CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün barolara yönelik yasal düzenleme tartışmalarına ilişkin, "Ortada henüz bizim bile daha vakıf olduğumuz bir teklif yok." sözlerine karşılık, "Sana niye sorsunlar ki? Bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin?
Kılıçdaroğlu: Baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasaya göre barolar, kamu tüzel kişi niteliğindedir.
23.06.2020 16:10 | Son Güncelleme: 23.06.2020 16:13
'BAROLAR HAK ARIYOR, YÜRÜYECEKLER'CHP Lideri Kılıçdaroğlu, barolarla ilgili düzenlemeye karşı çıkmak amacıyla Ankara'ya yürüyen baro başkanlarına da destek verdi. Kılıçdaroğlu, yargı sistemine yönelik eleştirilerde bulunarak, şunları söyledi: "Yargıya olan güveni sağlayacak olan unsurlardan biri de avukatlardır. Yargıyı kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunmayı almaya. Baroları parçalayacaklarmış, kanun çıkaracaklarmış. Anayasaya göre barolar, kamu tüzel kişi niteliğindedir. Yani bir devlette iki tane merkez bankası olmaz. Aynı şehirde iki vali olmaz. İki maliye bakanı olmaz. Bir vilayette bir baro olur. Seçimle gelir ve seçilir. Bugün o polislere talimat verip avukatları sokmak istemeyenler ve açacağımız çadıra izin vermeyenler şunu unutmasınlar; gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir. Bizim yapacağımız ilk yargı reformunda savcı ve avukatı aynı düzeye indireceğiz. Hakimin yanında savcı olmaz. Avukatla savcı yan yana olacak. Dürüst, vicdanlı hakim olacak. Ayrımcılık yapmayacak. Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. Kadına şiddet oluyor herkes yürüyor, işsizler yürüyor. Biz de 'adalet yürüyüşü' yaptık. Barolar da hak arıyorlar. Onlar da yürüyecekler. Silahsız ve saldırısız olmak kaydıyla yürüyüş herkesin hakkıdır. Yürüyüş yapan avukatların silahları mı var? Hayır. 'Kaldırımda yürüyelim' diyorlar."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün barolara yönelik yasal düzenleme tartışmalarına ilişkin, "Ortada henüz bizim bile daha vakıf olduğumuz bir teklif yok." sözlerine karşılık, "Sana niye sorsunlar ki? Bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir adalet bakanının da sarayda olduğundan haberin yok mu?" sorularını yöneltti.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, avukatların yürüyüş yapmasına ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın onlar için çadır açmasına izin vermeyenlerin de bir gün avukata ihtiyaç duyacaklarını söyledi.
Partisinin ilk yargı reformunda savcı ile avukatın aynı düzeye indirileceğini, hakimlerin ise daha üst bir konumda olacağını belirten Kılıçdaroğlu, iktidarlarında dürüst, vicdanlı, ayrımcılık yapmayan hakimlerin görev yapacağını anlattı.
Yürüyüş yapan herkesin olduğu gibi baroların yürüyüşünü de saygıyla karşıladıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Biz de adalet yürüyüşü yaptık, üstelik CHP bayrağı kullanmadan yaptık, elimizde sadece Türk bayrağı vardı. Dünyaya mesaj verdik 'Adalet arıyoruz.' diye. Adaletin ne kadar değerli olduğunu hepimiz biliyoruz aslında. Bilmeyenler kendisini firavun yerine koyanlardır. Çünkü onlar için kendi söylediği adalettir. Onlarda vicdan da ahlak da ahlakın kırıntısı da yoktur." sözlerini sarf etti.
Türkiye'nin en zor günlerde bile ezilmediğini ve bütün baskılara direndiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, avukatların da herkes gibi Anayasa'ya göre silahsız ve saldırısız olmak kaydıyla yürüyüş hakkına sahip olduğuna dikkati çekti.
"Hangi avukat rüşvetle iş yapar?"
Kemal Kılıçdaroğlu, avukatların yürüyüş talebine yönelik olumsuz tavrın, hiçbir yerde görülmediğini, ancak gelinen noktada avukatların bu hakkı elde ettiğini belirtti.
"Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun bu olaya karşı takındığı farklı tutumun" kendisini üzdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Adaleti, savunmayı en başta o savunacak. 'Avukata yeşil pasaport verdik, şimdi sesini kes.' Bunu bu anlamda düşünüyorsanız, verdiğinizi rüşvet kabul ediyorsunuz. 'Rüşvet verdim, sesini kes.' demektir bu. Hangi avukat rüşvetle iş yapar? O da adaletin savunucusudur. Bu mücadelede, avukat kardeşlerimizin haklı çığlıklarını bütün dünyaya duyurmalarından memnun oluyoruz. Yasa dışı bir şey yapmıyorlar, en temel Anayasal haklarını kullanıyorlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Gül'ün barolara yönelik yeni yasal düzenleme tartışmalarına ilişkin, "Ortada henüz bizim bile daha vakıf olduğumuz bir teklif yok." değerlendirmesinde bulunduğunu anımsatarak, "Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığında hazırlanmıyor. Ayrıca sana niye sorsunlar ki? Bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir adalet bakanının da sarayda olduğundan haberin yok mu? Bir Hazine Bakanı var damat. İki yerde, onun dışında bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir de sarayın örgüt yapısı var. Sana niye sorsunlar?" ifadelerini kullandı.
Yeni sistemde bakanların değil milletvekillerinin kanun teklifi hazırlayabildiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz de biliyoruz ki bunları kapalı kapılar arkasında hazırlıyorsunuz, götürüp AK Parti milletvekillerinin ellerine veriyorsunuz. Onlar da bilmedikleri bir teklifi imzalıyorlar. Meclise geliyor. Aslında kocaman ayıp bir oyunu oynuyoruz. Devletin bürokrasisi açıkça değil, gizli kapalı mahvillerde, gizli kapalı teklifleri hazırlayıp milletvekillerinin ellerine veriyorlar. AK Parti veya MHP milletvekili teklifi nasıl savunacağını bilmiyor, çünkü içeriğini bilmiyor. Koskoca TBMM bu konuma getirildi." değerlendirmesinde bulundu.
"Torpili var"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Saygı Öztürk'ün bir haberi doğrulatmak için birden çok kanaldan araştırma yapan saygın bir basın mensubu olduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bir haberinden dolayı Öztürk'ü suçladığını savunan Kılıçdaroğlu, "Saygı Öztürk, Türkiye'nin duayen, saygıdeğer gazetecilerinden birisidir. Yazdığı her haber doğrudur. Haber doğru değilse çıkıp rahatlıkla özür dileyebilecek bir yapıya, kültüre sahip bir arkadaşımızdır. Bugüne kadar okuduğum, gördüğüm kadarıyla Saygı Öztürk bütün haberlerinin arkasında durmuştur." dedi.
Kılıçdaroğlu, Öztürk'ün söz konusu haberindeki iddiaları aktararak, "Şimdi bütün Trabzonluların ve bütün Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum: Senin çocuğun devlet memuru olmak için kursa gider, sınava hazırlanır, KPSS'ye girip başarı elde ederse açık kadroya atanır. Bu beyefendi hiçbir yere girmiyor, güçlü bir torpili var." diye konuştu.
Söz konusu olayda özel hayata ilişkin bir eleştiri olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sonra Trabzon yetmiyor tabii, Ankara'da Kültür Müdürlüğüne tayin ediliyor. Yemin ediyorum, bunlar da ahlak, vicdan, adalet duygusunun kırıntısı bile yok. Bunu haber yapan gazeteciye ağza alınmadık her türlü hakareti yapan, canımızı emanet ettiğimiz İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanının çıkıp Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın namus kavramına verdiği değeri gösterebileceğini savunan Kılıçdaroğlu, "TBMM'ye gelip, 600 milletvekilinin yüzüne bakıp 'Tarafsız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' deyip bugün bir partinin genel başkanlığını üstleniyorsa, ben bakana sormak istiyorum namus bunun neresinde?" sözlerini sarf etti.
Kılıçdaroğlu, Serik'te yolsuzluk iddiasını daha önce de gündeme getirdiğini anımsatarak, "Namus dediğiniz kavram eğer sokağa düşmediyse bu rüşveti alanı bulur mahkemeye çıkarırsınız. Asıl rüşvet olayını kapatmak namussuzluktur." şeklinde konuştu.
"Gerçek anlamda bir hakim mi?"
Bazı tutuklu gazetecilerin yarın yargı önüne çıkacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, söz konusu kişilerin 100 günden fazla zamandır haksız yere hapiste tutulduklarını öne sürdü.
Bu kişilerin onurlu duruşlarından vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Bunlar gazeteciliği gazetecilik olsun diye yaparlar; birilerine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkına yaparlar. Bakalım hakim ne diyecek? Hakim gerçek anlamda bir hakim mi yoksa saraydan emir bekleyen bir hakim mi? Bakalım bir adaletsizliği sürdürecek mi, yoksa bir adaletsizliğe 'Yeter artık, bu kadar da olmaz.' mı diyecek?" ifadelerini kullandı.
"Gazeteci Müyesser Yıldız'ın telefon görüşmelerinin dinlendiğine ve bunların İçişleri Bakanına servis edildiğine" ilişkin yazısını aktaran Kılıçdaroğlu, "Hakimin, savcının görmesi gereken bir olayda, önce servisi siyasi otoriteye yapıyorsunuz. Bunlar devlet yönetiminde olmaması gereken uygulamalardır." diye konuştu.
"Dikta yönetiminin Türkiye'deki yansımaları..."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem'e yönelik "hak ihlali" kararlarını hatırlatarak, "Yargıdan, yargıçtan zaman zaman şikayet ediyoruz ama elbette ki Türkiye Cumhuriyeti'nde görev yapan saygın hakimler, savcılar var. Adaleti savunan, adaletten yana olan, vicdan sahibi, yasaları uygulayan, hukukun üstünlüğüne inanan, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyan, yargıçların kararlarda istikrar sağlanmasına katkı veren ve bu çerçevede karar veren saygıdeğer hakimler var." ifadelerini kullandı.
Demirtaş'ı işaret eden Kılıçdaroğlu, "Düşüncelerini beğenirsiniz beğenmezsiniz, katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir şey, ama bir insanı haksız hukuksuz yere hapse atarsanız, tahliye kararlarını uygulamamak için elli dereden su getirip tekrar hapse atarsanız, toplumun vicdanı kanar. Yazıktır günahtır, adalete, insanlığa bu kadar zulmetmeyin. Bir kişi hapis yattıysa yattı, cezasını çektiyse çekti, tahliye kararı alındıysa uygulayacaksınız. Hangi gerekçeyle uygulamıyorsunuz? 'AİHM kararlarını da uygulamam.' diyor. Bu, dikta yönetiminin Türkiye'deki yansımalarıdır." sözlerini sarf etti.
"Pandemi sürecinde esnaf korundu mu?"
Kılıçdaroğlu, Kovid-19 pandemisinde tüm kesimlerin tedbir aldığını, iş yerlerinin kapandığını, kişilerin gelir ve sağlık sorunları yaşadığını, kadına yönelik şiddet vakalarının çıktığını söyledi.
Doktorların günün 24 saati emek sarf ettiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarını kutladı.
Bu süreçte en büyük zararı görenlerin esnaf olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, devletin, pandemi nedeniyle iş yerlerini kapatan esnafa yönelik Anayasa'dan kaynaklanan koruyucu ve destekleyici tedbirleri hayata geçirmesi gerektiğine işaret etti.
Kılıçdaroğlu, "Pandemi sürecinde esnaf korundu mu, desteklendi mi?" sorusunu yönelterek, partisinin milletvekilleri ve il yöneticilerinden esnafın durumunu bütün illerde incelemelerini istedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasaya göre barolar, kamu tüzel kişi niteliğindedir. Bir vilayette bir baro olur. Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz" dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesinin 1'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 1 yıllık icraatlarını anlatmak için İstanbullularla bir araya geldiğini söyledi. Kendisinden İstanbullular için mesaj istendiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Şimdi sizinle o mesajı paylaşıyorum: Sevgili İstanbullular; bizler 'Martın sonu bahar' diyerek yola çıktık. Her yerde bu sloganı kullandık. Dilimizde baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. Bu kadim şehrin sorunlarını çözmek için yola çıktık. Halka hizmet edecek arkadaşımızın adı Ekrem İmamoğlu'ydu. Ama önümüze engeller kondu. Dünyada örneği olmayan kararlara imza atarak seçimi geçersiz saydılar. Hep birlikte bir tarih yazdık. Zalimin zulmüne fırsat vermedik. Dik ve onurlu duruşumuzla 'Her şey çok güzel olacak' dedik ve bütün dünyaya, 'Türkiye'de demokrasiden yana olanlar kazandı' mesajını verdik. Bu kadim şehri ayağı kaldırma zamanı. Sevgi, hoşgörü ve kucaklaşma zamanı şimdi" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder