, Ahmet Dursun, Emre Aşık, Semih Şentürk, Ömer Erdoğan, Mert Korkmaz, Mehmet Yılmaz, Hasan Kabze, Volkan Arslan, Serdar Kulbilge ve Faruk Atalay'dan oluşan Ünlüler Takımı ile eski Bucasporlu Sertan Vardar, Mustafa Bahadır, Hayrettin Demirbaş, Kenan Aslanoğlu, Yakup Sertkaya, Cem Kargın, Aytekin Sümbül, Onur Yeniyurt, Yasin Avcı ile Ahmet Solakel'den kurulu Efsaneler Takımı gösteri maçı yaptı.
Açılışta konuşan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, İzmir'e çok önemli bir tesis kazandırdıklarını söyledi. Çocukların sporla tanışacağını belirten Piriştina, "Kurduğumuz tesislerde 48 bin 700 çocuğumuz spor yapacak. Bu çok anlamlı. Yarım milyon nüfuslu olduğumuzu düşünürsek yüzde 10 çocuğumuz spor yapma imkanı bulacak. Buranın temelini yağmurlu bir günde atmıştık, şimdi buz gibi havada açılışını yapıyoruz. Emek veren kurumumuzdaki tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" dedi.
Fenerbahçe ve milli takımın unutulmaz futbolcularından Tuncay Şanlı, tesisleri çok beğendiğini söyledi. Gençlere yatırım yapmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Şanlı, "Çocuklarımız için müthiş bir yatırım olmuş. Umuyorum buradan nice sporcular çıkar" dedi.
Galatasaray'ın eski yıldızları Ümit Karan ve Volkan Arslan da tesis yatırımlarının sürmesi gerektiğini dile getirdi. Ümit Karan, "Burada olmaktan mutluluk duyuyoruz. Her şey gençlerimiz için" ifadelerini kullanırken, Volkan da, "Gençler için her şeye değer, tesislerin sürekli artmasını diliyoruz" diye konuştu. Beşiktaş'ın eski yıldızı Ahmet Dursun kendi futbolculuk dönemlerinde böyle tesislerin olmadığını vurgu yaptı. Gösteri maçını Ünlüler Takımı 4-2 kazandı. Ünlüler'in gollerini Semih (2), Ümit Karan ve Mehmet Yılmaz atarken, Efsaneler Takımı'nda Sertan ve Cem ağları havalandırdı. Levent Piriştina, tesisleri kullanacak 19 amatör spor kulübü temsilcilerine anahtar teslim etti. Capoeira Dans Grubu da yaptığı gösterilerle tribünleri dolduran seyircileri coşturdu.

3 Aralık 2018 Pazartesi

KOSOVA’DAN İZLENİMLER * RİFAT SAİT




24-27 Kasım tarihlerinde baba toprağı Kosova’daydık. Bu ziyaretimizin en önemli sebebi merkezi Prizren’de olan Kosova Kadın Girişimciler Derneği’nin düzenlemiş olduğu “ Kosova Kadınlarının Müteşebbisliği” konulu etkinlik oldu. Dernek Başkanı Sayın Ater Koro hanımefendi hem etkinliğin düzenlenişi hem de misafirperverliği ile takdir topladı. Kendisine ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu etkinliğin düzenlenmesinde büyük emekleri olan ve bizlerin de davet edilmesinde sebep olan değerli dostum Doç.Dr. Emin Serin hocamıza ve ekibindeki kıymetli hocalarımız Görkem Bakkaloğlu ve Berna Özbakır hanımefendilere de ayrıca tebrik ve teşekkür ediyorum. Kosova Kadınları için son derece yararlı bir etkinlik oldu. Bu etkinlik Prizren’de daha pek çok güzel etkinliğe de ev sahipliği yapan Yunus Emre Enstitüsünde gerçekleşti. Yunus Emre Enstitümüze ve değerli çalışanlarına da çok teşekkürler.
Kosova’da yoğun temaslarımız
Kosova ziyaretimiz oldukça yoğun geçti. Kosova Kamu Bakanı Sayın Mahir Yağcılar, Kosova Meclis Başkan yardımcısı Sayın Müferra Şinik, T.C. Prizren Başkonsolosumuz Sayın Eylem Altunya, Kosova’nın tek Türk Belediyesi’nin Belediye Başkanı Sayın Abdülhadi Krasniç, Prizren Belediye Başkanı Sayın Mytaher Haskuka ki kendisi Boğaziçi üniversitesi mezunu ve mükemmel Türkçe konuşuyor, Kosova Diaspora Bakan yardımcısı Sayın Faruk Nura, Eğitim Bakan yardımcısı Sayın Heset Sahiti, Kosova Kültür, Eğitim ve spor koordinatörü Sayın Recep Hoti, Kosova-Türkiye Ticaret odası Başkanı Sayın Abdurrahman Balkız, BKT Genel Müdürü Sayın Suat Bakkal, Priştina Devlet hastanesinin Acil servis müdürü Prof. Dr. Basri hocamızı ve TİKA Kosova Koordinatörlüğünü ziyaret ettik. Her birinin kıymetli ev sahipliklerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Diğer dostlara ve kurumlarımıza zaman darlığından gidemedik ne olur gönül koymasınlar. İnşallah önümüzdeki aylarda yapacağımız diğer Kosova ziyaretimizde oraları da ziyaret edeceğiz.
Türkiye-Kosova Serbest Ticaret anlaşması neden hâlâ imzalanmıyor?
Kosova’da bulunduğumuz 4 günde bazı notlar aldık. Kosova’da en çok konuşulan konu, Kosova’nın İnterpol’e girişine ret oyu veren Sırbistan ve Bosna-Hersek’e karşı Kosova hükümetinin uyguladığı haklı gümrük vergisi artış tepkisiydi. Bilindiği gibi Kosova, Sırbistan’a ve Bosna-Hersek’e uyguladığı gümrük vergilerini %100 artırdı. Bu olay kuşkusuz en çok Türk yatırımcıya ve Türk ürünlerine yarıyor. Zira Sırbistan ve Bosna-Hersek, Kosova’nın da üyesi olduğu CEFTA isimli birliğe üye ve bu ülkeler arasında gümrük vergisi avantajı var. Dolayısıyla Kosova’ya gelen ithal ürünler gümrük vergisi avantajı olduğu için daha çok Sırbistan üzerinden geliyordu. Bu da Türk firmalarına dezavantaj oluşturuyordu. Oysa benim de milletvekili olduğum dönemde üstelik dışişleri komisyonu üyesi olarak imza attığım Türkiye-Kosova Serbest Ticaret anlaşması bir türlü yürürlüğe girmedi. Bu anlaşmaya Türk tarafı yani TBMM onay verdi ancak Kosova Cumhurbaşkanı Sayın Haşim Taçi yaklaşık 4 yıldır bu anlaşmaya imza atmıyor ve anlaşma çekmecede bekliyor. Kimi dedikodulara göre başta Almanya olmak üzere Kosova’daki Avrupa ülkeleri buna engel koyuyorlar. Zira Kosova ile dış ticarette birinci sırada Almanya var. Türkiye ise üçüncü sırada. Bu anlaşma imzalansa Kosova’nın Türkiye ile dış ticareti birinci sıraya yükselir. Kosova’nın Sırbistan’a %100 vergi artırımı Türk yatırımcılar için güzel ancak bu durum geçici olabilir. Zira başta ABD olmak üzere Almanya ve dolaylı yönden Sırbistan Kosova’ya büyük baskı yapmaya başladılar bile. Kosova bu baskılara ne kadar dayanır bilmiyorum. Belki de Kosova yakında bu kararından dönüp vergi artışını sıfıra indirebilir. Bu yüzden de Türkiye’nin Kosova ile yaptığı serbest ticaret anlaşmasının bir an önce Sayın Haşim Taçi tarafından imzalanması için girişimde bulunması gerekiyor. Kosova’daki Türklerin bu konudaki taleplerine Kosova Ticaret Bakanının verdiği cevap manidar: “ Sizin Başkan Erdoğan bizim başkan Taçi ile arası iyi, bu iş bir telefona bakar

Genç nüfusun çoğu Avrupa’ya göç edebilir, serbest dolaşımı bekliyorlar
Kosova’da konuşulan diğer önemli bir konu, Kosova vatandaşlarının Avrupa’da vizesiz serbest dolaşım hakkının verilmesi. Bütün Kosovalılar bunu bekliyor desek abartmış olmayız. Bu çıkarsa inanın bana Kosova’da yüzbinlerce insan Avrupa’ya akın eder. Kosova boşalır. Zira Kosova’da çok büyük işsizlik var.  Özellikle de Kosova’daki genç nüfusun büyük bir bölümü işsiz durumda. Aslında Kosova, ticari potansiyele sahip bir ülke. Avrupa’nın en genç ülkesi. Kosova, önümüzdeki Şubat Ay’ında 11.yaşına basacak. Aynı zamanda en genç nüfusa sahip bir ülke. Kosova’nın bu genç potansiyeli göçlerle Avrupa’ya kaptırmaması gerekiyor. Ülkenin gençlerini değerlendirme imkânı pekâlâ var.

