-->

Çeviri

30 Nisan 2016 Cumartesi

Genç İlçe Başkanımız Onur Ayan’ı makamında ziyaret ettik,

CHP Karesi İlçe Başkanlığımızda Genç İlçe Başkanımız Onur Ayan’ı makamında ziyaret ettik, toplantı salonumuzda partililerimizle gündemi ve Sandık Çevresi Örgütlenme modelini konuştuk…
Karesi İlçe Örgütümüzde gerçekleştirdiğimiz toplantıda parti emekçilerimize Sandık Çevresi Örgütlenmesi hakkında bilgi verdik. Sandık Çevresi Örgütlenme modeliyle; örgütlerimiz, partililerimiz ilçesini kılcal damarlarına kadar tanıyacak. Bu örgütlenme modeli ile parti neferlerimiz yarın seçim olacakmış gibi çalışmalı. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları çözmek için iktidar olmaya, iktidar olmak içinde özveriye, kararlı ve inançlı çalışmaya ihtiyacımız var. Bu amacımızı gücünü devrimci ruhundan alan Cumhuriyet Halk Partisi ve partimizin fedakar kadroları başaracak.
Ege University'de Prof.Dr. Öğretim Üyesi veCumhuriyet Halk Partisi - CHP'da Genel Sekreter

 Kamil Sındır :/KHA.

Bilmiyorum. Bilmiyorum,Bilmiyorsun,

AĞRI'ya,gidiyorum.Toprak kokusu kar altından nasıl
kokar,bilen var mı.?
Her yer,kar buz.Güneşin merkezine bakan traflarda
güneş kavruğu toprağın,bitki
kökleriyle,baharı bekler.
Ağrıya girerken,Mılli kayakçi
Alptekin ailesi.Gıjık tawoda,
kayaklarıyla beni karşılayacak
larmı?Tanıdık simalardan
kim kaldı.Bilmiyorum.!...
Yoksa,yol üzeri Dıyarbekire
mi,uğrayıp size barışın,tesis
edildiğini mi,müjdeleyeyim Bilmiyorum.
Bilmiyorum,Bilmiyorsun,
Bilmiyorlar.!.,
06.02.2016
KAŞ/ANTALYA -KHA.
MUSTAFA TANER

28 Nisan 2016 Perşembe

ek iş için işten çıkaramazlar kararı yargıtaydan çıktı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, bir çalışanın mesai saatleri dışında başka bir yerde çalışmasının, işten çıkarılması için haklı neden olamayacağına hükmetti.

İzmir'de özel bir şirkette boya teknikeri olarak çalışan A.B, yeni iş yeri açan bir arkadaşına mesai sonrası yardım etmeye başladı.     
Bu durumu tespit eden patronu, "müşteri çalabileceği endişesiyle" A.B'nin iş akdini feshetti. İşveren, A.B'ye ödenen kıdem ve ihbar tazminatının geri alınması istemiyle dava da açtı.     
İzmir 10. İş Mahkemesi, davayı kabul ederek, işçiye ödenen tazminatların geri alınmasına hükmetti.    
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, İzmir 10. İş Mahkemesinin kararını bozdu.    
'FESHETME HAKKI KAZANIR' 
Kararda, iş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz ve davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği konusunun öncelikle araştırılması gerektiği belirtildi.     
İş Kanunu'nun 25. maddesinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin sayıldığı anlatılan kararda, bu durumların varlığı halinde işverene iş sözleşmesini haklı feshetme imkanı tanındığı kaydedildi.   
"İşverenin güvenini kötüye kullanmak", "hırsızlık yapmak", "meslek sırlarını ortaya atmak" gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği vurgulanan kararda, yasadaki hallerin sınırlı sayıda olmadığı, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışların işverene fesih imkanı tanıdığı ifade edildi.     
Kararda, somut olayda davalı işçinin, yeni iş yeri açan bir arkadaşına mesai sonrası yardım ederken işverence bu durumun tespit edilmesi nedeniyle iş akdinin feshedildiği ve işçinin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını tahsil ettiği anlatıldı.    
İADE VURGUSU YAPILDI 
İşverenin bu ödemenin hatayla yapıldığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatını hak etmediği gerekçesiyle ödenen paranın kendisine iadesini istediği belirtilen kararda, şöyle denildi:     
"Davalının mesai sonrasında başka bir iş yerinde çalışmasını yasaklayan bir hüküm, iş sözleşmesinde ya da hukuk sistemimizde bulunmamaktadır. İşverence işçinin mesai sonrası yaptığı iş nedeniyle zarara uğradığı veya iş yerinde düzenin bozulduğu, işçinin performansının düştüğü hususları iddia ve ispat edilmemiştir. Sadece iş yerinden müşteri çalacağı endişesiyle iş akdinin sona erdirildiği beyan edilmiştir. Bu durum karşısında davacının davranışının iş yasasının 25/2. maddesinde düzenlenen 'ahlak ve doğrulukla bağdaşmayan davranış' olarak yorumlanması mümkün değildir. Davalı işçinin iş akdinin haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığına göre, davacı işverenin açtığı istirdat davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bu durum bozmayı gerektirmiştir."   

16 Nisan 2016 Cumartesi

Zakir Kaya "Gizemli Olaylar 7.

Annesi ile Mezarı Birleşen Bebek
Çakıroba Köyleri arasında bulunan ‘Issız Cuma’ cami mezarlığında yaşanan sır dolu olaylar, duyanları şaşkına çeviriyor. Mezarlığa defnedilen bir anne ve bebeğinin birbirinden ayrı yapılan mezarları, her seferinde yeniden birleşti. 3 yaşındaki kızını toprağa veren anne ise 47 yıl sonra mezarı açtığında şok eden bir olayla karşılaştı. 2014'te yaşanan bu esrarengiz olay, sosyal medyada yeniden gündeme getirildi. Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Seyvan ve Çakıroba köyleri arasında, 1335 yılında yapıldığı tahmin edilen camiye, etrafta başka yapı olmadığı için ‘Issız’ adı verildi. Eskiden sadece Cuma namazlarının kılındığı caminin adı, daha sonraları ‘Issız Cuma’ oldu. Issız Cuma bölgesinde bulunan ve en eski tarihli mezar taşına göre yaklaşık 680 yıllık olduğu sanılan mezarlık ise Seyvan köyü tarafından kullanılıyor. Ancak mezarlıkta yaşanan esrarengiz olaylar, duyanları hayrete düşürüyor. Üstelik olayları, birebir tanık olanlar anlatıyor. Yenice’nin Seyvan köyü’nde 52 yıl önce bir kız bebek dünyaya getiren Hatice Erkek, doğumun ardından kısa süre sonra hayatını kaybetti. ‘Ayşe’ adı verilen minik bebek de doğumdan 20 gün sonra hayata gözlerini yumdu. Ayşe bebek, annesinin yanında kazılan bir mezara defnedildi. Birkaç gün sonra ziyarete giden yakınları, iki mezarın birbirine birleştiğini görünce şok oldu. Mezarları ayıran aile fertleri, bir sonraki ziyarette, mezarların tekrar birleştiğini gördü. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra, yakınları anne ve kızın mezarlarını olduğu şekilde bıraktı. Minik bebeğin süt annesi Emine Ungurlu yaşananları şöyle anlattı; “Aynı zamanlarda benim de bir oğlum olmuştu. Hatice doğumdan bir süre sonra öldü. Küçük kızı Ayşe’yi birkaç kez ben emzirdim. Birkaç gün sonra o da öldü. Öldükten sonra annesinin yanına defnettiler. Ama iki mezar birbirine değiyor. Ayırıyorlar, yine değiyor. Kaç kez ayırdıklarını bilemiyorum. Ama bakın şimdi yine bir aradalar” dedi. Mezarlığı ziyaret edenler de bu ilginç olay karşısında şaşkına dönüyor. Seyvan köyünde yaşayan Emine Salı, 1967 yılında, 3 yaşındaki kızını suya düşürdü. Hayatını kaybeden küçük kız, Issız Cuma mezarlığında toprağa verildi. Acılı anne, kızı Hatice’den geriye kalan tek şey olan saç örgüsüne bağladığı boncuğu, bir iple kızının başındaki mezar tahtasına bağladı. Aile, maddi durumları iyi olmadığı için, aradan geçen sürede kızlarına mezar yaptıramadı. Anne Emine Salı, kızının mezarını yaptırmak için 47 yıl para biriktirdi. Hatice bebeğin mezarı, yeniden yapılmak üzere açıldı. Anne Salı, gördükleri karşısında şaşkına döndü. Kızının mezar tahtasına bağladığı ip ve boncuğun, mezardaki her şey çürümüş olmasına rağmen ilk bağladığı şekilde durduğunu söyleyen Salı, “Bebeğim vefat ettiğinde 4 yaşındaydı. 2 oğlumu ve 1 kızımı gömdüğüm bu mezarlıkta kızımın saç örgüsü bağladığım ipi ile boncuğunu mezarı başındaki mezar tahtasına bağladım. İmkanımız olmadığı için mezarlarını yaptıramadık. Şimdi mezarını yaptırdık. Kızımın 47 yıl önce mezarı başı tahtasına bağladığım ipiyle boncuğunu buldum. Mezar tahtası erimiş bir çomak halini almış ama benim tahtaya bağladığım boncuk ve ip 47 yıl önce bağladığım gibi çürümemiş halde” dedi.


14 Nisan 2016 Perşembe

25 yerinden bıçaklanan kadının eşi gözaltına alındı.

25 kez bıçaklanan kadının kocası tutuklandı

İzmir'in Buca ilçesinde, 25 kez bıçaklanmış bir şekilde evinde ölü bulunan ev hanımı Rüya P.'nin ilk önce cinayet zanlısı olarak gözaltına alınan ancak çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartı ile serbest kalan eşi Ahmet P., bu sefer çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.   

Olay, geçen cumartesi akşam saatlerinde, Şirinyer semtinde bir evde meydana geldi. Gayrimenkul alım satım işleri ile uğraşan Ahmet P. 'yaralama' suçundan girdiği cezaevinden geçen perşembe günü izinli çıktı. Ailesini ziyaret sonrası Ahmet P.,  evine gitti. İddiaya göre, Ahmet P., kapıyı açamayınca çilingir çağırdı. Çilingir yardımı ile kapıyı açan Ahmet P., eve girdiğinde eşi Rüya P.'yi kanlar içerisinde yerde buldu. Durumun bildirilmesi ile gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde, Rüya P.'nin 25 kez bıçaklanarak hayatını kaybettiğini belirledi. Evde inceleme yapan polis, olaya hırsızlık suçu vermek için çekmecelerin karıştırıldığını, ancak ortalık yerde bulunan dizüstü bilgisayar ile paraların alınmadığını belirledi. Öte yandan evin giriş kapısında bir bir zorlamanın olmadığı tespit edildi. Şüpheli olarak gözaltına alınan Ahmet P., iddiaya göre sorgulamasında çelişkili ifadeler verdi. Emniyetteki sorgulamasının ardından adliyeye sevk edilen Ahmet P., çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
BU KEZ TUTUKLANDI 
Ahmet P.'nin serbest bırakılmasına savcı bir üst mahkemeye itiraz ederken, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri Ahmet P. ile ilgili yeni delil bulmak için çalışmalarını sürdürdü. Savcının itiraz üzerine Ahmet P. ile ilgili yakalama kararı çıkarıldı. Tekrar gözaltına alınan Ahmet P., polis sorgulamasında olay günü yaptıkları ve söyledikleri arasında çelişkili ifadeler verdi. Emniyetteki sorgulamasının ardından adliyeye sevk edilen Ahmet P. tutuklandı.

10 Nisan 2016 Pazar

RAHMETLİ ÇOK CAN ALMIŞTI NİHAYET SONUNDA ?

Cenaze aracıyla kaçak sigara sevkiyatı

Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Van-Hakkari karayolu Gürpınar mevkisinde yaptıkları kontroller sırasında durdurdukları cenaze aracından 35 bin 500 paket kaçak sigara çıktı.

Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, yurdakaçak yollarla sokulan çok sayıda kaçak sigaranın il merkezine getirileceği ihbarı üzerine Van-Hakkari karayolu Gürpınar mevkisinde araç kontrolü yaptı. Ekipler, uygulama noktasına Başkale istikametinden tepe ışıkları yanarak yaklaşan ve üzerinde "cenaze nakil aracı" yazılı 27 FE 519 plakalı minibüsü durdurdu. Araçta yapılan aramada 35 bin 500 paket kaçak sigara ele geçirildi. Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla minibüse el konulurken, sürücü E.T. gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. 

8 Nisan 2016 Cuma

45 sığınmacı, Dikili’ye getirildi.

İZMİR’den yasa dışı yollarla 20 Mart’tan sonra Yunan adalarına geçen sığınmacıların geri kabullerine 4 günlük aradan sonra tekrar başlandı. Midilli Adası’ndan ilk seferde Lesbos gemisine alınan 45 sığınmacı, Dikili’ye getirildi. Geminin denize açılması sırasında iadeye karşı çıkan aktivistlerin denize atlayıp geminin açılmasını engellemeye çalıştıkları belirtildi.

AB ile Türkiye arasında varılan anlaşmayla, 20 Mart’tan sonra Yunanistan’a geçen sığınmacıların iadesini öngören Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasında, 4 gün aradan sonra tekrar başlandı. Geçen pazartesi 202 kişinin iadesiyle ilk kabulden sonra Yunanistan tarafında başlayan eylemler ve iltica isteklerinden dolayı, planlar değişti. Çarşamba günü yapılması öngörülen iadeler bugüne ertelendi. Bugün de Midilli Adası’ndaki Irakİran, Pakistan, Afganistan uyruklu 45 sığınmacı Lesbos gemisine alındı. Sığınmacıların yine aynı sayıda Frontex görevlileri de eşlik etti. Gemi limandan ayrılırken, sığınmacıların iadesine karşı çıkan aktivistleri protesto gösterisi yaptığı, üçünün denize atlayarak geminin önüne geçmeye çalıştığı ifade edildi. Protesto gösterileri arasında Midilli’den ayrılan Lesbos gemisi, saat 09.10’da Dikili Limanı’na yanaştı.
TEK TEK GEMİDEN ALINDI
Geminin limana yanaşmasından sonra sığınmacılar tek tek gemiden alındı. Yunanistan’dan gelen bilgilerle, eldeki bilgilerin karşılaştırılmasından sonra sığınmacılarınh iadeleri kabul edildi. Sağlık kontrolünden geçirilen sığınmacıların parmak izleri alındı fotoğrafları çekildi. İl Göç İdaresi görevlilerinin gözetiminde yapılan bu çalışmalardan sonra sığınmacılar, polisin eskortluk yaptığı otobüslerleKırklareli’ndeki merkeze götürülecekleri açıklandı. Bu arada olası olayların önüne geçebilmek için, çevik kuvvet ekibi de TOMA eşliğinde limanda önlem aldı. 

İADE ÖNCESİ 2 İNTİHAR GİRİŞİMİ 
Yunanistan’da yayın yapan ’www.enikos.gr’ adlı sitenin haberine göre, bu sabahDikili’ye gönderilecek sığınmacıların arasında bulunan bir Afgan genç, bir kutu ilacı içtikten sonra limanda beklerken fenalaştı. Ambulans yardımıyla Midilli Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Afgan sığınmacının yoğun bakımda tedaviye alındığı; hayati tehlikesinin sürdüğü belirtildi. 
Atina’daki kamptan iade kapsamında çıkartılan yine bir Afgan erkek, bu kez üzerinde benzin dökerek intihara teşeübbüs ettiği, polisin araya girmesiyle olayın büyümediği öğrenildi. Ayrıca bugün sığınmacıları Türkiye’ye götürecek feribotun limandan ayrılışı sırasında yüzerek önünü kesen 3 aktivistin, Yunan deniz polisi tarafından gözaltına alındığı kaydedildi. 

ADALARDA PROTESTO 
Yunanistan’ın İstanköy Adası’nda bekletilen bazı sığınmacıların Leros Adası’na getirilişi sırasında gerginlik çıktığı da belirtildi. 
Leros Belediye Başkanı Mihalis Kolias, Meclis üyeleri ile birlikte ada halkını sakinleştirmeye çalıştığı ifade edildi. Bir meclis üyesinin vatandaşlar tarafından yerlerde sürüklendiği kaydedildi. Olayların büyümesini polisin güçlükle önlediği belirtildi. 
Yunan medyası, her gün 200-250 arasında göçmenin Türkiye’ye iade edileceğini duyurdu. 

