-->

Çeviri

25 Ocak 2018 Perşembe

VAHAP DABAKAN: Cephe gerisinde el ele birlik çok önemli!

PİRİNCİN TAŞLARI
                                                                                          
     
                                                                     
       İçimizdeki PKK ve YPG’liler doğru durmuyor. Ödediğimiz vergilerden maaş alanlar, ekmeğimizi yiyenler. Topraklarımızda oturup her hainliği düşünenler, sosyal medyada paylaştıkları yıllanmış eski resimlerle Kürt kardeşlerimizi galeyana getirmeye çalışıyorlar. Aklı başında olan Kürt kardeşlerimiz, Güney Doğu’da bu filmi daha önce çok izledi. Hendek, çukur savaşlarıyla, Kürtlerin evlerini başlarına yıkan bu hainleri çok gördü. Kimse bu soysuzların yalanlarına kanıp sokağa çıkmayacak. Sosyal medyadaki bu yalanlara da kanmayacaktır...
       ABD’nin beş bin tır dolusu silah verdiği ve düzenli ordu haline getirmek için eğitim verdiği PKK ve YPG teröristlerine zorunlu olarak müdahale etmek için Suriye sınırlarına Afrin’e “Zeytin Dalı” ismini verdiği Askeri Harekâtı başlattı. Askeri hareketlerde savaşan cephe olduğu kadar,  geride kalan cephenin büyük bir önemi vardır.
Türk Milleti, topyekûn silahlı kuvvetlerinin ve ülkeyi yönetenlerin yanında olması zorundadır. Türk Vatandaşı olmak bunu emrediyor. Devleti, Hükümeti Yönetenlerin ve Askerlerimizin yanlarında olmamız gerekiyor. Milli birlik ve beraberlik içinde olmadığımız takdirde, ordumuzun silahlı mücadelesi hedefe varamaz…
       Birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerektiğini 15 Temmuz FETÖ kalkışmasında gördük. Dil, din, ırk, mezhep, siyasi görüş ayrılığına düşmeden meydanlara, sokaklara, çıkmasaydık, ülkemize göz diken soysuzlar ülkemize çökeceklerdi. 15 Temmuz’u başaramayanlar, ABD, Suriye’de bir terör örgütü ile mücadele etmek için gelen ABD, yeni terör örgütü kurmaya başladı. 5 bin Tır dolusu silah vererek terör örgütünü kurdu. Kime karşı? Türkiye’ye karşı terör örgütü. Türkiye bu terör örgütünü yuvasında boğmaz mı?
       Ancak bu cephe gerisindeki birliğin sadece savaş zamanlarında ve yüzeysel olarak sağlanması yeterli değildir. İnsanlarımız savaşta olduğu kadar barış ve huzur zamanında da, milli birlik ve beraberliği korumalıdır. Ne yazık ki, insanlarımız arasında milli birliğimizi bozan suni ayrılıklar var. Bu ayrılıklar son yıllarda siyasetçilerin girişimiyle derinleştirilmiştir. Son olarak yaptığım Belçika, Paris ve Almanya seyahatlerimde bir kez daha gördüm. Nerede bir Türk topluluğu yaşıyor ise istisnasız görmek mümkündür. Yani sadece Belçika, Paris ve Almanya için geçerli bir husus değildir…
       İnsanlarımız maalesef; Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Arnavut, Boşnak, Karadenizli, Doğulu, Balkanlı, Menzilci, Süleymancı, Atatürkçü, Sosyalist, Komünist vs. gibi bir ayrışma içine girmişler. Buna yurt dışında yaşayan Türklere, seçimlerde oy kullanma hakkı verilmesi ile particilik odaklı bölünmede eklenmiştir. Bu insanlar adeta birbirleri ile selamı sabahı kesmişler, birbirlerinin gelip gittiği yerlere uğramaz olmuşlar hatta camilerini ve diğer ibadet yerlerini de ayırmışlar…
       Gurbette ortak idealler neredeyse yok bulmuş. Bu hayra alamet değildir. Müşterekleri olan Türk insanının bu ayrışmaya uğratılması, Türk toplumuna nerede olursa olsunlar büyük zarar veriyor. Bu suni ayrışmalar devam ettiği müddetçe bugün Afrin operasyonuyla gördüğümüz milli birlik, beraberliği çocuklarımızın, torunlarımızın görmesi ancak bir hayal olur. Onun için devletimizi ve siyaseti yönetenlerin bu konuda acilen tedbir almaları ve toplumun birlikte kaynaşması için gerekeni yapmaları lazımdır. Eğer bunun aksini yaparlarsa da bu ayrışmadan kendi lehlerine bir sonuç çıkarmaya çalışanlar olursa da, bunları teşhir etmekten kaçınmamak gerekir…
       “Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri”nin Afrin Operasyonu devam ederken, biz Türk Milletinin askerimize hep birlikte “Gazanız Mübarek Olsun” dediğini biliyoruz ama içimizde hainlerinde olduğunu biliyoruz. Başta Türkiye olmak üzere nerede bir Türk topluluğu yaşıyorsa, savaşta, barışta ve huzurda birlik içerisinde olmalıyız. Devletimizin ve Askerimizin yanında olmalıyız…    VAHAP DABAKAN-KHA.

24 Ocak 2018 Çarşamba

Akademisyenler de mecburi şark hizmeti yapacak

Akademisyenler de mecburi şark hizmeti yapacak

YÖK'ün 'seçkin' üniversitelerde doktora yapanların, tıpkı tıp doktorları gibi mecburi hizmet yapmasını öngören bir çalışma başlattı. Bu akademisyenler için, 2 yıl Türkiye'nin çeşitli yerlerinde zorunlu görev yapması bekleniyor.

YÜKSEK Öğretim Kurulu'nun (YÖK) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yardımcı doçentlik unvanının kaldırılmasına yönelik çalışmasının ardından yeni bir projeye hazırlandığı belirtildi. YÖK'ün 'seçkin' üniversitelerde doktora görenlerin, hekimler gibi mecburi hizmet yapmasını öngören bir çalışma başlattığı bildirildi. Bu akademisyenler için, 2 yıl Türkiye'nin çeşitli yerlerinde zorunlu görev yapması bekleniyor. Düzenlemenin kanun hükmünde kararname (KHK) ile çıkabileceği gelen bilgiler arasında.
DOKTORASINI TAMAMLAYAN ANADOLU'YA GİDECEK:  Sabah'ın haberine göre, büyükşehirlerdeki üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin tıpkı doktorlar gibi 'mecburi doğu hizmeti' yapacağı belirtildi. ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ ve Marmara gibi üniversitelerde doktorasını tamamlayan akademisyenlerin yüzde 80'i en az 2 yıla kadar Anadolu üniversitelerinde görev yapacak.
VAKIF ÜNİVERSİTELERİ HARİÇ: Görev sürelerini tamamlayan akademisyenler doktorasını aldıkları üniversiteye geri dönebilecek. Yeni düzenleme vakıf üniversitelerinde görevli personeli kapsamıyor. Bugün itibariyle devlet üniversitelerinde görevli akademisyen sayısı ise yaklaşık 130 bin...
GİTMEMEK İÇİN ÜSTÜN BAŞARI ŞART: YÖK'ün yaptığı çalışmaya göre mecburi hizmet, ilgili üniversitedeki doktor unvanlı akademisyenlerin yüzde 80'ini kapsayacak. Doktorasını verdiği üniversitede kalacak akademisyenler için ise bilimsel araştırma ve keşif şartı aranacak. Özellikle ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelerde öğretim üyesi olarak kalmaya devam etmek için üstün başarı koşulu getirilecek. YÖK, bu koşulla üniversitelerdeki rekabet ortamının artacağını iddia ediyor.

23 Ocak 2018 Salı

2017 iklim raporu

NASA ve Avrupa merkezli Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin raporlarına göre şimdiye kadarki en sıcak ikinci yıl olarak gösterilen 2017’de Türkiye’nin bazı kentlerindeki hava sıcaklığı değişimi açıklandı.

2017 iklim raporu
AccuWeather hava durumu sitesinin 3800 kent ile ilgili yaptığı analize göre İstanbul’da sıcaklık ortalama 16.2 derece oldu. Bu İstanbul’un ortalama sıcaklığının 2.4 derece üstünde. Ankara’da sıcaklıklar 10.9 dereceyle normal seviyesinin 0.6 derece altına düştü.
İZMİR ARTTI, ADANA DÜŞTÜ
İzmir’de sıcaklıkların derecesi 17.4’ü buldu, yani normalin 0.4 derece üstüne çıktı. Bursa’da da hava sıcaklığı 15.6’lık dereceyle normalden 1.3 seviyesinde yükseldi. Adana’da 19.6 olarak ölçülen 2017’nin ortalama derecesi normalin 0.2 altındaydı. Diyarbakır’da hava sıcaklığı 0.4 derece artarak 2017’de ortalama 16 derece oldu. 

22 Ocak 2018 Pazartesi

Dolar kuru 3.80'in altına geriledi

Dolar kuru, Türkiye'nin Afrin'e gerçekleştirmiş olduğu operasyona ve ABD hükümetinin kapanmasına ilk tepki olarak yükseldi. Dolar fiyatları, uluslararası piyasalarda 3.85 seviyesinin üzerine kadar yükseldikten sonra gerilerken, sonrasında 3.80 seviyesinin altını gördü. Euro kuru ise 4.7262 seviyesini görerek tarihi rekor kırdıktan sonra 4.64 seviyesinde dengelendi.

Dolar kuru 3.80in altına geriledi
Türkiye'nin Afrin'e gerçekleştirmiş olduğu askeri operasyona ve ABD federal hükümetinin 20 Ocak'ta resmen kapanmasına dolar/TL'nin ilk tepkisi sınırlı yükseliş oldu. Cuma günü Türkiye piyasalarının kapanış saatinde 3.80 seviyesinde hareket eden dolar/TL, Asya piyasalarının açılmasıyla oluşan ilk fiyatlarda 3.8288 seviyesinde hareket etti. Dolar/TL ilerleyen saatlerde uluslararası piyasalarda en yüksek 3.8509 seviyesini görerek son 1 ayın zirvesine ulaştıktan sonra geriledi ve 3.80 seviyesinin altına geriledi. Dolar saat 17.16 itibarıyla 3.7924 TL seviyesinde hareket ederken, gün içinde en düşük 3.7894 seviyesini gördü.
Uzmanlar, Türkiye'nin Afrin'e gerçekleştirmiş olduğu operasyonun piyasalar tarafından büyük ölçüde fiyatlandığı için sert bir tepki beklemiyordu.
EURO TARİHİ REKOR KIRDI
Euro/TL uluslararası piyasalarının açılmasıyla oluşan ilk fiyatlarda 4.70 seviyesinde hareket etti. Sonrasında yükselişini sürdürerek 4.7262 seviyesini görerek tüm zamanların rekorunu kırdı. Euro/TL şu dakikalarda 4.6493 seviyesinde bulunuyor. Euro/dolar paritesi ise 1.2222 seviyelerinde...

Ökte şunları ekledi: "Dolara karşı Türk lirasında Cuma öğlen 3.7749 seviyesinde başlayan satıcılı seyrin, 50 günlük ağırlıklı ortalama (3.8391) altında kalmasını beklerim. Bugün Türk Lirası’nın güçlenme sürecinin devam edip etmeyeceğini anlamak için ara destek 3.8022 seviyesini yakından takip etmek gerekiyor"
3.8022 SEVİYESİ YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ

TEB Yatırım stratejist Işık Ökte, ‘’Gelişen ülke kurları dolara karşı değer kazanmaya devam ederken, Türk lirası bu ralliye artan jeo-politik riskler ve Hazine’nin Şubat ayındaki yüklü borçlanma takvimiyle katılamadı. Gelişen ülke kurlar endeksi dolara karşı 15 Eylül’den beri en yüksek seviyesine satın alınırken, Güney Afrika rand’ı (ZAR) bugün dolara karşı yüzde 1.2 değer kazanıyor. Türk Lirası’da bu sabah dolara karşı yüzde 0.8 gibi önemli bir değer kaybı yaşıyordu, 3.83 üzeri geçen işlemler vardı. Ancak rand alımlarının gelişen ülke kurlar endeksine sonra da liraya yansıdığını gördük, bu rahatlamayla BorsaIstanbul’da alıcılı seyir devam ediyor. Kısacası zayıf dolar ve rand sayesinde, Suriye sınırımızdaki operasyonun piyasa etkisinin çok sınırlı kaldığını görmekteyiz" şeklinde değerlendirdi.
TEPKİLER SONRASI DÜZELTME GELEBİLİR
İntegral Yatırım Araştırma Uzmanı Eda Karadağ, "Yeni haftaya yine jeopolitik riskleri konuşarak başlıyoruz. Geçtiğimiz hafta Afrin ile ilgili gelişmeler iç piyasayı rahatsız etmiş ve sert değer kayıplarını izlemiştik. Afrin operasyonu dün başladı ve hala devam ediyor" dedi.
Başlaması nedeniyle yarın iç piyasada BIST 100 endeksinde zayıf bir açılış beklemenin mümkün olacağını söyleyen Karadağ, "TL varlıklar üzerindeki baskı da devam edebilir. Ancak burada önemli olan Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerinin ne yönde şekilleneceği. Bu süreçte eğer Türkiye'nin dış ülkelerle olan iletişiminde bir olumsuzluk olmaz ise bu durum piyasaları rahatlatabilir. Aynı zamanda bu gelişmenin Türkiye ekonomisi üzerinde nasıl bir etki yaratacağı da merak konusu. Bu konu hakkında da Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye ekonomisinin böyle operasyonlardan kolay kolay etkilenmeyeceğini vurgulaması da fiyatlamalar üzerinde etkili olabilir . Hükümet kanadından gelen açıklamalar piyasaları önümüzdeki süreçte rahatlatabilir ve az önce de belirttiğim gibi Türkiye'nin kuracağı temaslarda asıl yakından takip edilecek bir diğer gelişme olacaktır. Yeni haftaya Afrin ile başlayacağız ama sert tepkilerin ardından gün içerisinde düzeltme hareketleri gelebilir. Geçtiğimiz haftadan beri piyasalar bu operasyona kendisini alıştırdığı için çok sürpriz bir fiyatlama oluşmayacaktır" şeklinde ekledi.
İntegral Yatırım Araştırma Uzmanı Karadağ değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Dış piyasada ABD Dolarının zayıf seyrinin de bizim açımızdan bir fırsat olduğunu söyleyebilirim. ABD Senatosu ve ABD Temsilciler Meclisi arasında yaşanan bütçe anlaşmazlığı şimdilik ABD hükümetinin kepenkleri indirmesine neden oldu. Bu durum ABD'nin alışkın olduğu bir vaka olabilir çünkü en son eski ABD Başkanı Barack Obama zamanında 2013 yılında da hükümet kısa süreli kapanmıştı . Bu durumun bir maliyeti olacaktır ancak şu koşul şimdilik Doların değer kaybetmesine neden olurken, yükselmesini bir süre daha zorlaştıracaktır.
Dolar endeksinin güçlenmekte zorlanması, gelişmekte olan ülke piyasalarını olumlu etkileyebilir. Bizde bir nebze de olsa TL varlıkların bu durumdan pozitif besleneceğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak, Türkiye 'ye yönelik risk algısında ciddi bozulmalar görülmezse BIST 100 endeksi ve TL varlıkların değer kayıpları sınırlı kalabilir. Dış piyasada Doların da zayıf seyri Dolar/TL kurunun 3.80 üzerindeki direnç noktalarında çok fazla kalamamasına neden olabileceği gibi hafta içerisinde Türkiye' den operasyonla ilgili yapıcı açıklamaların gelmesi iç piyasanın rahatlamasını daha da destekleyebilir."
ABD HÜKÜMETİ RESMEN KAPANDI
ABD federal hükümeti, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar bütçe konusunda anlaşamadıkları için Donald Trump’ın başkanlığının birinci yıl dönümünde resmi olarak kapandı. Birçok federal kurumun hizmetlerini, 20 Ocak 2018 itibariyle geçici olarak askıya almasına yol açan bütçe krizi, milyonlarca kamu çalışanının ücret almadan çalışmasına ya da zorunlu izne çıkarılmasına neden olacak.

Rifat Sait:Türkiye’nin müdafaadan taarruz stratejisine geçişi







Futbolda da en iyi savunma saldırıdır, bu böyle bilinir. Futboldaki forvet oyuncusu İngilizce forward kelimesinden gelen ileri oyuncusudur ve atak (Attack) oyun mantalitesi ile futbol oynayan ve savunma sistemlerini rakip takımın savunma sahasında kuran takımların şampiyon olduğu görülür. Ayrıca seyirci de bu takımları daha çok sever ve takip eder. Akıncılar yani Osmanlı Akıncı birliklerinin görevi sınırda potansiyel düşmanlık yapabilecek ülkeleri belirli dönemlerde yoklamak, onları daha palazlanmadan üstlerine gidip yormak veya fethedilecek ülkeleri cihat öncesi zayıflatmak idi. Osmanlıyı güçlü yapan da bu mantaliteydi. Ancak böyle bir mantalite için sağlam forvet oyuncularına veya akıncı birliklerine sahip olmanız şarttır. Eğer yoksa savunma yapmak zorunda kalırsınız. Bu da mevcut durumuna paralel olarak o günkü zaman dilimi şartları içinde doğru bir strateji olabilir. Bu takdirde şampiyon olamazsınız ama küme düşmekten kurtulabilirsiniz.
Duruma göre savunma zaruridir
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal müthiş bir askeri dehaydı. İkinci Dünya savaşı, Balkan savaşları, Kurtuluş savaşı ile yorulan ve zayıflayan Türkiye’nin o günkü mevcut durumuna göre uygun olan "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” şeklindeki stratejisini oluşturmuştu. Yine çok önemli bir askeri deha olan ve hiçbir savaşı kaybetmemiş Hz. Halit Bin Velit  (RA) mute destanında 100 Bin kişilik Rum ordusuna 10 Bin kişilik ordusuyla saldırı değil savunma yaparak zafer kazanmıştır. Elli yıl önceki şartlarda doğru olan  "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” stratejisi bugünkü Türkiye için “Hattı müdafaa yoktur Sathı taarruz vardırşeklinde değişmektedir. Bu düşüncemizi lütfen kimse Atatürk’e karşı ideolojik bir tepki gibi görmesin. Zira hani derler ya bugün Atatürk yaşamış olsaydı böyle bir stratejiye geçerdi. Zira ülkemizin bekası için bu şarttır. Atatürk’ün Hatay’ı alma düşüncesi de bugünkü durumu geçmişte görebilmesindendir.
Güvenlikte bekleyerek savunma dönemi bitmiştir
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl külliyede muhtarlara yaptığı bir konuşmada şöyle demişti: “Güvenlikte bekleyerek savunma dönemi bitmiştir. Bu yanlış güvenlik anlayışını terk ediyoruz. Bundan sonra sorunların kapımızı çalmasını beklemeyeceğiz. Artık sorunların üzerine biz gideceğiz. En güçlü çıkış, savunma, askeriyede de bunu öğretirler, taarruzdur.” Nitekim önce Fırat kalkanı şimdi de Afrin’e Zeytin dalı müdahalesi ile yerinde ve zamanında doğru askeri müdahaleler yaparak Türkiye’nin bekası için taarruza geçilmiştir. Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan komutasında ve liderliğinde hem kürsüde, hem masada hem de sahada (Cephe’de ) Savunma stratejisinin yerine Taarruz politikasına geçmiştir. Üstelik bunu yaparken Don kişot vari bir şekilde hamasi bir strateji ile değil, tam bir gerçekçi politikayla bizzat dünya jandarmalığına soyunmuş ABD’ye karşı bölgenin önemli unsurları olan Rusya, İran ve Orta Doğu ülkelerini de yanına alarak ve üstelik BM’de uluslararası hukuka uygun bir biçimde teröristlere ve onlara yataklık eden ABD’ye karşı atağa geçmiştir. Allah yardımcısı olsun.

Askeri stratejide ileri üsler kurulması
Bugün dünya liderliğine soyunan ABD, Rusya, İngiltere ve Çin gibi ülkeler uzaya kendi askeri uydularını gönderiyorlar. Savunma sanayisinde kendi silahını üretiyorlar. Özellikle ABD, ülkesinden okyanusu aşarak binlerce kilometre ötede uçak gemileriyle bir nevi akıncı birliği oluşturarak savunmasını saldırı şekliyle kuruyor. Türkiye’nin henüz uçak gemisi yok ama uzaya Göktürk uydusunu göndermiş, kendi saldırı helikopteri Atak’ı ve insansız hava unsurları İHA’ları üretmiş, Rusya ile S-400 füze anlaşmasını yapmış bir ülke. Daha önce hiç olmadığı yerlerde Büyükelçilikler açarak Büyükelçilik sayısı bakımından bu konuda İngiltere’yi yakından takip edebilen ve dış politikada da etkin olabilen Türkiye, daha kısa bir süre önce İsrail’in Başkentini Kudüs’e taşıması hususunda destek veren ABD’ye BM’de önemli bir diplomatik yenilgi tattırmıştır. İstanbul merkezli bir düşünce kuruluşu olan Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi'nde (EDAM) savunma analisti Dr. Can Kasapoğlu’nun yaptığı açıklamada bizi destekleyen şu analisti yapıyor:  
“2017 yılında Türkiye’nin savunma planlaması ve askeri-stratejik duruşu alanında yaşanan en önemli atılım ileri üsler oldu. Özellikle Katar’da daha önce kurulan askeri üssün yeni sevkiyatlar ile tahkim edilmesi; Fırat Kalkanı Harekâtı sonrasında Suriye’deki yerel dost unsurlar ile ileri harekât üsleri oluşturulması, Somali’de askeri eğitim tesisinin faaliyete geçirilmesi gibi gelişmeler Ankara’nın sınırları ötesindeki askeri varlığını Doğu Akdeniz’den Afrika’nın boynuzuna ve Basra Körfezi’ne kadar taşımakta. Belirtilen tabloya, hâlihazırda sürdürülen TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi projesinin bir hafif uçak gemisi olarak kullanılması planını eklemekte de fayda var.
Türkiye’nin ileri üs stratejisini doğru anlamak için, hem literatürde askeri üslerin yerini, hem de Ankara’nın jeopolitik önceliklerini analiz etmek gerekiyor. Konuya ilişkin çalışmalar, ileri üslerin bölgesel kriz alanlarına kısa sürede müdahale edebilme yeteneği için vazgeçilmez olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, kriz alanında bir askeri altyapının hâlihazırda var olması -söz gelimi, kullanılabilecek pistler, mühimmat depolama bölgeleri, komuta & kontrol sistemleri bulunması- gerektiğinde daha büyük kuvvetlerin kaydırılması için çeşitli imkânlar sunmakta. Söz konusu üslerin ikinci kritik fonksiyonu, ev sahibi ülkeye somut güvenlik ve savunma garantileri sağlanırken, sınırların ötesinde aktif ve etkin bir caydırıcılık kapasitesi oluşturmaları. Bu çerçevede, Basra Körfezi’ndeki ABD üslerinin etkilerinin ya da Suriye’de Rus askeri varlığının operasyonel ve stratejik düzeyde katkılarının altını çizmek gerekiyor. İleri üsler için üçüncü temel fonksiyon da ev sahibi ülke ile güvenlik ve savunma alanında işbirliği geliştirilmesinin önünü fazlasıyla açması. 
2017 yılında Türk savunma modernizasyonunun en önemli analitik referanslarından biri de, Fırat Kalkanı Harekatı’ndan öğrenilen dersler olmuştur. Fırat Kalkanı Harekâtı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesinde hibrid harp tehdidiyle mücadele tecrübesi kazanması bakımından büyük önem arz ediyor. Türk savunma modernizasyonunun öğrenilen dersleri hayata geçirme kapasitesi açısından umut verici. Yine de 2018 yılı ve sonrasında daha gidilecek çok yol var. Her şeyden önce, Suriye’deki sınır ötesi deneyimi gösterdi ki, Türk tank modernizasyonunun odak noktasında aktif koruma sistemleri başta olmak üzere yükselen hibrid tehditlere mukabele hedefi olmalı.”
Püskürtmek değil tamamen yok etmek
Sonuç olarak Türkiye artık hem masada hem cephede savunmadan taarruza yönelik bir strateji değişikliğine geçmiştir. Bu strateji hem ülkemiz hem de bölgedeki dost ve Müslüman kardeş ülkeler için oldukça önemlidir. Böylesine önemli bir yükün altındaki lider Recep Tayyip Erdoğan’ın iç politikada desteklenmesi gerekir. Bu arada bugün menfaatimiz gereği dost olan Rusya ve İran’ın Osmanlı döneminde bizlere çok sıkıntılar çektirdikleri unutulmamalıdır. Ayıdan post düşmandan dost olmaz. Uyanık ve güçlü olmak zorundayız. İçerde de Birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz. Suriye’ye çıkarma yapan Türk askerinin ve dost ÖSO (Özgür Suriye Ordu) birliklerinin Allah yar ve yardımcısı olsun. Kıbrıs Barış harekâtında tüm Kıbrıs’a girebilecekken dış müdahaleler sonucu Kıbrıs’ın büyük bir bölümünü Rumlara bırakmıştık. Türkiye, sadece Afrin değil, Münbiç’i de girerek teröristleri sadece püskürtmek değil, tamamen yok etmek zorunda olduğunu çok iyi biliyor. Orada kalacak olan kalıntılar daha sonra tekrar başımıza bela olacaktır. Mikropların kökünü kurutana kadar bu zeytin dalı uzamalıdır. Allah Çanakkale kahramanlarının torunlarını muzaffer eylesin inşallah. Onlar ki İslam’ın son kalesi Türkiye’nin şanlı askerledir.
Rifat Sait *KHA
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı 
Facebook: www.facebook.com/rifat.sait instagram: rifat.sait

21 Ocak 2018 Pazar

CHP’li kadınlar, yeni başkanı seçmek için sandığa gitti

CHP’li kadınlar, yeni başkanı seçmek için sandığa gitti
CHP İzmir Kadın Kolları üyeleri, yeni başkanını seçmek için sandık başına gitti. Seçimde mevcut başkan Nurşen Balcı, eski başkan Özgün Utku ve Saniye Fıçı yarışıyor. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, seçim öncesi 3 adayla yaptığı açıklamada, İstanbul'daki '115 hamile çocuk' skandalıyla ilgili "Önlem alınamıyor, kolluk kuvvetlerine bildirilemiyor. Yargılanması ise önlenmeye çalışılıyor. Yazıklar olsun" dedi.
CHP İzmir Kadın Kolları'nca yeni başkanın seçilmesi için kongre düzenleniyor. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde yapılan kongrede mevcut başkan Nurşen Balcı, Özgün Utku ve Saniye Fıçı, delegelerden oy isteyecek. 326 delegenin oy kullanacağı kongre için adaylar, imza toplamadan adaylıklarını bildirdi. Kongreye CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, CHP İzmir milletvekilleri Mustafa Balbay, Musa Çam ve Atilla Sertel, Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Şehrazat Mercan ile çok sayıda partili katıldı. Mevcut başkan Nurşen Balcı 'Kadın, özgürse toplum özgürdür', Özgün Utku 'Atamızın ve Cumhuriyetin sevdalısıyız', Saniye Fıçı ise 'Kadın gülerse bir nesil güler' sloganıyla delegelerden oy istedi. Kongrede yarışan 3 aday da aynı anda kongrenin yapılacağı salona geldi. Kongre öncesi CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, 3 adayla birlikte İstanbul’daki '115 hamile çocuk' skandalıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Köse, şunları söyledi:
"Türkiye, İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne 5 aylık süreçte gelen yaşları 18’in altında 3’ü Suriyeli 115 çocuğun hamile olduğunun saptandığını Hürriyet Gazetesi’nin 17 Ocak tarihli haberiyle öğrenmişti. Çocuk yaşta gebelik ve doğum vakalarıyla gündem olan ülkemizi bu hale siz getirdiniz. Hastane yetkililerin bu olayı polise bildirmediği ve İstanbul Valiliği'nin ise soruşturma izni vermediği ortaya çıkınca Aile Bakanı Kaya, sürecin takipçisi olacağını belirtiyor. Sayın Bakan, sizin işiniz, bu tür olayları seyretmek izlemek değil; önlemektir. Bu durumda Aile Bakanlığı, Sağlık, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları sorumlu olduğu halde ortaya çıkarılamıyor. Önlem alınamıyor, kolluk kuvvetlerine bildirilemiyor. Yargılanması ise önlenmeye çalışılıyor. Yazıklar olsun. Bu olay, mevcut iktidar anlayışının zihniyetini sergilemektedir. Kadının okutulamadığı, çocuk yaşta evliliğe zorlandığı ortama göz yumulduğu hatta görmezden gelindiği ortadadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyeti’nin muasır medeniyet hedefinde böyle bir şey yoktur. Çocuklar okumalıdır. Çocuk yaşta hamile değil, okullu olmalıdır. Kadınlarımız okumalıdır, çalışmalıdır. Ekonomik özgürlüğüne kavuşmalıdır. Bilmelisiniz ki bu konuda kanunlar ve toplumla birlikte ensenizdeyiz. Takibimizdesiniz" dedi.
Kongrede divan başkanlığını CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse yaparken, 3 aday, bilgilendirme sunumuyla CHP’li kadınlardan oy isteyecek.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Son dakika... Türkiye ile ABD arasında kritik görüşme

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı General H.R. McMaster'ın telefon görüşmesinde, bölgede başta PKK, DEAŞ ve El Kaide olmak üzere terörün her türlüsüne karşı yürütülen mücadelenin önemi vurgulandı.

Son dakika... Türkiye ile ABD arasında kritik görüşme
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, McMaster ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. 
Görüşmede, iki ülke arasında uzun süredir devam eden stratejik ortaklığın ve bölgede başta PKK, DEAŞ ile El Kaide olmak üzere terörün her türlüsüne karşı yürütülen mücadelenin önemine vurgu yapıldı. 
Kalın'ın, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG/PYD'ye ABD tarafından verilen desteğin sona erdirilmesi gerektiğine dikkati çektiği görüşmede, Suriye'nin güvenilir bir siyasi geçiş yoluyla komşularına tehdit teşkil etmeyecek şekilde istikrara kavuşmasının bölgenin huzur ve güvenliğine katkıda bulunacağı konusunda mutabık kalındı. 
Görüşmede, Kalın ile McMaster, Irak'ın toprak bütünlüğü, refah ve istikrarının da bölge için önemini teyit etti. 
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ayrıca FETÖ'nün ABD'deki faaliyetleri ve bu terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleyle ilgili Türkiye'nin kaygı ve beklentilerini dile getirdi. 

19 Ocak 2018 Cuma

Son dakika... Hükümetten Afrin operasyonu açıklaması

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Afrin harekâtı yapılacak" dedi. Bakan Canikli, "Harekât için şartları olgunlaştırıyoruz" diye konuştu

Son dakika... Hükümetten Afrin operasyonu açıklaması
Haber canlı yayınında soruları yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin sözlerinin satırbaşları şöyle:
Muhtemel kayıplarımızın da en aza indirilmesi için gerekli tüm şartların olgunlaştırılması gerekiyor. Bu hassasiyetimizi harekâtın her aşamasında uygulamaya geçireceğiz. Türkiye'ye yönelik tehdit seviyesi her geçen gün yükseliyor.

Bu harekât yapılacak, terörle mücadele gerçekleştirilecek. Suriye'de yapılan bütün ülkelerin orayla ilgili politikaları vardır. Bir şekilde oradaki grupları da etkileyebilecekleri yönde, onları da kolaylaştırıcı adımlar atmaya çalışıyorlar.

Rusya'nın rejime büyük destek verdiklerini biliyoruz. Rejimin kendi başına söylemleri hayata geçirme kapasitesinin sınırlı olduğunu biliyoruz. Bu hamleyi sadece rejimin bir düşüncesi olarak görmemek gerekiyor. Bunlar mücadele masasında konuşulması gereken konular. O kadar kaygan bir zemin söz konusu ki.

18 Ocak 2018 Perşembe

Yol denetiminde sahte para ele geçirildi

Yol denetiminde sahte para ele geçirildi
İZMİR'in Beydağ İlçesi'nde yol denetimi yapan polis ekipleri durdurdukları bir otomobilde yaptıkları aramada 200'lük banknotlar halinde toplam 7600 TL sahte para ele geçirdi. 
Beydağ İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin geçen Pazartesi günü Karpuz Pazarı Mevkii'nde yaptıkları yol denetimleri sırasında durdurulan 35 ZZC 89 plakalı otomobilde yapılan aramada 200'lük banknotlar halinde toplam 7600 TL sahte para ele geçirildi. Gözaltına alınan otomobil sürücüsü Mustafa Koray S., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından sevk edildiği adliyede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

17 Ocak 2018 Çarşamba

Son dakika: Isparta'da askeri eğitim uçağı düştü

Eskişehir'den eğitim amaçlı kalkan CASA tipi askeri eğitim uçağı Isparta Yalvaç'ta düştü. TSK eğitim uçuşu yapan Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait uçağın ilçenin Kaşıkara bölgesinde düştüğünü, üç askerin şehit olduğunu açıkladı. Şehitlerin isimleri belli oldu. Düşen uçakta şehit olan askerlerin Hava Pilot Binbaşı Ümit Karamustafa, Hava Pilot Yüzbaşı Ali Şahin Odabaşı ve Hava Uçak Bakım Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Kadir Arlı olduğu açıklandı.

Eskişehir'den eğitim amacıyla kalkan CASA tipi askeri eğitim uçağı saat 12.50'de  radardan kayboldu. Hemen ardından uçağın, Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı Kaşıkara Bölgesi'nde düştüğü belirlendi. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbar üzerine bölgeye çok sayıda ekip sevk edildi.  
KURTARMA HELİKOPTERİ GİTTİ
CASA tipi eğitim uçağının radarda kaybolmasından sonra bölgeye ilk olarak yine Eskişehir’den havalanan Hava Kuvvetleri’ne ait bir arama-kurtarma helikopteri gitti. Saat 14.30'da kaza yerine ulaşan helikopterdeki kurtarma ekibi enkazda üç şehidin naaşlarıyla karşılaştı. Daha sonra bölgeye kaza kırım ekibi de gitti. Uçağın düşüş nedeninin kara kutunun incelenmesi ve kaza karım heyetinin çalışmalarından sonra netleşmesi bekleniyor.
TSK'DAN DÜŞEN UÇAKLA İLGİLİ AÇIKLAMA GELDİ

Olayın ardından TSK'dan yapılan açıklama şöyle:
"17 Ocak 2018 tarihinde 11.03’te konuşlu bulunduğu Eskişehir 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığından planlı uçuş eğitimi maksadıyla içinde iki pilot ve bir teknisyen olduğu halde kalkış yapan bir CN-235 CASA tipi askeri nakliye uçağı ile saat 12.50 civarında radar irtibatı kesilmiş ve derhal arama kurtarma faaliyetlerine başlanmıştır. Saat 14.30 sularında Eğirdir Gölü kuzeyinde uçağımızın enkazına ve üç kahraman personelimizin naaşlarına ulaşılmıştır. Bu elim kaza neticesinde şahadet mertebesine erişen kahraman silah arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet değerli aile fertlerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve yüce Türk Milletine başsağlığı dileriz."
KARA KUTU VE RAPORLA NETLEŞECEK
Askeri havacılık uzmanı Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, ilk bilgilerin hava koşullarının anormal derecede kötü olmadığı yönünde olduğunu belirterek, “Ancak uçağın düştüğü yer oldukça dağlık bir bölge. Şu anda elimizde tam bir veri yok. Bu nedenle şu an bir şey söylemek mümkün değil. Ancak kara kutunun incelenmesi ve kaza kırımı raporundan sonra düşüş nedeni belli olur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
ISPARTA VALİSİ: BÖLGEDE SİS VAR
Isparta Valisi Şehmus Günaydın, Yalvaç ilçesinde düşen askeri uçakta şehit olanların otopsi işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu belirterek, "Kazanın olduğu saate ilişkin net bilgi veremem. Kara kutusuna ulaşmaya yönelik çalışmalar sürüyor. Teknik araştırmalar sürüyor." dedi. Vali Günaydın, yaptığı açıklamada, uçağın henüz belirlenemeyen bir nedenle düştüğünü belirtti. 
Uçağının 3 mürettebatının da şehit olduğunu vurgulayan Günaydın, şunları söyledi:  "AFAD ve jandarma ekipleri çok kısa sürede enkaza ulaştı. Özellikle köylülerimize çok teşekkür ediyorum. Bize yardımcı oldular. Şehitlerimizin Yalvaç Devlet Hastanesinde otopsi işlemleri yapılıyor. İşlemlerin ardından Eskişehir'e götürülecek. Arama kurtarma faaliyetleri çok kısa sürede tamamlandı. Uçağı, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir helikopter, çok kısa sürede buldu. Kazadan çok kısa süre sonra olay yerine intikal etti." Şehitlerin naaşının görevliler tarafından enkaz alanından alındığını aktaran Vali Günaydın, "Şehitlerimizin otopsi işlemleri bitmek üzere. Kazanın olduğu saate ilişkin net bilgi veremem. Kara kutusuna ulaşmaya yönelik çalışmalar sürüyor. Teknik araştırmalar sürüyor. Kaza anında ve sonrasında o bölgede sis olduğu söyleniyor ama teknik ekibin çalışmasından sonra net bir açıklama yapılır. Başımız sağ olsun." diye konuştu.
GÖRGÜ TANIKLARI: DAĞA ÇARPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ
Yalvaç’a bağlı Yukarıkaşıkara köyü yakınlarında düşen askeri nakliye uçağının enkazına ulaşılan yol, güvenlik görevlileri tarafından ulaşıma kapatıldı. Gazetecilerin ve vatandaşın bölgeye geçişine izin verilmezken, uçağın enkazına ilk ulaşan köylüler gördüklerini gazetecilere anlattı.
Enkazı arama çalışmalarına katılan Özkan Gemici, kahvede otururken kaza haberini aldıklarını söyledi. Kaza yerinin köye yaklaşık 12 kilometre uzaklıkta olduğunu aktaran Gemici, haber alır almaz da bölgeye hareket ettiklerini belirtti. Aramalara köylülerden Orhan Çöllü ve Sedat Karaca’nın da katıldığını kaydeden Özkan Gemici, çamurlu olan bölgeye traktörle ulaşabildiklerini söyledi. Olay yerine ulaştıklarında şehitlerin cenazelerinin askeri helikoptere alındığını anlatan Gemici, "Uçağın ikiye bölündüğünü gördük. O saatlerde aşırı sis vardı. Sis nedeniyle dağa çarptığını düşünüyoruz. Şehitlerimiz uçağın enkazının hemen yanındaydı" dedi.
CASA'NIN KAZA SİCİLİ KABARIK
Türkiye, CASA kazalarıyla 2001’de tanışmıştı. O yıl arka arkaya 3 CASA uçağı düşmüştü.
İlk kaza Ocak 2001’de yaşandı. Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı CASA CN 235 tipi uçak Kayseri’de düştü, 3 asker  şehit oldu.
İkinci olay 4 ay sonra gerçekleşti. Diyarbakır’dan havalanan ve bordo berelileri taşıyan  CASA CN 235 tipi askeri nakliye uçağı, kalkıştan 25 dakika sonra Malatya’da düştü. 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 16 astsubay, 1 uzman çavuş, 10 er şehit oldu. CASA uçağında 34 şehit verilmesi Türkiye gündeminde aylarca tartışıldı.
Türkiye,  37 askerin can verdiği kazaların şokunu atlatmadan bir CASA faciası daha yaşandı. Türk Havacılık Sanayii'nin (TAI) İspanyol Casa firmasıyla ortak ürettiği CN-235 tipi uçak, Ankara'da Mayıs 2001’de  deneme uçuşu sırasında piste çakıldı. Uçakta, İspanyol 1. pilot J. L. Gasco De La Calle, 2. pilot Eugenio Munoz, uçuş mühendisi Daniel Haro ile TAI uçuş mühendisi Emin Kıran hayatını kaybetti. Dört personel de CASA'lar konusunda uzmandı.
Son kaza ile birlikte CASA kazalarında toplam 41 askerimiz şehit oldu. 
Yurtdışındaki diğer kazalar ve tarihleri ise şöyle:
1- IPTN'e ait uçak 200 metre yükseklikte alçak kargo atış testleri sırasında paraşütün kargo kapısına takılması sonucu uçak kontrol dışı kaldı. Kazada 6 kişi hayatını kaybetti (22.05.1997).
2- Endonezyalı Merpati Nusantara Havayolları'na ait uçak alçalma sırasında fırtına nedeniyle tepeye çarptı. Kazada 4'ü mürettebat 27 yolcu öldü (18.10.1992).
3- Şili Hava Kuvvetleri'ne ait CN235M, Antartika'ya iniş sırasında aşırı kar yağışı nedeniyle kırım geçirdi. Olayda uçakta bulunan 11 yolcu ve mürettebattan ölen olmadı (12.02.1992)


Afrin konvoyu

PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG’nin elinde bulunan Afrin’e yönelik olası operasyon kapsamında sınırdaki askeri hazırlıklar devam ederken Hatay-Kilis sınırına sevkıyat devam etti.

Afrin konvoyu
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gönderilen konteyner ve zırhlı araçlar ile komando birlikleri, Hatay’ın Reyhanlı ve Hassa ilçesine ulaştı. 14 Ocak’ta Afrin’deki YPG mevzileri obüs toplarıyla vurulmuş, bölgeye çok sayıda zırhlı araç takviyesi sonrasında, sınıra yakın bölgelerde iş makineleri mevzi kazmaya başlamıştı. Suriye sınırında iş makineleri ile askeri araçlarının sevk edildiği noktalarda bulunan obüs toplarının yönünün Suriye’ye çevrildiği görüldü. Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde bulunan Hawk füze bataryalarının yönü de Afrin’e çevrilmiş durumda. 

Afrin konvoyu
Konteyner ve zırhlı araçlar ile birlikte komando birlikleri de Reyhanlı ve Hassa’ya ulaştı.


Suriye’nin İdlib kentine gitmek için Hatay’ın Cilvegözü Sınır Kapısı’na gelen Suriye vatandaşlarının geçişine izin verilirken, sınıra yakın köylerde jandarmanın güvenlik önlemlerini arttırdığı gözlendi. Kilis’te ise sağlık personellerine zorunlu olmadığı sürece izin kullanmamaları yönünde sözlü olarak uyarı yapıldı.

16 Ocak 2018 Salı

Nostaljik tramvay bozulunca vatandaş itti

DÜZCE’de, İstanbul Caddesi’nin trafiğe kapatılması ile hizmet vermeye başlayan nostaljik tramvay arıza yapınca, vatandaşlar tarafından itilerek hemzemin geçitten kaldırıldı.

Nostaljik tramvay bozulunca vatandaş itti
Şehir merkezinde bulunan İstanbul Caddesi trafiğe kapatılırken, Düzce Belediyesi ile 15 Temmuz Şehitler Parkı arasında hat yapılarak nostaljik tramvay sefer yapmaya başladı. 1 milyon 700 bin liraya mal olan nostaljik tramvay Büyük Camii mevkiindeki hemzemin geçitte arızalandı. Trafiğin ilerlemesini engelleyen tramvay çalışmayınca, vatandaşların kol kuvveti devreye girdi. Tramvayda seyahat eden vatandaşlar trafiğin açılması için nostaljik tramvayı itmek zorunda kaldı. Bozulan tramvay itilerek hemzemin geçitten kaldırılarak geçit ulaşıma açıldı. Vatandaşların tramvayı itmesi fotoğraflanırken, sosyal medyada birçok kişi tarafından paylaşıldı.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Rifat Sait :2019’un farkında mısınız?






    Kim ne derse desin, Recep Tayyip Erdoğan, çok önemli bir siyasetçi. Şu an itibariyle 16 yıldır iktidar olmayı başarmış bir partinin lideri. Bu kadar yıl iktidar olmak Türkiye için bir rekordur. Üstelik genel temayül ve tecrübeye göre mutlaka aşınma ve yıpranma payı olmasına rağmen, bu kavramlar onun lügatında yer almaz. Burada haddimiz olmayarak af buyurun kendisine yağcılık yapmak gibi bir niyetimiz de olamaz. Zaten böyle bir şeye ihtiyaç ta yok. Gerçekleri tespit ettiğimizde sayılar ve belgeler böyle yazmamızı zaruri kılar. Tıpkı birazdan değineceğim diğer olumsuz gerçeklerin de var olduğu gibi. Peki, ama nedir o gerçekler? Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan çok güçlü, samimi ve dava adamı ve lider olsa da hiçbir mücadele tek başına kazanılamaz. Yerine göre askere, ortağa, üyeye, dava adamına, dosta, kardeşe veya sizinle beraber yürüyecek fikir adamına ihtiyaç vardır. Tıpkı mağarada peygamber efendimizi  (SAV) yalnız bırakmayan Sıddık dost Hz.Ebu Bekirlere, devlette Hz.Ömer gibi adil olan devlet adamlarına, Hz. Ali gibi ilim cevherlerine, gerektiğinde meydanda hiç savaş kaybetmemiş Hz.Halit Bin Velid gibi ordu komutanlarına, velhasıl Allah hatamız varsa affetsin “Dünya Beşten Büyüktür” gibi birçok iddialı bir sözle Ebu Lehebleri ve Ebu Cehilleri aratmayan zalimlere meydan okuduğunuzda yanınızda, benim haddim değil rahmetli Mehmet Akif’in diliyle söyleyeyim, “Bedrin Aslanları ancak bu kadar şanlı “ diyeceğimiz samimi ve korkusuz bir millete ve takıma ihtiyaç var.  Evet, çok şükür bu aziz millet inandığında Çanakkale’de yaptığını 15 Temmuz’da bir kez daha yapmıştır. Ancak yukarda bahsettiğim her kategoride takımınız her şeyi ile hazır mı ve tamam mı? Cumhurbaşkanımız, zaman zaman yalnızım dediğinde aklıma hep bu soru geliyor.
Siyah Giyen adamlar ve gerçeği gösteren gözlük
Reise sonuna kadar bağlıyız ve inanıyoruz. Ama içimizdeki hainlerden, dalkavuklardan, münafıklardan, her devrin adamlarından, AK Parti içine girmiş AKP’lilerden, kim olduğunu ve nereden geldiğini unutup davasını dünyalıklar için satmış rantçılardan, zavallılardan ve samimi olmayan insanlardan korkuyorum. Eminim Reis’de aynı şeylerden mustariptir. Ama bukalemun gibi olunca renklerini göremiyorsunuz. Zira göstermiyorlar. Masalarında göstermelik nişanlar ve yazılar, konuşmalarında ahlar, figanlar, vatandaşa ters reise farklı davrananları anlamanız zordur. Onları gizlice izlemeniz gerekir. Bir örnek vermek istiyorum. Bir süre önce “Siyah giyen adamlar” isimli bir film vardı. Dünyayı istila eden çok kötü görünüşlü uzaylılar insan kılığına girmişlerdi ve kimse onları gerçek suretlerinde göremiyordu. Daha sonra bir gözlük buldular ve o gözlüğü takan kişiler uzaylıları fark etmeye başladılar. İşte böyle bir gözlüğün Reiste olması ne iyi olurdu. Aslında belki de böyle bir gözlük olmasa da bir çözüm yolu var. Bu çözüm yolu rahmetli Abdülhamid han’ın izlediği yoldur. Bu yol çok sıkı bir denetim çalışmasıdır.
Abdulhamid’i örnek almak ve denetim sisteminin kurulması
Rahmetli Abdulhamid han, Osmanlıda en uzun dönem devletin başında kalmış bir Sultandır. Uygulamalarını örnek almak son derece önemlidir. Sultan Abdulhamid, devleti farklı gizli elemanlarla takip eder, ayrıca bu gizli takipçileri de görevlerini yapıyorlar mı diye ayrıca gizlice takip ederdi. O zaman ki ismi Teşkilatı Mahsusa olan kurum bugünkü Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olmuştu. Takip esastır ve önemlidir. Ancak kesinlikle ailevi ve kişisel takipten bahsetmiyorum. Devletin ve AK Partinin yönetimindeki herkesin belirli bir kural ve etik değerler içerisinde araştırılması ve bilinmesi gerekir. Yapabiliyorsanız tüm mahalle, ilçe ve il teşkilatlarında, belediyelerde, Genel merkezde, bürokraside bir takibin olması gerektiğine inanıyorum. Böyle bir denetim sistemi kurulsun inanın teşkilatlarda ve bürokraside çok büyük değişimler olacaktır. Aradaki kripto Fetocuları, kişisel çıkar ve rantçıları, AK Parti içindeki AKP’lileri, metal yorgunu olanları, davayı unutanları, hainleri, bulup reise rapor edecek bir sistem. Tabi ayrıca bunları da işlerini yapıyorlar mı ya da doğru yapıyorlar mı diye takip edecek ikinci bir oto kontrol sitemi olmalı.  Devletin fahri müfettişleri.  Böyle bir sisteme itiraz edecek olanlar bilin ki yarası olup gocunanlardır. Saklayacak bir şeyi olmayan samimi vatanseverler böyle bir sistemden korkmazlar. Bakınız bu yazıdan sonra kimlerin sesi çıkmaya ve itiraz etmeye başlıyor? Göreceğiz.
%50+1 siyasi riski artırdı
Kim ne derse desin tedbir ve denetimler yapılmak zorundadır. Çünkü başta İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler olmak üzere genelde referandum sonuçlarında ufakta olsa kayıplar oldu. Ben bunları Allah’ın şefkat tokadı olarak görüyorum. Ders alınması gereken bir şefkat tokadı. Reis her şeyin farkında. Gerekli tedbirleri alacak. AK Parti teşkilatlarındaki ve belediyelerdeki değişiklikler bu yüzden. O, sürekli uyanık ve aktif. Takip ediyor ve işi sıcak tutuyor. Recep Tayyip Erdoğan, 16 yıldır iktidar ve milletinden sürekli artan oranda destek almaya devam ediyor. O, Şahsına münhasır bir lider. Şahsi ve dünyalık düşünseydi farklı davranacağından eminim. Oy oranı %48-50 dolaylarında olan ve iktidarı sıkı bir şekilde elinde tutan bir siyasetçinin yapmayacağı şeyi yaptı.  İstese hiçbir değişikliğe gerek uymadan en az sağlam 10 yıl daha iktidar olabilirdi. 70’li yaşlarda emekliye ayrılıp kitap yazabilirdi. Oysa tam tersine belki de siyasi riske de girerek %50+1 oy gibi çıtayı yukarıya taşıdı. Kimine göre siyasi risk olan bu çıkışı ancak dava adamları yapabilir.
Hepsi size karşı birleşiyor
2019 seçimleri için çok dikkatli olmak gerekiyor. Zira son derece hassas bir dönüm noktasından geçilecek.  Bu dönüm noktası geçilince inşallah düzlüğe çıkılacak. Ancak Siz 16 yıldır oyunuzu hep artırarak seçim kazanmış olsanız da 2019 seçimlerinde belki de aynı oyu alsanız da kaybetmiş olabilirsiniz. Yani mesele %49,9 oy alarak birinci parti olsanız da iş biter. Siz 16 yıldır hep kazanırsınız ama 2019’da Allah korusun böyle bir durum vuku bulursa 16 yıldır kazanmanızın hepsi çöpe gider geçmişteki kazandıklarınız bir işe yaramaz. Yani bu kadar önemli ve hassas bir seçim.  Zira tüm size karşı olanlar 2019’da toplanıp belki de son bir kez bir araya gelecekler.  Onlar, farklı düşünen, rakip, düşman, Fetocu, solcu, aşırı uçlar vs. hepsi. Kısacası siz ve diğerleri. Emin olun her iki taraf içinde ya tamam ya devam olacak bir seçim.
2071 hedefi
Recep Tayyip Erdoğan’ın normalde 16 yılda yıpranması ve zamanla oy kaybetmesi gerekirdi. Kaybetmedi. Kendini garantiye alıp yeter artık diyebilirdi. Demedi. Tam aksine durmak yok yola devam diyor. Önce 2023’ü daha sonra 2071’i hedef gösteriyor. Ne kadar yaşayacağımızı Allah bilir ama eğer Allah izin verir de yaşarsak o tarihte 104 yaşında oluruz. Aslında benim, onun veya başka birinin yaşayıp görmesinden ziyade yukarıda bahsettiğimiz yetişmiş sağlam bir çekirdek kadro ve dava sahibi gençlerin, çocuklarımızın ve torunlarımızın devam ettirmesi çok önemli. Reis de böyle bir gençliğin ve geleceğin derdinde. Makalemizi Ali İmran suresi 173.ayeti ile bitirmek istiyoruz.  Elmalılı Hamdi Yazır’ın sadeleştirilmiş şekli ile : “ Onlar ki, insanlar kendilerine: «Haberiniz olsun, düşmanlarınız size saldırmak için toplandılar, onun için onlardan korkun!» dediler. Bu, onların imanını artırdı ve: «Bize Allah yetişir; O, ne güzel vekildir!» dediler.

24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı 
Facebook: www.facebook.com/rifat.sait instagram: rifat.sait KHA.

14 Ocak 2018 Pazar

Hafta sonu doldu, kuyruklar oluştu...

Türkiye'nin en önemli kayak ve kış turizm merkezi Uludağ'da hafta sonu yoğunluğu yaşanıyor.

Hafta sonu doldu, kuyruklar oluştu...

Türkiye'nin en önemli kayak ve kış turizm merkezi Uludağ'da, hafta sonu yoğunluğu yaşandı.

Hafta sonu doldu, kuyruklar oluştu...

Telesiyeje binmek için uzun kuyruklar oluştu Uludağ, hafta sonu doldu taştı. Günübirlikçiler ve kayakçılar kayak merkezlerine akın etti.Bir ve ikinci bölgedeki otellerde doluluk oranlarının yüzde 60'ın üzerinde bulunduğunu belirten Karinna Otel Operasyon Müdürü Harbi Türk, "Geçen yılın Kasım ayında yağdı kar. Hatta yeni yıla karlı girdik Uludağ'da. Bereketli başladık bu sezona. Önümüzdeki hafta sonu okullar yarı yıl tatiline giriyor. Meteorolojiden aldığımız bilgiye göre önümüzdeki günlerde kar bekliyoruz. Sömestrede doluluk oranının yüzde 80'i bulacağını tahmin ediyoruz. Günü birlik turistlerin Uludağ'a büyük ilgi göstermesi bizleri memnun ediyor" dedi. Sarıalan Bölgesi’nde esnaf Ramazan Korkmaz "Geçen yıl bugünlerde Uludağda kar daha fazla idi. Kar yağarsa daha iyi olacak. Gelen müşterilerimize elimizden gelen kolaylığı sağlıyoruz. Sömestrde doluluk oranının artacağını umuyoruz" diye konuştu.,  Hafta sonu doldu, kuyruklar oluştu...

