-->

Çeviri

31 Ocak 2020 Cuma

İzmirspor 9'da 9 peşinde

SPOR Toto Bölgesel Amatör Lig 10. Grup'ta mücadele eden İzmirspor yarın 16. hafta mücadelesinde evinde İstanbul temsilcisiİzmirspor ile ilgili görsel sonucu" Atlasspor'la karşı karşıya gelecek. Balçova Belediyesi Sahası'nda oynanacak müsabaka saat 14.00'te başlayacak. Son 8 maçını kazanan 4. sıradaki 30 puanlı İzmirspor, 22 puanı bulanan 7. basamaktaki rakibini yenerek üst üste 9. galibiyetini almayı hedefliyor.

30 Ocak 2020 Perşembe

İzmir için uyarı: 7 üzerindeki depremde...

Son dakika haberler: İzmir için uyarı: 7 üzerindeki depremde...

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi, deprem bölgesinde yer alan kent için hazırladığı raporu açıkladı. Seferihisar ve Balçova'daki binalar üzerinde yapılan araştırmada, İzmir'deki 670 bin binadan 70 bininin, 7 ve üzerindeki bir depremde yıkılacağı veya ağır hasar alacağı belirtildi. Elde edilen bulgular ışığında can kaybının ise 30 bini bulabileceği kaydedildi.

Son günlerde sık sık meydana gelen depremler, vatandaşları tedirgin etmeye başladı. Türkiye 41 kişinin hayatını kaybettiği Elazığ ve Malatya depreminin şokunu atlatmaya çalışırken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Büyükşehir Belediyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi işbirliğiyle Seferihisar ve Balçova'daki binalarla ilgili hazırladığı envanter çalışmasının sonuçlarını açıkladı.
Rapora göre, İzmir'deki 670 bin binadan 70 bininin, 7 ve üzerindeki bir depremde yıkılacağı veya ağır hasar alacağı öngörülüyor. Elde edilen bulgular ışığında can kaybının ise 30 bin olacağı tahmin ediliyor.
İMO Şube Başkanı Gürkan Erdoğan, Seferihisar ve Balçova özelinde yaptıkları raporu açıkladıklarını ancak kentin bütününe dair bir veriye sahip olmadıklarını söyledi.
Gürkan Erdoğan, "Yaptığımız araştırmaya göre ağır hasarlı ve yıkılacak bina oranı yüzde 12-13. Biz bu oranı, Balçova ve Seferihisar'da yapılan çalışmaları tüm kent geneline yayarak elde ettik. Aslında bu rakamlar, çok da şaşırtıcı rakamlar değil. Gölcük depremine baktığımızda, burada aynı rakamlara ulaşılıyor. Yüzde 6-7 civarında bina yıkılıyor. Yine aynı oranda da bina ağır hasarlı hale geliyor. Ülkenin tamamında yapı stokunun aynı olduğunu düşünürseniz, bir sınavdan geçtik. Gölcük depremi. Burada elde ettiğiniz sonuçları aslında kabaca diğer yerlerde de görebilirsiniz" dedi.
Depreme yönelik çalışmaların yapılması halinde, önce mevcut duruma dair tam olarak bilgi sahibi olunması gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Bütüne dair bilgi sahibi değiliz. Kentin bütününe dair bilgimiz yok. Depremle ilgili çalışmalar başlayacaksa, önce mevcut durumu bilmemiz gerekiyor. Vatandaş içinde oturduğu binanın riskli olup olmadığını bilmek zorunda. Yüzde 6-7 gibi bir rakamın en az yarısı kolaylıkla inşaat mühendisleri tarafından gözlemsel raporlarla, çok basit bir karot alarak tespit edilebilir. Can kaybı bugünden yarına azaltılabilir. Yeter ki bu konuda kararlılık olsun" diye konuştu.
Kurumların elinde yapı stokuna ilişkin veri bulunması halinde, can kaybının yarı yarıya azaltılabileceğini söyleyen Erdoğan, "Binaların risk dereceleri belirlendiği ve kentsel dönüşüm çalışmaları hayata geçirildiği zaman can kaybını yarı yarıya azaltırsınız. Daha sonra önünüze takvim koyarsınız. Örneğin bir yılda şu kadar bina yapılacak diye. Bir yılda şu bölgelere girilecek" ifadelerini kullandı.
Televizyon programlarına çıkan uzmanları da eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Yerbilimciler televizyonlara çıkarak, 'deprem o gün mü olacak, bugün mü olacak, kaç şiddetinde olacak?' Bunları konuşuyor. Bu ülke deprem ülkesi. Yüksek şiddetli depremler olabilir ve olacak. Bizim oturduğumuz binaları güvenli yapmak dışında bu konuda yapabileceğimiz başka bir şey yok. Yapıyı güvenli hale getirmemiz lazım. Bu konuda da inşaat mühendisleri yetkili tek merci."
'2017 YILINA KADAR YAPI STOKUNUN ÇIKARILMSI GEREKİYORDU'
Genel olarak duruma baktıklarında İzmir'e dair ellerinde verinin bulunmadığını kaydeden Erdoğan, "Nereye doğru ilerlediğimizi bilmiyoruz. 2009 yılında yapılan Radius İzmir Deprem Master Planı ile 2012 Ulusal Deprem Strateji Eylem Planı çalışmaları sırasında İzmir'in yapı stokunun çıkarılması kararı alınmıştı. Bu kararın altında bakanlık imzası bulunuyor. O zaman alınan kararda, kentin yapı sokunun 2017 yılına kadar çıkarılması gerektiği belirtildi. Hatta bu çalışmanın kamu kurumlarından başlatılması yönünde karar alındı, ama çalıma yapılmadı. Şu anda biz kamu binalarının durumunu dahi bilmiyoruz. AFAD, belediye, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, yarın deprem olduğunda afeti koordine edecek ve yönlendirecek kurumlar. Bu kurumların durumunu dahi bilmiyoruz. Elimizde veri olmadan nereye doğru gittiğimizi tespit edebilmemiz imkansız" dedi.
'PARSEL BAZLI DEĞİL ALAN BAZLI KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILMALI'
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Alınç da, "Depreme hazırlığın tek yolu, kentsel dönüşüme uygun bir model ortaya koymak. Kentsel dönüşüm, Türkiye'nin depreme hazırlığının tek koşuludur. Başka çaremiz yok. Şu anda yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları çok yetersiz. Bu çalışmaların bakanlık, belediyeler, vatandaşların birlikte yürütmesi gerekiyor. Gerekirse bir kooperatif modelinin oluşturulması, evlerini yenilemek isteyen vatandaşların bir araya getirilerek çalışma yapılması lazım. Yapı stoku envanter çıkarılırken bir de sosyoekonomik anket yapılması gerekiyor. Kim evini yenilemek istiyor, kimin bu işe ayıracak ne kadar bütçesi var. Bunların belirlenmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm, devletin ve belediyelerin tek başına yapabileceği bir şey değil. İnsanların da bu işe el atması gerekiyor. Belli ki bir bedel ödenmesi gerekiyor. O bedeli canımızla değil, malımızla ödememiz gerekiyor. Türkiye'deki en büyük yanlış, büyük değişikliklerin bir anda yapılmaya çalışılması. Her büyük değişiklik önce pilot projelerle sınanmalı, işe yaradığı ortaya konulduktan sonra çalışmalar başlamalı. Oysa şimdi birçok kentsel dönüşüm projesinin yarıda kaldığını görüyoruz. İnsanlar parsel bazında kentsel dönüşüm yapmak zorunda kalıyor. Parsel bazında kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm değildir. Bu tip kentsel dönüşümler bir an evvel durdurulmalı. Ada, alan bazında, insanların bir araya getirildiği, uzlaşmayla yapılacak bir kentsel dönüşüm modeli ortaya konmalı" dedi.
Son dakika haberler: İzmir için uyarı: 7 üzerindeki depremde...