5 Nisan 2016 Salı

Roman Derneği" Başkanlığında STK Atağı

Roman Derneği" Başkanlığında STK .Atağı 
YENİ YASA ÇALIŞMALARI BAŞLADI HAZIRLANIP TEKLİF EDİLMESİ PLANLANIYOR 
Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan çatışmalar başta olmak üzere ülke genelinde yaşanan şiddet olaylarının son bulması için barış girişimlerinde bulunan Beyaz Sivil İnisiyatif bu kez milletvekillerine seslendi.
Beyaz Sivil İnisiyatif 110 STK’nın imzasını taşıyan ‘Barış mektuplarını’ milletvekillerine özel kuryeyle gönderdi.
Beyaz Sivil İnisiyatif daha önce de İzmir’deki siyasi parti il başkanları,  İzmir Büyükşehir Belediye başkanı ve İzmir valisi, İzmir Ticaret odası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret ederek şiddet ve terörün durması için ortak akılda buluşulması konusunda destek olmasını istemişti.
HALK OLARAK VEKİLLERİMİZE SESLENİYORUZ
Beyaz Sivil İnisiyatif, asıllar (halk) olarak vekillerimize sesleniyoruz diyerek başladığı mektupta şu ifadeler yer verdi: “Sevgi ve kardeşliğin yeniden kurulması, yaşadığımız kaos ortamının sonlandırılması için; devletin ilgili kurumları, hangi kanun ve yasayı koyarsa koysun, uygularsa uygulasın, güvenlik güçleri hangi tedbirleri alırsa alsın. İnsanın kendi çevresinden başlayarak yaymaya başlayacağı, oluşturacağı sevgi ve kardeşlik ikliminden daha başarılı olamayacaktır. Ülkemizdeki her insanın bu çağrıyı yapmasını istiyor, sizleri de ülkemizin huzur ve istikrarı için bu çağrının öncüleri olmaya davet ediyoruz. İnsanlık ölüyor. İnsanlık ölüyor. Yeter… İnsanlık Ölmesin.”
SORUN SİYASİ ÇIKAR, SİYASİ İHTİRAS İLE ÇÖZÜLMEZ
Siyasi ihtiras ve siyasi çıkarlarla yapılan çalışmaların sevgi ve kardeşliği sağlayamayacağına dikkat çekilen mektupta, “Ülkemizin içinde bulunduğu “Toplumsal eşitsizliğin ürettiği şiddet” ve “terör” ortamının çözümü için tek kurum olan, TBMM ve bu kurumda yer alan 550 vekilimizi, "şiddet'e ve terör’e dur" demeye çağırıyoruz. Biz bu ülkenin ‘asıl’ları olarak ‘vekil'lerimizi seçtik. Vekillerimizin bizim sevgi ve kardeşlik istediğimizi bildiklerine inanıyor ve asılların bu istekleri için çalıştıklarını umuyoruz. Ölümlerin durması, sevgi ve kardeşliğin getirilmesi için yapılacak çalışmaların, siyasi çıkar, siyasi ihtiras ile çözülemeyeceği gerçeğidir” denildi.
HEMEN ‘ORTAK AKIL KOMİSYONU’ KURULSUN
Vekilleri ortak akıl kurmaya davet eden mektupta şu ifadeler kullanıldı, “Dört aylık görev süresinde sadece 32 saat çalıştırılmak zorunda bırakılarak "Dünya Demokrasi Tarihine" isimlerini yazdıran 25. Dönem vekillerimiz yaşanan olaylara sessiz kalmıştı. 1 Kasım'da göreve gelen siz 26. Dönem vekillerimizden, "çözüm için ortak akıl" üretmek adına "ortak akıl komisyonu"  oluşturmaya ve bu komisyonda, TBMM'de grubu bulunan tüm partileri bir arada çalışmaya davet ediyoruz.”
 OY VERENLER ŞİDDET TERÖR VE ÖLÜM İSTEMİYOR
Mektupta son olarak “Size oy verenlerin tamamı "Şiddet’e, terör'e, ölümlere dur" diyor. Hangi parti ambleminin altına "evet mührü" basmış olursa olsun, oy verenlerin tamamı "dur" diyor. Halkın ortak talebi ancak "ortak akıl" ile çözülebilir. Ortak akıl ise sadece siyasi şemsiyelerle değil, esasen "Halk" şemsiyesi altında üretilebilir. Bunun içinde sizleri, "halkın istedikleri" için çalışmaya davet ediyoruz. Sizleri,  görevlerinizin ve yükümlülüklerinizin en önemlisi olan "Milletvekili; hem seçildiği bölge hem de ülke sorunları ile ilgilenmekle yükümlüdür"  maddesine uygun olarak çalışmaya davet ediyoruz. Akan kanı, bir daha akmamak üzere durdurabileceğinize inanıyor ve sizlere güveniyoruz. Buna inanarak 550 vekilimize oy verdik, şimdi verdiğimiz oyların karşılığını bekliyoruz”açıklamasında bulundular,