Bursa Meteoroloji Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, oteller bölgesinde kar kalınlığı 92 santimetre ölçüldü.

13 Ocak 2018 Cumartesi

Vahşet konvoyu!.. 7 ilden gelen 100 kişinin yaptığı şey dehşete düşürdü

Tokat'ta yapılan bir operasyonda, 7 ilden kente köpek dövüşü için gelen yaklaşık 100 kişiden 32'si hakkında işlem yapıldı.

Vahşet konvoyu.. 7 ilden gelen 100 kişinin yaptığı şey dehşete düşürdü
Edinilen bilgiye göre, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Tokat Şube Müdürlüğüne, Zile ilçesine bağlı Ütük köyünde 7 Ocak günü bahisli köpek dövüşleri yapılacağı yönünde ihbar geldi. İhbar üzerine Zile İlçe Jandarma ekipleri ile DKMP Tokat Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından harekete geçildi.
Vahşet konvoyu.. 7 ilden gelen 100 kişinin yaptığı şey dehşete düşürdü
Samsun, Amasya, Yozgat, Tokat, Sivas, Çorum ve Nevşehir illerinden gelen bahis çetesi üyeleri suçüstü yakalanırken, köpek dövüşüyle ilgisi bulunan yaklaşık 100 kişiden 32'sine işlem yapıldı.
HAYVANSEVERLER TEPKİ GÖSTERDİ
Operasyon sonrasında, bahisçilerin köpek dövüşü yapılan arazi yolu üzerine park ettiği onlarca otomobilin objektiflere yansıdığı kareler ortaya çıktı. Tokat DKMP sosyal medya hesabında yer alan paylaşıma hayvanseverler mesaj yazarak köpek dövüşüne karşı tepkilerini dile getirdi.
Vahşet konvoyu.. 7 ilden gelen 100 kişinin yaptığı şey dehşete düşürdü
32 KİŞİ HAKKINDA YASAL İŞLEM YAPILDI 

KİŞİ BAŞI 259'AR TL CEZA
Operasyonda ele geçirilen 4 adet kangal cinsi köpek DKMP ekipleri tarafından koruma altına alındı. 4 şüpheliye Cumhuriyet Savcısının talimatıyla kumar oynatmak için yer ve imkan sağlamak suçundan adli işlem uygulanırken, 27 kişiye de kumar oynamaktan dolayı Kabahatler Kanununa Muhalefetten yasal işlem yapıldı.
Ayrıca bahisçilere kişi başı 259’ar lira olmak üzere toplam 6 bin 993 lira idari para cezası, 1 hayvan sahibine de 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na göre Milli Parklar Şube Müdürlüğünce 3 bin 150 lira idari para cezası uygulandı.


12 Ocak 2018 Cuma

İZMİR TİCARET ODASI BAŞKAN ADAYI ZEKİ YÖNDEM: "PROJELERİMİZLE GELİYORUZ

"
 
Kemalpaşa Sanayici ve İşadamları Derneği (KESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkan adayı Zeki Yöndem, Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirilen toplantıda meclis üyeleri, STK'lar,  iş dünyası ve basın temsilcileri ile bir araya geldi.

 
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Başkan adayı Zeki Yöndem, Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirilen toplantıda meclis üyeleri, STK ve iş dünyası temsilcileri ile bir araya gelerek projelerini açıkladı.
 


İŞ DÜNYASI VE STK'LAR BİRLİKTE HAREKET ETMELİ
İzmir Ticaret Odası Başkanlığı’na aday olan KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Yöndem, İzmir'in binlerce yıllık bir kültürel geçmişe sahip şehir olduğunu belirterek, "İzmir'in bütün zenginliklerine; potansiyeline rağmen son on yıldır Türkiye’nin toplam üretim ve ihracatında payı azalma eğilimi göstermektedir. İşsizlik rakamları Türkiye ortalamasının üzerindedir.İzmir’i ekonominin lider kentlerinden yapmak için kurumların, odaların, STK’ların birlikte çalışması, proje üretmesi, ekonomik bir sistem oluşturması ve İzmir'i yeniden o parıltılı günlerine taşımak hepimizin görevidir. Kentimizin hak ettiği yere gelmesi için yatırımcının, girişimcinin önünü açmalıyız. Bunun için iş dünyası temsilcilerine, odalarımıza ve STK'larımıza önemli görevler düşüyor" diye konuştu.



İZMİR TÜRKİYE EKONOMİSİNDE
BELİRLEYİCİ ROLE SAHİP OLMALI
 İzmir’in, Türkiye ekonomisinde belirleyici ve öncelikli rol oynayan bir yapıya kavuşması için İzmir'de yapılması gerekenlerin olduğunu kaydeden Yöndem, şunları söyledi:

"İzmir'de sanayi sektöründeki firmaların yaklaşık %99'unu KOBİ'ler oluşturmaktadır. KOBİ'lerin kurumsallaşması, pazarlama kapasitesinin artırılması ve markalaşması için bir yol haritasına ihtiyaç var. Kentte imalat sanayinde tarıma dayalı sanayilerin ve yüksek teknolojiye dayalı bazı sanayi gruplarında yükselmekte görülmekle birlikte bunları yeterli görmüyoruz. İzmir için sürdürülebilir bir ekonomiyi sağlayabilmek için  bizlere önemli görevler düşüyor. Son zamanlarda özellikle dış yatırımcıların kente olan ilgisi, kentin sürekli büyüyor olması ve göçle gelen nüfusla birlikte ortaya çıkan istihdam talebi, konut, alt ve üstyapı ihtiyaçları yerli ve yabancı yatırımcıyı çekmek için yaşamsal bir öneme sahiptir.

İzmirli gençlerimiz iş aramak için başka şehirlere göçmek zorunda kalmaması, kentin ekonomisinin güçlenmesi için; iş dünyası ve Sivil Toplum Kuruluşlarının da elini taşın altına koyma zamanı gelmiştir. Gelin hep birlikte İzmir'i üretimin ekonominin lider kenti yapalım.



DOĞRU PROJELERLE YOLA ÇIKTIR
Bu anlayışla büyük ve doğru projeler için yola çıktık.  Son derece inovatif, demokratik açık ve net, hesap verebilen bir yönetim şekli düşünüyoruz.  Çağını takip eden, vizyoner, inovatif, sanayici kimliği ile dünya markalarının global tedarikçisi ve sizlerin içinden gelen bir işadamıyım.

  
DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ İZMİR DEĞİŞİM
TALEPLERİNE DESTEK VERECEK

Odamızın Türkiye'ye rol model olması, uluslararası bir kurum haline getirilebilmesi için bu yolda bir ilke imza atarak siz değerli odamızın üyeleri; iş dünyası, esnaf ve tüccarımızın destekleriyle İzmir Ticaret Odası başkanlığına aday oldum. 

Odamız sadece belirli kesimin hizmetinde değil. Herkesin hizmetinde olacak. Bu sıkıntıları elbirliğiyle çözeceğiz. Çünkü biz tüm tabana yayılmış olan yeni yönetici kadromuzla yepyeni  bir ses ve nefes olmak istiyoruz. İzmir halkı her zaman değişimin öncüsü olmuştur. Bu seçimde İzmir değişim taleplerine destek verecektir. Kurulacak yeni yönetimde oda üyelerimizin yoğun isteklerine sorumluluğun ve yükün altına girmeyi; Odamızı birlikte yönetmeye çağırıyorum.