7 Ocak 2020 Salı

İzmir'de üretilecek robotlar daha 'akıllı' olacak

İzmirde üretilecek robotlar daha akıllı olacak
İZMİR Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik ve Mekatronik Mühendisliği Doktor Öğretim Üyesi Pınar Oğuz Ekim, robot ve otonom yer araçları için kullanılan sensör bilgilerini tek merkezde toplayarak, bu sisteme uygun ilk robotu geliştiriyor.
Proje hakkında bilgi veren Dr. Ekim, "İç mekanlarda kullanılan otonom araçların yer tespit etmesi, çevresinin haritasını çıkartması ve bu bilgilere dayanarak görevine uygun olan güzergahı planlamasında sorunlar oluşuyor. Projemizde, çeşitli sensör teknolojilerini harmanlıyor ve yaşanan sorunlara çözüm buluyoruz. Bu sayede iç mekanda komutlarını yüksek hassasiyetle uygulayan bir robot tasarımı yapıyoruz" dedi.
Otonom araçların son yıllarda popülerliğinin arttığını ancak araçların konum bulma, çevreyi haritalandırma ve güzergah planlamasında eksiklikleri bulunduğuna dikkat çeken Dr. Ekim, sensör bilgilerini tek bir merkezde toplayan algoritmalar ve buna bağlı robot geliştirdiklerini kaydederek. "Projemizde, robotların iç mekanlarda verilen komutları sorunsuz yapması için algoritmalar geliştiriyoruz. Değişik algılayıcılardan gelen bilgilerin verimli bir şekilde birleştirilmesi ise bu problemin çözümünü oluşturuyor. Bu çözüm üzerine öğrencilerim Bekir Bostancı, Sercan Çağdaş Tekkok ve Emre Söyünmez ile çalışıyoruz. Proje ile ilgili de ilk çıktıları uluslararası ELECO 2019 konferansında sunduk" diye konuştu.

6 Ocak 2020 Pazartesi

FİLİZ ÖZKOL Bazıları sarışın sever



     Efsanevi sarışın Marilyn Monroe'nun oynadığı 'Erkekler Sarışın Sever' filminden adını alan bir yazıyla köşeme başlamak istiyorum. 'Neden sarışınlar erkekleri bu kadar çekiyor?' sorusunun cevabını aramaya başladım. Geçtiğimiz haftaların birinde çok sevdiğimiz bir bayan arkadaşım beline kadar dalgalı güzelim saçlarına kıyarak kısacık sapsarı bir saçla çıkıp geldi. Sanki bir evrim geçirmişti. Ben şaşkınlıkla 'Neden?' dememe kalmadan o gözyaşları içerisinde içini dökmeye başlamıştı. "Kocam beni bir sarışın kadınla aldatıyor..." Ne yani, adam bir sarışına gitmiş diye tipini değiştirecek kadar senin kişiliğin yok mu deyiverdim. Giden her türlü saça gider derken içime bir kuşku çoktan düşmüştü.

PSİKOLOJİK NEDENLERNedir bu sarışınlık merakı? Kadınların imrenip o simsiyah uzun saçlarını bir günde sarıya boyatıp salına salına bir özgüven patlaması yaşatan garip bir büyülü aura da diyebiliriz. Bu tutkuyu körükleyen duyguların altında psikolojik nedenler yatıyor olabilir mi? Hani derler ya, kişi kendisinde olmayan özelliklere aşıktır. Sarışınlık, 'Daha yumuşak, daha anlayışlı, daha iyi' gibi algılamalara neden olabiliyor mu? Yoksa sosyal dünyanın popülerliğini körükleyen alt yapıyı oluşturan bir efsane mi? Dünya genelinin yalnızca %16'sı doğal sarışınmış. O zaman az olan rağbet görüyor diyebilir miyiz? Hala içime sinmeyen bir şeyler var.
Araştırmamı derinleştirmek uğruna tüm yazılı ve görsel medyada dolaşmak istedim. İlk rastladığım olgulardan biri erkeklerin hayallerinde sarışınların özel bir yeri varmış. Mitoloji ve efsanelerden insanlık tarihine ve sanat dünyasına kadar 'Sarışınlık' konusu oldukça önemli bir yer tutuyormuş.



İLGİNÇ ARAŞTIRMATürk toplumunun sarışına bakış açısı nedir diye kafa yormaya gerek yok. Eski Türk filmlerinde sarışınlar fettan ve içten pazarlıklı gösterildi hepimize.
O yıllarda sarı saçlı insan pek yoktu. Artık şehirli kadın çok değişti. Bugün sarışınlık masumiyet algısına dönüşmeye başladı. Bu, sarışınların başarısı oldu ve kendilerini topluma saygın bir şekilde kabul ettirdiler. Sosyal bilimler ve sanat alanında orijinal konuları incelemek üzere kurulan Gradiva Derneği, "Erkeklerin sarışınları tercih ettiği"ne dair bir araştırma yapmış. Sarışınlığın "Arzu" manasına geldiğini iddia eden araştırmacılar, esmerlerin sarışınlar karşısında gücü olmadığını öne sürmüş.
HAYATINDA EN AZ BİR KEZ...Ayrıca sarışın kadının, Avrupa sinemasından Hollywood'a kadar, zaman ve mekân ayırt etmeksizin daima büyüleyen kadını simgelediği tezi de savunulmuş... Geçtiğimiz yıllarda Londra City Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma, sarışınlığın artık bir avantaj olmadığını ortaya koymuş. Günümüzün erkekleri artık saç renginden çok; enerjik, akıllı ve zeki kadınları çok daha etkileyici buluyormuş. Yine uzmanlar; artık fiziksel görünümden çok, zeka ve duygusal özelliklere değer verildiğinin göstergesi olarak son yıllarda yapılan güzellik yarışmalarında ilk sırayı esmerlerin aldığını da hatırlatıyor. Kadınlarımız hayatlarında en az bir kez sarışın oluyorlar ve sonucun farklı olmadığını görüyor sonra yine asıl rengine dönüyorlar. Bir esmere aşık olup da sarışın karısını boşayan çok erkek hikayeleri de duyuyoruz. Aşkın kişiye özel olduğu tercihlerle bir kez daha ortaya çıkıyor. Yaşasın tüm esmer, kumral ve sarışınlar! İyi ki varız...

2 Ocak 2020 Perşembe

İzmir’de dehşetle ilgili son dakika gelişmesi! Çok sayıda gözaltı var…

İzmir Karabağlar’da iki kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıyla ilgili olarak 9 kişi gözaltına alındı.İzmir'de kanlı pusu! ile ilgili görsel sonucu

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı operasyonlarda zanlılar ile birlikte silahlar da ele geçirildi. Silahların olayda kullanılan silahlar olup olmadığı kriminal incelemenin ardından belli olacak.  ulaştığımız ilk bilgilere göre çatışma ‘çete’ nitelikli iki suç grubu arasında yaşandı. Ölenlerden birinin de gruplardan birine mensup olduğu, diğerinin ise yoldan geçen bir vatandaş olduğu belirlendi. Operasyonlar devam ediyor.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Rifat Sait:2020’nin ilk makalesi



Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı

Bilgisayar ekranında Saat 23.59’u gösteriyor.  Yıl 2019
Sadece 1 Salise sonra koskoca bir yıl bitiyor ve ekranda iki defa Denizli plakası yani 2020 çıkıveriyor.
Fiziksel olarak bu anı yaşamak basit ve çok bilinen bir şey olabilir.  Ancak geçen yılbaşını hatırlayınca biten koskoca bir yıl bize o kadar uzun gelmiyor. Süre öyle hızlı geçiyor ki… Daha şimdiden 2020’yi harcamaya başlamadık mı?

* * *

Asr süresinde yüce Allah (CC), şöyle buyuruyor:
-Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Asr´a yemin olsun ki,
2- insan mutlaka bir ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, Salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır

* * *

Korkutmak veya karamsarlık için yazmıyorum. Ancak sizde acaba olmuyor mu?  
Zaman öyle hızlı akıyor ki, sanki bereketi yokmuş gibi geçmiş ile gelecek hep bir salise farkında yaşıyoruz. Geçmişte yaşanan onlarca yıl birkaç anı veya birkaç saniyelik hatıralardan ibaret değil mi hafızalarda?
Bazen, 1985 yılı Ramazan ayında Adana’da üniversite öğrencisi iken kaldığımız öğrenci yurdunun duvarına astığımız imsakiye aklıma gelir. Adana’da yaz ayları oldukça sıcaktır. O yılda öyle sıcak bir zamana denk gelmişti.  İmsakiyeyi asarken bu sıcaklarda 30 gün oruçlu nasıl geçer diye içimden düşünmüştüm. Şimdi bakınca aradan 30 gün değil nerdeyse 35 yıl geçmiş.

            * * *
Zaman geçiyor,
Zaman’ın çok değerli bir nimet olduğunu ve her şeyin onunla birlikte  hızlı hızlı tükendiğini ve öldüğünü görüyoruz. Sadece ebedi baki kalan Allah’tır.

        * * *
Klasik bir sorudur, belki size de pek çok kez sorulmuştur: “Yeni yıldan beklentiniz nedir ?”
Hızla bitip tükenen ve kendisi de ölümlü olan bir zamandan insanoğlu ne bekleyebilir ki?
Ama onu yani zamanı da yaratan Allah’tan,  ülkemiz, insanlık ve hatta bütün canlılar ve hatta cansızlar ve gelecekte can bulacaklar için güzel olanı istiyoruz. Allah güzeldir, güzel olanı sever. Güzellikler sizlerle olsun inşallah.
2020 yılında inşallah ülkemizde, milletimizde, ailemizde, dostlarımızda hayır, bereket ve güzellikler olsun.  Yeni miladi yılınızı tebrik ediyorum.