3 Nisan 2016 Pazar

Zuhal AKSOY Televizyon Dünyası Dizi Film Rüyası


Son zamanlarda gündemde olan televizyon kanallarındaki dizilerin gençler üzerindeki etkisi üzerinde durmak istiyorum. 

Toplumun ahlaki değerlerini korumak kimin görevi? Merak ediyorum şu Rütük ne işe yarıyor?

Tüm kanallarda dizi filmler,hemen her Ailelenin her akşam en büyük eğlencesi.Bu diziler özellikle gençlerin seyredeceği saatlerde yayınlanıyor ve ücretsiz olması en büyük sorun...Özellikle eğitim düzeyi gelişmemiş toplumlarda yayınlanan şiddet içeren, ahlaki değerleri eksik olan ( çok eşlilik gibi...) bu dizilerin daha geç saatlerde 
(ki, gündüz defalarca tekrarları olduğu için bu da çözüm değil) 
ya da şifreli kanallarda yayınlanmalıdır.Hangi filmi izlerseniz izleyin karşınızda havuzlu lüks villalar, lüks arabalar, konforlu lüks ofis mi, otel mi olduğu belirsiz kimsenin çalışmadığı, ofisler...Gayet şık ve güzel manken gibi kızlarla baba parasıyla ortalıkta dolaşan, partilerde, boğaz manzaralı restoranlarda boy gösteren, gençlerimizi hayal alemine götüren, ağız sulandıran görüntüler. Her film de mutlaka hastane sahneleri...Ve yine merak ediyorum, bu hastanelerin hiç mi hastası yok, ya da dizi filmdekiler rol icabı hastalanınca ki, çoğu zaman silahla yaralanma, ya da kasıtlı yapılan trafik kazasıdır ve doktorlar , hemşireler hep birlikte sedyeyi taşımak için perişan olurken, nasıl oluyorsa, hasta yakınlarına isimle hitap ediyorlar.
Ben özel hastane de olsa hiç bir hastanede böyle karşılanan hasta ve yakınları görmedim, bilmem dizi filmlerin dışında siz gördünüz mü? 
Tabi çok iyi tanınan, popüler bir politikacı, ya da sanatçı değilseniz.Ayrıca, Ben silah olmayan, gözlerini kırpmadan insanların vurulduğu dizi film de hiç görmedim
.Sanki su tabancası, her dizide mafya var. Herkes birbirinin arkasından bir şeyler çeviriyor.

Neden hiç bir filmde gençlere, insanlara örnek olacak olumlu davranış yok?

Bu filmler değil mi gençleri lükse, kolay yoldan para kazanma yollarını aramaya yönelten, silah taşımayı, kullanmayı doğal gösterip beyin yıkayan,kanıksatan? Uyanalım artık uykudan,hoş saatler değil, boş saatler.
..Tekrar soruyorum Rütük ne iş yapıyor? Tv., filmlerde rol alanların cepleri dolarken, reyting uğruna gençlerimiz zehirleniyor. Ülkemizde sağlıklı bir toplum istiyorsak, gençlerimizin iyi yetişmesini sağlamak zorundayız.
Bence ilk görev Devletin, daha sonra sevgili Anne Babaların, öğretmenlerin,pedagoglar , hangi görüşte olursa olsun, siyasi partilerindir. lütfen sesimizi yükseltelim, bu gidişe hep birlikte dur diyelim!..

Zuhal AKSOY/ KHA İ/ZMİR