Kosova’nın Brovnisa’sını içmeden Şar peynirini ve böreklerini yemeden dönmeyin
Kosova’da Linyit, Uranyum, Demir madenleri var, turizm potansiyeli yüksek, tarım ve hayvancılık yönünden zengin ve bereketli. Ama ülkenin başında Azrail gibi bulunan ABD ve Avrupa ülkeleri Kosova’nın gelişmesine asla müsaade etmezler. Var mı bilmiyorum ama ben “Made in Kosova” şeklinde bir ürün göremedim. Bu arada Kosova’da özellikle hukuk fakültesi mezunlarının marka tescili ve register gibi konulara el atmalarını öneriyorum. Bu biraz eksik kalmış görünüyor. Kosova’ya gidenlere tavsiyem, lezzetli sucuğunu, kurutulmuş etini, şar dağlarında üretilen peynirini, bizde yaban “mersini” dediğimiz onların muzla karıştırarak hazırladıkları harika tadı olan “Brovnisa “ sını, Fliya (Fulya), Kumulur, Laknur, Pırpeç gibi böreklerini mutlaka denesinler ve biraz da Türkiye’deki yakınlarına getirsinler. Çok lezzetli ve özel tatlar. Ha bu arada Kosova’nın en güzel şehri Prizren’e giderseniz meydandaki şadırvandan suyunu da mutlaka için. Şifadır. Bu suyu içenler bu Kent’e tekrar gelirler diye bir rivayet vardır. Tarihi Sinan Paşa camisinde iki rekât namazınızı kılın. Caminin hemen yanındaki Çaycı’dan demli çayınızı için. Benden söylemesi, süper.

Kosova, imdat çığlığı atıyor duyan var mı?
Büyük bir Hristiyan saldırısı var, bilen var mı?
Kosova’da gördüğüm kadarıyla buraya resmen ciddi bir Hristiyan misyonerlik saldırısı var. Prizren’de faaliyette olan Loyola isimli lisede rahibeler ders veriyorlar. Bu bir Alman Okulu ve eskiden Cizvit papazlarını yetiştirirdi. Şimdi Müslüman Arnavut öğrencileri burada eğitim alıyorlar. Kosova’ya gidenler bilir. Başkent Priştine ’nin girişine büyük bir katedral yapılmıştı. Balkanlarda bu kilise ve haçlar meşhur. Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün en yüksek tepesinde herkesin görebileceği büyüklükte haç var. Gece ışıkları yanınca şehrin her yerinden görünüyor. Yunanistan’ın başkenti Atina’da da böyle büyük bir haç sizi karşılar. Hristiyanlar bunu özellikle yapıyor. Ama Kosova nüfusunun %99’u Müslüman bir ülke. Buraya kilise ve haç asla kabul edilemez. Şimdi Kosova’nın farklı yerlerine de ayrıca yeni kiliseler dikilmeye başlanmış. Bir tanesi de Suha Reka’ya yakın bir köyün tepesine yeni yapılan kilise. Yolun üzerindeki bu kilise dikkat çekiyor.  Oysa Kosova’daki toplam Hristiyan nüfus 2-3 bini geçmez. Kosova’daki eczanelerde hilal olması gerekirken hepsinde yeşil renkte haç işaretleri var. Ülke genelinde esas işi Hristiyanlık misyonerliği olan Caritas isimli uluslarası örgüt oldukça aktif iş yapıyor. Tüm bunlara ilave olarak büyük papaz Feto’nun da okulları hala açık ve çalışmaya devam ediyorlar maalesef.
Kosovalı Akif’e kulak vermek lazım
Bütün bunları görünce kendisi de Kosovalı olan milli şairimiz M.Akif Ersoy’un şu şiiri aklıma geldi ve çok üzüldüm:
Nerede olsam karşıma çıkıyor bir kanlı ova
Sen misin yoksa hayalin mi vefasız Kosova
Hani binlerce mefahirdi senin her adımın
Hani sinende yarıp geçtiği yol Yıldırım'ın
Hani asker, hani kalbinde yatan şah-ı şehit
Söyle Meşhet öpeyim secde edip toprağını
Yok, mudur Murad'ın sende iki üç damla kanı?
İstanbul 1453 yılında fethedilmişti. Kosova ise İstanbul’dan 64 yıl önce İslam’la müşerref olmuş, Türkçe konuşulan bir yer olmuştu. Kosova’yı fethedip İslamlaştıranlara selam olsun. Allah onlardan razı olsun. Dedelerinin bu güzel eserini korumak torunlara yani bizlere yani TİKA’ya, Yunus Emre’ye, TRT’ye, Dışişlerine, Maarif vakfına düşüyor. Büyük bir sorumluluk ve büyük bir vebal var.


* RİFAT SAİT
24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 )
Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com )
İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 )
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )