TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 26 Nisan 1986’da meydana gelen Çernobil faciasının yıldönümünde Türkiye’nin nükleer enerji çalışmalarından vazgeçmesi gerektiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali, açıkça siyasi bir tercihin ürünüdür. Savaşlar, terör, afetler ve krizlerle dolu coğrafyamızda, doğayı ve yaşamı tehdit eden nükleer santrallerden vazgeçilmelidir. Hiçbir siyasi ‘kazanç’, yaşamın önüne geçmemelidir” ifadeleri kullandı.
Sovyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 26 Nisan 1986’da 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen nükleer kaza ve patlamanın yıldönümünde TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bir mesaj yayımladı ve Türkiye’de yapımı devam edilen nükleer santralden vazgeçilmesi konusun çağrıda bulunuldu.
Çernobil’deki nükleer felaketinin üzerinden 38 yıl geçtiği hatırlatılan açıklamada, “Çernobil nükleer santral kazası, hâlâ dünya genelinde nükleer güvenlik konusunda ciddi endişeler uyandırmaya devam etmektedir. Günümüz Ukrayna’sının kuzeyinde yaşanan bu felaket, başta Belarus, Ukrayna, Rusya olmak üzere, Avrupa'nın geniş bir bölümünü kontamine etmiş, sayısız insanı etkilemiştir. Ülkemizde ise özellikle Doğu Karadeniz başta olmak üzere, birçok bölgemiz radyoaktif kirliliğe maruz kalmış, 137Cs gibi fisyon ürünlerinin izine ülke genelinde tüm çevresel ortamlarda ve tarım ürünlerinde rastlanmıştır. Nükleer kazaların etkisinin, kaza anı ile sınırlı olmadığı hem Çernobil’de hem de Fukushima’da açıkça görülmüştür. 2020 yılında Ukrayna’da meydana gelen orman yangınlarında, kazadan sonra bölgeye çöken radyoaktif kirleticilerden bir bölümü yeniden atmosfere karışmış ve yangının Çernobil’in radyoaktif enkazına doğru ilerlemesi büyük korku yaratmıştı. Japonya'da ise Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde 13 yıldır santralin soğutulması için devasa miktarlarda su kullanılmak zorunda kalınmış ve kontamine olan sular hacmen depolanamayacak seviyeye geldiği için okyanusa dökülmeye karar verilmiştir. Mühendislik ve teknolojideki gelişmişliği ile nam salmış Japonya, bir nükleer santral kazası karşısında çaresiz kalmıştır” denildi.
“AKKUYU’DA YAŞANACAK BİR KAZA FELAKETE DÖNÜŞÜR”
Bölgesel çatışmalar ve terör tehditleri, nükleer güç santrallerini birer hedef haline getirdiğini aktaran açıklamada, “Ukrayna-Rusya ve İran-İsrail arasındaki savaş ve gerilimler, bu tesislerin potansiyel tehlikelerini daha da arttırmaktadır. 1988 Spitak depreminin ardından Metsamor Nükleer Santrali'nde meydana gelen hasar ve 2011’deki tsunami sonrası Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde yaşanan tarihin en büyük ikinci nükleer kazası, savaşların yanı sıra doğal afetlerin de nükleer tesisler için ciddi tehditler oluşturduğunu göstermektedir. Ülkemizde sıkça yaşanan yıkıcı depremler ve iklim ilişkili çeşitli afetler, yeni kurulacak bir nükleer tesiste kaza riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Geçtiğimiz yıl yaşanan 6 Şubat depremlerinde, 2021’de yaşanan büyük orman yangınlarında, yakın zamanda İliç’te yaşanan maden kazasında ve örneklerini arttırmakta hiç zorlanmayacağımız sayısız benzeri olayda, yöneticilerin ve sorumluların acil müdahalelerdeki ve kriz yönetimindeki yetersizliği, 1986 Çernobil felaketi sonrası ülkemizde egemen olan anlayışın hiç değişmediğinin en önemli göstergeleri olmuştur. Yaklaşık 20 yıldır Gaziemir’de gömülü olan radyoaktif ve tehlikeli atıkların hala bertaraf edilememiş olması yine toplum ve çevre sağlığını arka plana atan bu anlayışın ürünüdür. Bu nedenle, Akkuyu’da yaşanacak bir nükleer kazanın bir felakete dönüşme ihtimali ne yazık ki çok yüksektir” ifadeleri kullanıldı.
“SİYASİ BİR TERCİHDİR”
Akkuyu’daki nükleer santralin yüksek fiyatla elektrik satın alacağımızı ve bunun da ülkemizin gerçek enerji ihtiyaçlarına cevap vermeyeceğini aktaran açıklama, “Diplomatik gelişmeler ve seçim süreçleriyle işletmeye alınma tarihi defalarca değişen Akkuyu Nükleer Güç Santrali, açıkça siyasi bir tercihin ürünüdür. Savaşlar, terör, afetler ve krizlerle dolu coğrafyamızda, doğayı ve yaşamı tehdit eden nükleer santrallerden vazgeçilmelidir. Hiçbir siyasi ‘kazanç’, yaşamın önüne geçmemelidir” diyerek noktalandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder