İzmir’de 30 Ekim 2020’de yaşanan depremin üzerinden beş yıl geçti. Ancak hem depremzedelerin hem de kentin depreme hazırlık sürecinin hâlâ tamamlanmadığı görülüyor. İzmir Depremzedeleri Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan ve Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, beş yılın ardından gelinen noktayı değerlendirdi.
İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, devletin sadece ağır hasarlıları depremzede olarak kabul ettiğini, orta ve az hasarlılara destek verilmediğini söyleyerek “Ağır hasarlılar proje ve rezerv alanlarında yaklaşık 5 bin konutla evlerine kavuştu. Orta hasarlılara yalnızca güçlendirme kredisi verildi ama zemin sorunları nedeniyle bu kredi kullanılamadı. Emsal artışı dışında hiçbir somut destek sağlanmadı. Depremzedeler belediye ile hükümet arasında adeta pinpon topu gibi gidip geldi. Dünya Bankası kredisi ve emsal katkısı bir nebze nefes oldu ama yeterli değil. Kredi gücü zayıf olduğu için bazı yurttaşlar evlerini satmak ya da yer değiştirmek zorunda kalıyor. Bazı müteahhitler inşaata başladı, kaba inşaat bitince ek ücret talep etti. Mahkemeler iki üç yıl sürüyor, kimsenin buna dayanacak gücü yok. Yurttaşlar mecburen müteahhitlerin istediği parayı veriyor. Beşinci yıla geldik, orta hasarlılar hâlâ evsiz” dedi. 79 bin 272 bağımsız bölümden yalnızca 5 bininin yeniden yapıldığını kaydeden Özkan, “İzmir’in onda biri depremle cebelleşiyor. Kendi imkânlarıyla ev yaptırabilenler yüzde 10-20’yi geçmiyor. Geri kalanlar hâlâ müteahhitlerle görüşme halinde” diye konuştu.
‘ZEMİNİ DEĞİŞTİREMEYİZ, ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMELİYİZ’
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, kentin beş yıl öncesine göre daha bilinçli olduğunu, ancak yapı stoku ve zemin riskinin hâlâ büyük tehdit oluşturduğunu söyledi. Öziçer, “İki yıl önce yerel belediyelerde afet işleri müdürlükleri kurulmaya başlandı. Bugün 30 ilçenin 25’inde bu birimler var. Risk haritaları çıkarılıyor. İzmir’de yaklaşık 950 bin yapı var. Bunların çoğu 1975 ve 1998 yönetmeliklerine göre yapılmış. Alüvyon zemin üzerine inşa edilmiş yüksek binalar ve mühendislik hizmeti almamış yapılar ciddi risk taşıyor. Üniversitelerle işbirliği artırılmalı. Jeofizik, jeoloji, inşaat ve çevre mühendisliği disiplinleri birlikte çalışmalı. Bilimsel ilerleme ancak bu şekilde olur. Yeraltını değiştiremeyiz ama doğru yapılaşmayla ve bilinçli bir zihniyetle güvenli bir İzmir yaratabiliriz” dedi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder