-->

Çeviri

27 Eylül 2018 Perşembe

Akülü arabayla yapılan hırsızlık güvenlik kamerasında

Akülü arabayla yapılan hırsızlık güvenlik kamerasında
İZMİR'in Buca ilçesinde, kimliği belirsiz bir kişi, akülü arabasıyla geldiği marketten yaklaşık 40 bin liralık malzeme çalarak kayıplara karıştı. Hırsızlığın yaşandığı o anlar, iş yerinin güvenlik kameralarınca saniye saniye kaydedildi.
Olay, Menderes Caddesi üzerinde bulunan Raşit Baltaş'a ait markette meydana geldi. Kimliği belirsiz bir kişi, gece saatlerinde akülü aracıyla geldiği markete girerek 40 bin lira değerinde malzemeyi çaldı. Malzemeleri doldurduğu çuvalı akülü arabasına yükleyen hırsız, rahat tavırlar sergileyerek kayıplara karıştı.
Sabah iş yerini açan ve soyulduğunu anlayan Baltaş, polise giderek şikayetçi oldu. Öte yandan hırsızlık anı iş yerinin güvenlik kameralarınca kaydedildi. Görüntülerde akülü arabasıyla markete gelen hırsız malzemeleri çalarak, yine akülü arasıyla olay yerinden uzaklaşıyor. Olayla ilgili güvenlik kameralarını incelemeye ayan polis, hırsızı belirlemek için soruşturma başlattı.

17 Eylül 2018 Pazartesi

Rifat Sait :Yanlış yerel, Erken genel

Yanlış yerel, Erken genel
Rifat Sait *



Birlikte milletvekilliği yaptığımız, Star gazetesi köşe yazarı Sayın Mehmet Metiner, geçen gün katıldığı bir TV programında şöyle dedi: “Yerel seçimlerin sadece yerel seçimlerden ibaret olduğunu düşünmüyorum. AK Parti'nin İstanbul, Ankara ve Antalya gibi büyükşehirleri kaybetmesi için her türlü oyun planı devreye sokulacak ve devamında erken genel seçim dillendirilmeye başlanacak.” Ben de böyle düşünüp, konuştuğum için bazı yerlerde arkadaşlarla fikir ayrılığına düşmüş, hatta eleştirilmiştim.  Bu sözleri görünce,  hemen not aldım ve bu makalemin girişinde kullandım.

2019 Yerel seçimlerinin önemi

Elbette bütün seçimlerin bir önemi var. Geçen yazımda da belirttiğim gibi 2019 yılı Mart ayında yapılması planlanan yerel seçimlerin de ayrı bir önemi var. Bana göre hayati önem taşıyor. Bakın bugüne kadar iki seçim hariç sürekli seçim kazanmış bir AK Parti var. Diğer iki seçim ise bana göre kayıp değil ama gerçekleri görebilmek için bir şefkat tokadı. Ders alınırsa çok daha büyük kazanımları olan seçimlerdi belki de.  Teşbihte hata olmaz derler, bir tüccar düşünün, yaptığı her yatırım için birikimlerini ortaya koyup yatırımlarının sonucunu bekliyor. Bu şekilde yaptığı bütün yatırımlardan kazançla çıkıyor. Sonunda bütün birikimiyle yeni bir yatırıma giriyor. Allah korusun çeşitli nedenlerden ötürü bu sefer başarılı olamıyor ve bütün birikimlerini kaybediyor. İşte Mart 2019 yerel seçimleri böyle bir şey. Maazallah, geçmişteki kazandığınız bütün seçimleri size unutturacak bir zarar verebilir. Çok ama çok dikkatli olmak lazım.

Muhalefet uzun süre seçim beklemeyi sevmez

Bu seçimlerden sonra uzun süre planlı bir seçim görünmüyor. Uzun süre seçim yapılmayacak olması Ülke ekonomisi ve istikrarı için gayet güzel bir ortam. İktidar partileri için de uzun süre seçim yapılmayacak olması gerçeği söylemek gerekirse iyi bir ortamdır. Ancak nasıl futbol, gol ile heyecanlı oluyorsa, siyasette seçimle renkli ve heyecanlı oluyor. Hele hele muhalefet için uzun süre seçim yapılmayacak olması hiç kabul edilemez. Zira böylece normal şartlarda iktidar partisine en yakın seçimlere kadar dokunamaz. Bu yüzden muhalefet belli aralıklarla seçim olmasını ister. Yerel seçim sonuçlarıyla iktidar değişmez ama genel seçim tarihleri değişebilir. Bunu muhalefet çok iyi bildiği ve uzun süre seçim olmayacağı için yerel seçimlere ayrı bir can kurtarıcı seçimler gibi bakar. Buradaki muhalefetten sadece mevcut muhalefet partileri anlaşılmasın, Türkiye’yi ve onun başındaki hükümet partisini durdurmak isteyen tüm iç ve dış güçlerden bahsediyorum. Yani bu yerel seçimler bütün hepsi için uzun bir tünelden önceki karayolundaki son çıkış gibi. Bu yüzden de çok önemli.
2019 Yerel seçimleri için öngörülen avantajlar

AK Parti açısından bu yerel seçimin zamanı siyasi konjonktür olarak görünürde avantajlı gibi. CHP içindeki bölünme, İYİ Parti’nin CHP oylarını alabileceği, özellikle yeniden aday yapılmayacak olan CHP’li mevcut Belediye Başkanlarının İYİ Parti’den aday olmaları oyları bölecektir, AK Parti’nin MHP ile koalisyon yapması, CHP Belediyelerinin genelde başarısız yönetilmeleri, projelerinin olmaması ve hizmet vermemeleri, AK Parti’yi siyasi açıdan güçlendiriyor. Ancak kesin emin olmamak gerekiyor. AK Parti açısından konuşulan tüm bu cümleler CHP’nin malumu. Yani onlar da bu konuştuklarımızı çok iyi biliyor tedbir alacaklardır diye düşünüyorum. Diğer yandan ekonomik konjonktür AK Parti için seçimlerde dezavantaj gibi. Tabi AK Partili kurmaylar da buna çözüm üreteceklerdir.

Dezavantajlar

AK Parti açısından ekonomik durum dezavantaj olabilir. Üstelik seçim ekonomilerinin de olumsuz ilave etkileri de var. Bu bakımdan seçimlerin erkene alınması aslında ekonomik açıdan çok daha iyi olabilir. Bu sadece benim naçizane bir düşüncem. Ya da seçimler öncesi piyasaların mutlaka biraz canlandırılması ve hareketlendirilmesi gerekiyor. Diğer yandan son seçimlerde AK Parti oylarını olumsuz etkileyen en önemli neden olan, Feto taraftarlarının CHP’ye destek vermeleri. Küçük te olsa mağduriyet yaşayan bir grup var ki bunların çoğu oylarını AK Parti’ye vermeye meyilli kişilerdi, küstürüldüler. AK Parti’de son dönemdeki puan kayıplarının bir kısmı bu yüzden. Sakın yanlış anlaşılmasın, Fetocuları kazanalım falan demiyorum. Mesela canlı iki örnek vereyim. Kardeşi Feto okullarında öğretmenlik yaptı diye ihraç ediliyor bir diğerinin baldızı 8 yıl kadar önce Feto üniversitesinde yüksek lisans yaptı diye memuriyete alınmıyor. Bu şekilde vatandaşlar AK Partiye ve devlete küstürülüyor. Şu anda kardeşi Fetocu olup devlette iyi yerlerde olanlar var. Buna kızmamak lazım. Kimse kardeşinin yaptığından sorumlu tutulamaz. Ama kardeşi Fetocu diye siz ona ceza vermeye kalkarsanız bırakın oy vermeyi size düşman olur.   

Anketler

Anketlerden bahsediliyor. Eğer doğru kurumlar, doğru yerlerde, doğru sorularla anket yaparlarsa güzel. Ancak istediğiniz sonuca göre anket yapıyorsanız felaket. Bakın size bir örnek vereyim. Geçen seçimlerin birinde bir ilçe için bir aday belirlenmişti. Nedir diye sordum, ankette en çok tanınan kişi olarak çıkmış. Peki, bu yeterli mi? Mesela Türkiye’de bir anket yapsanız. Tanınırlıkta Donald Trump ilk sıralarda çıkar. Ama sormak lazım, kaç kişi o’na oy verir. Nitekim yukarıda bahsi geçen kişi aday oldu ve fark yedi. Şimdi burada anket sonuçlarına kızmamak gerek. Anket mi istiyorsunuz? Seçimlerden daha iyi anket mi olur? Yakın zamanda bir seçim olmuş ve sonuçları tek tek görebiliyorsunuz. Sekiz ayda sihirbazlık yapamayacağınıza göre radikal çözümlerle sonuca gitmek gerekir. Bir yerde araç yol almıyorsa üç çare vardır: Ya aracı, ya şoförü ya da yolu değiştireceksin.
Gizli müşteriler veya raportörler

Daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Reisin mutlaka son seçimlerde kaybettiğimiz yerlere gizli raportörler göndermesi lazım. Bazı şirketler buna “Gizli Müşteri” diyor. Kar etmeyen mağazalara giden gizli müşteriler, ilginç tespitler yapabiliyor. Gizli Raportörler, teşkilatı, muhtelif adayları ve seçmen analizini inceleyecekler. Bu raportörler kimsenin bilmediği ve Reisten başka kimseye eyvallahı olmayan kişiler olmalıdır. Onlardan gelecek veriler, teşkilatlardan gelen verilerle ve anket sonuçlarıyla karşılaştırılmalıdır. Bilmiyorum bu yapılabilir mi? Olursa mükemmel olur.

Doğru aday kriterleri

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, aday belirlemede beş temel kriterlerinin olduğunu ve bunların: “ Ehliyet, liyakat, sadakat, adalet ve tevazu” olduğunu söyledi. Kesinlikle doğru tespitler. Ben de benzer kriterleri pek çok kez yazdım ve söyledim. Numan beyin sunduklarına naçizane üç ekleme yapacağım: “Bereket, toparlayıcılık ve samimiyet” Bereket derken, AK Partiye ilave oy getirecek, katma değer sunacak adaylar olmalı. Toparlayıcı derken AK Parti’deki tüm küskünleri toparlayacak biri olacak. Bu çok önemli zira AK Parti’de ciddi küskünler var. Bunlar Reise değil ama teşkilatlara küskünler. Son seçimde bunlardan bir kısmı ya oy kullanmadı ya da MHP’ye gitti. Son olarak Samimiyet, yani gerçekten göründüğü gibi olacak, olduğu gibi görünecek. Tevazu rolü yapmayacak, tiyatro yapmayacak. Parti büyüklerine tevazulu ama vatandaşın karşısında gerçek yüzünü gösterip kibirli olmayacak. Zira bu şekilde ikiyüzlü olanlar da var maalesef. Bu arada seçim bölgesinin demografik yapısına göre adayın belirlenmesi de önemli. Diğer taraftan adayların isimlerini Reise verenlerin de yukarıdaki bu kriterleri harfiyen uygulaması çok önemli. Reis herkesi tek tek tanıyamayabilir. Bu yüzden kefil olanların üstünde büyük bir vebal vardır. Bu seçimlerin önemli olduğunu ve bugüne kadar oluşan bütün birikimlerin bir anda yok edebilme olasılığının olduğunu söylüyoruz. Türkiye’nin, İslam âleminin, Reisin zarar görebileceği yanlışlıklar asla kabul edilemez.  Böyle bir hata bilerek ya da bilmeyerek yapılsın affedilemez.

Siz doğru olanı yapın ve inanın

Hiçbir şey kesin değildir. Allah’ın dediği olur. Bu yüzden ne İstanbul, Ankara veya Antalya’nın kazanılması kesindir ne de İzmir veya Edirne’nin kaybedilmesi kesin değildir. Her şey inanmakla başlar. Gerçekten inanmakla. Lütfen özellikle İzmir’i böyle düşünün. İzmir benim güzel şehrim. İzmir, CHP’nin bu yönetimini hak etmiyor. Lütfen CHP’ye oy verdiği için İzmirliye kızmayın. Hep beraber özeleştiri yapalım ve kendimize kızalım. Nerede hata yapıyoruz? Doğru adaylar ve doğru stratejilerle İzmir’de çok güzel şeyler bekliyorum inşallah. Siz doğruları yapın (Doğru aday ve doğru strateji) ve İNANIN.  Allah inanlarla beraberdir. Olacak inşallah.


* RİFAT SAİT-KHA
24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 )
Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com )
İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 )
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )
Dokuz Eylül Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma Merkezi (ATMER) DK Başkanı

8 Eylül 2018 Cumartesi

Yeri tespit edildi, işte denize düşen helikopterin enkaz görüntüleri..

Yeri tespit edildi, işte denize düşen helikopterin enkaz görüntüleri...

İstanbul'da Bostancı Sahili’nde denize düşen helikopterin yeri tespit edilerek görüntülendi. Sahil Güvenlik ekipleri tarafından bulunan enkazın helikopterin bakımından sorumlu şirket tarafından çıkarılacağı öğrenildi.

Bostancı Sahili'nde düşen helikopterin enkaz arama çalışmaları sonucunda helikopterin yeri Sahil Güvenlik ekipleri tarafından tespit edildi. Enkaza ulaşıldığı bilgisi Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın sayfasında açıklandı.
Açıklamada şöyle denildi:
"06 Eylül 2018 tarihinde saat 16.50’de, İstanbul ili Kadıköy ilçesi Bostancı üzerinde uçuş yapan bir helikopterin denize düştüğü bilgisi alınmıştır Görevlendirilen 1 Sahil Güvenlik Helikopteri, 2 Sahil Güvenlik Botu, 2 Sahil Güvenlik Dalış Timi tarafından derhal arama kurtarma faaliyetine başlanmıştır.
Bahse konu helikopterde bulunan iki şahsın İstanbul Deniz Taksisi tarafından denizden sağ olarak alındığı ve alınan şahıslardan 1’nin sevk edildiği hastanede hayatını kaybettiği bilgisi alınmıştır. Sahil Güvenlik unsurları tarafından, düşen helikopterin yerinin tespiti ve seyir emniyetinin sağlanması maksadıyla icra edilen görev neticesinde, söz konusu helikopter enkazının yeri tespit edilmiştir. Helikopterin bakımından sorumlu Sancak Havacılık tarafından helikopterin enkazının çıkarılacağı öğrenilmiştir."
Öte yandan helikopterin enkazının ilk görüntüleri de yayınlandı.
Yeri tespit edildi, işte denize düşen helikopterin enkaz görüntüleri...
Yeri tespit edildi, işte denize düşen helikopterin enkaz görüntüleri...Yeri tespit edildi, işte denize düşen helikopterin enkaz görüntüleri...

5 Eylül 2018 Çarşamba

Altınordu'da gol sevincine kadro dışı cezası

Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Spor Toto 1'inci Lig'de dün oynadıkları maçta eski takımı Denizlispor'un filelerini sarstıktan sonra gerçekleştirdiği gol sevinci nedeniyle futbolcularından Hüseyin Atakan Üner'i 3 maç kadro dışı bıraktı. Altınorduda gol sevincine kadro dışı cezası

10 yıl boyunca altyapısında yetiştiği Denizlispor'da geçen sezon sözleşmesini uzatmayınca kadro dışı kalan Hüseyin Atakan, transfer döneminde Altınordu'ya imza attı. 19 yaşındaki futbolcu, 4-0 kazandıkları eski takımıyla oynanan maçta takımının ilk golünü attıktan sonra konuk seyircinin bulunduğu kale arkası tribünün önünde abartılı bir sevinç yaşadı. Denizlispor taraftarları, bu sevincin ardından müsabaka boyunca genç futbolcuyu ıslıklarken maçtan sonra Denizlisporlu Recep Niyaz, eski takım arkadaşını taraftarlarla barıştırmak istedi. Ancak tepkilerin sürmesi nedeniyle Hüseyin Atakan soyunma odasının yolunu tuttu.
Futbolcularının rakip taraftar önündeki gol sevinci üzerine bir açıklama yayınlayan Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Denizlispor camiasından özür diledi. Özkan, "Hüseyin Atakan 14 yaşından beri izlediğimiz bir oyuncuydu. Yetiştirme bedeli olarak 375 bin TL ödedik ve kulübü Denizlispor'a ikinci satış gelirimizden yüzde 30 pay vermeyi yazılı olarak taahhüt ettik. Golü attıktan sonra yaptığı büyük terbiyesizlik. Tecrübeli bir oyuncu yapsaydı bugün biletini keserdim. Atakan, hayat sınavından ikmale kaldı. 'Çocuklarımız geleceğimiz', 'İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu' ve 'Türkiye'nin Altınordu'su' ana sloganlarımıza yara açan Hüseyin Atakan'ı 3 maç kadro dışı bırakıyorum. Bu 3 maçta Hüseyin Atakan'ın yerine U18 takımımızın sol açığı Berkay Görmez ile sahaya çıkacağız. Hüseyin Atakan, şimdi sözüm sana. Postacı kapıyı iki defa çalarmış. Birinciyi çaldı, bilesin. İkincide ağzınla kuş tutsan nafile" açıklamasını yaptı.

3 Eylül 2018 Pazartesi

Ekonomik savaşta devletin sübvansiyonu Rifat Sait *

Ekonomik savaşta devletin sübvansiyonu
Rifat Sait *

Artık herkes biliyor ki; Türkiye adı konulmamış bir savaşın içinde. Geçen yazılarımızda detaylı olarak anlatmıştık. Evangelistlerin karşılarında en büyük rakip gördükleri Türkiye’ye karşı başlattıkları bir savaş bu. Kimilerine göre 3.Dünya savaşı, bir diğerine göre Kıyamet (Armegedon) savaşı, görünen yüzüyle ekonomik savaş, bizim açımızdan ikinci kurtuluş savaşı. Pek çok siyasetçi, devlet adamı, yazar, çizer bunu söylüyor ama en önemlisi Türkiye Cumhuriyetinin en yetkilisi Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye karşı başlatılan bu savaşı pek çok kez konuşmalarında ifade etti. Dolayısıyla başka söze hacet yok.

Şimdi özel sektörün ama sonra devletin sorunu

Düşmanların Türkiye’ye karşı başlattıkları bu savaşta kuşkusuz en büyük silahları Dolar. Hiçbir karşılığı olmadan istedikleri gibi bastıkları dolarla, ekonomik saldırıyı gerçekleştiriyorlar. Dolarla yapılan bu saldırıya karşı sadece halktan ve milletten bir şeyler beklemek olmaz. Zaten devletimiz de üstüne düşen görevi yapıyor. Savaş, tıpkı bir doğal afet gibi açıkça bir mücbir sebeptir. Normal şartlar yerine acil plan eylemleri devreye girer. Dolayısıyla adı konulmamış bu savaşta devletin acil eylem planları içinde zarar gören milli müteşebbisleri sübvanse etmesi gerekir. Tabiki devletin de imkânları bir yere kadar sınırlı. Tabiki bu devlet bizim, hepimizin. Ancak ülkede özel sektör biterse devlet çok daha büyük zarar görür. Yatırımların, ihracatın, istihdamın ve vergi ödemelerinin devamı özel sektörün durumuna bağlıdır. Bugün özel sektörün sorunu olan bir durum müdahale edilmez ise ileride devletin sorun haline gelebilir.

Dolar zade sanayicilerimiz

Geçen hafta İzmirli küçük bir KOBİ sahibi bize geldi ve yardım istedi. Yardım istediği konu şuydu. Devletin bir ihalesine girmiş ve kazanmış. Ancak kazandığı ihalenin hammaddesi yurtdışından geliyor. Yani Dolar ile satılıyor. İhaleye girdiğinde Dolar 4000 lira civarında. Seçimler ve seçim sonrası yeni yapılanma nedeniyle ihalenin sonuçlanması 2 ay gecikiyor. Bu arada Dolar 6500 olunca, şok durumu yaşanıyor. Dolayısıyla ihaleden çıkmak istiyorlar. Bu KOBİ sahibi, ben teminat mektubunu yakmaya hazırım diyor ama ihale kanununa göre yasaklı duruma düşecek. İhale yasaklısı olunca şirketin kapanması ya da büyük zarar sonucu yatırımları durdurup işçi çıkartması söz konusu olabilir. Ayrıca daha da vahimi bir sonraki ihaleye giremeyince rakibi tek kalıyor ve tekel gibi tek başına ihaleye girip istediği fiyatı verebilir. Bu konuyu ihaleyi yapan devlet kurumundaki ilgili memura soruyor ve çare arıyor. Ancak ilgili devlet memuru, beklenen cevabı veriyor : “olmaz, yasaklı duruma düşeceksiniz” Hatta bu memur arkadaşlar hiç zaman kaybetmeden bakanlığa ilgili yazıyı adeta acele posta ile yazıp bu KOBİ’yi yasaklı duruma sokmaya çalışıyor. Neyse ki; duyarlı ve gelecekte ne olacağını bilen üst düzey memurlarımız var. Dolar mağduru KOBİ’ye bir müddet zaman verdiriyorlar. KOBİ biraz nefes alıyor ama bu da geçici bir çözüm.
Alman usulü sübvansiyon

Yaşanan bu problem sadece bize yardım edilmesi için gelen KOBİ’nin meselesi değil. Türkiye’de bu durumda olan çok sayıda mağdur milli ve yerli sanayici ve müteşebbis var. Ankara’daki bürokratlarla görüştüğümüzde çözüm için tek adres gösteriyorlar: “Tek ve yetkili çözüm Başkan Erdoğan!” Bilmiyorum, bu problem Sayın Başkanımıza bu kadar detaylı anlatıldı mı? Bazı işadamları, ulaşamayız diyorlar ama bazen yazılan birkaç satır yazı çok büyük duvarları bile aşarak sahibine ulaşır. Diyeceğim o dur ki; Sayın Başkanım sanayiciler bu konuda sizden çözüm bekliyorlar. Elçiye zeval olmaz. Biz böylece iletmiş olalım. Ülke sizin de söylediğiniz gibi savaşın içinde. Bu bir mücbir sebeptir. Normal kanunlar yerine olağanüstü durumlardaki kanunlar işletilmeli ve devlet mağdurları sübvanse etmelidir. Ancak zararın tamamını devletten karşılaması beklenemez. Bir kısmını özel sektör bir kısmını devlet. Bu savaşta Almanların da rolü var ya, Alman usulü halledelim inşallah.
Türkiye’deki ABD’li bir arşiv firması hakkında şikâyet var
Duvarları aştıysak bu arada bize gelen küçük bir şikâyeti de bu vesileyle yukarıya iletmiş olalım. Ne kadar doğru bir şikâyettir bilemiyorum. Ama oldukça ciddi bir şikâyet söz konusudur. Mutlaka araştırılması gerekir. Hani milli ve yerli diyoruz ya, yaklaşık 10 yıldır faaliyette olan milli ve yerli bir KOBİ’miz dijital arşivleme işi yapıyor. Bugüne kadar devlete iş yapmamış. Milli ve Yerli harekâtı başlayınca ekmek yerim deyip devlete teklif veriyor. Bir bakıyor ki; bazı devlet kurumlarında merkezi ABD’de olan bir yabancı kurum dijital arşiv işini almış. İsmi İron Mountain. Yani Türkçesi Demir Dağ. Aslında Amerikalılar böyle biz Türkler gibi isim tamlaması yapmazlar. Muhtemelen Amerika’daki bazı Türkler böyle isim takabilirler. Üstelik bu ABD’nin en büyük veri depolama şirketlerinden olan bu “Iron Mountain” , adresi Pensilvanya olunca şüpheler artıyor. Detaylı bilgi için Abdulkadir Selvi’nin Hürriyet gazetesinde 4 Temmuz 2017 tarihinde yazdığı şu yazısını okumak gerekiyor. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/fetonun-hesaplari-ve-devletin-istihbarati-40508544 Bu şirket hakkında gerekeni yazmış. Doğru veya yanlış bence mutlaka araştırılması gerekir.
* RİFAT SAİT-KHA-





 24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 ) Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com ) İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 ) BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )
Dokuz Eylül Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma Merkezi (ATMER) DK Başkanı Mail: rifatsait@gmail.com Linkedin: www.linkedin.com/in/rifat-sait-b54b0980/ Twitter https://twitter.com/saitrifat Facebook : www.facebook.com/rifat.sait İnstagram : https://www.instagram.com/rifat.sait/ Web. http://www.rifatsait.com.tr/