-->

Çeviri

6 Haziran 2015 Cumartesi

HAYATIN ANLAMINI ARAMAK


Hayatın anlamını aramak kendimizce sonuçlanmadıysa, belki yazarak her an sorduğumuz aynı anlaşılmaz soruya yaklaşabiliriz. Kendi başımıza yıllarca sorduğumuz o şeyi bulabilir ve ne sorduğumuzu anlayabiliriz. Soru hayatın ne olduğuyla ilgili, hayat nedir?Hayat dediğimiz bu şeyde ne yapıyoruz? Ne yapmalıyız?
Aktardıklarım tamamıyla anlaşılmıyor olabilir, hatta hiçbir zaman kesinlikle anlaşılmaz. Çünkü her şeyde bir yetersizlik vardır. Bu varlığın kendine has görüşünden kaynaklanır. Her şey kendince bakar diğerlerine ve her şey kendini kabul ettirme eğilimindedir. Fakat tüm varlıkların bireye gelene dek çoğalan ortak özellikleri vardır. Genele gidildikçe azalan ve bazı yetersiz düşüncelere göre yok olan bu özellikler sistemli bir bütünü oluşturur.
hayatın anlamını aramak hiawatha tabloBunlar gibi birçok söz söylenebilir. Hiçbir şey de söylenmeyebilir ve bu daha çekicidir. Sonsuz çabadansa hiç, aynı sonucu veriyorsa insanı çeker. Yalnız şöyle bir sorun var ki: sonuç algımız ve değer yargılarımız nereye çeksek oraya gelir vaziyette bir göreliliğe sahip. Değerli olan nedir? Değer nasıl alınır? Sonuçta ne olmalıdır? Hayatta ne yapmalıdır? İnsandan ve insana dair soruların tümünde bir görelilik vardır. İnsansı edimlerin hepsi kabul edildiği ölçüde geçerlidir. Basit bir deneyle “bulunduğumuz ortamda uzlaştığımız” şeylerin bizim için kesin doğru veya yanlış olabileceğini görebiliriz. Bir kişinin beğenilerinin ya da fikirlerinin kendince ve kabul ettirdiği ölçüde diğerlerince geçerli olduğu açıktır. Bir görüşün, inancın ya da spor takımlarının taraftarlarında bu görülür. “Gerçek” denen şeyi aradığımızda ise insana dair olan her olguda insanın kararlaştırdıklarını görürüz.
hayatın anlamını aramak goya tabloHayatın içinde her şeyi sorun eden insanlar arasında hayatın kendisini çok az insan sorun eder. Daha önce de söylediğimiz gibi “asıl sorun” un ne olması gerektiği de insanın uzlaşmasıyla kararlaştırılır. Bu uzlaşı maddi olarak algılanmamalıdır. Bu, insanın çoğu zaman farkına varmadığı insan içindeki insanın eğilimidir. Her ne kadar farkına varmasak da “ben” dediğimiz şeyin ancak çok ufak bir kısmı bize aittir. “Ben”i biraz irdeleyince insanlık, canlılar, varlık ve hayat algımızın göreliliğini fark ederiz. “Ben” ne kadar bendir? Ne kadarı benimdir? Kişinin veya daha geniş anlamda varlığın ne kadarı o varlığın kendisince kontrol edilir? Varlığın özelden genele giden ve gittikçe büyüyen güdümünü fark etmek insanın bunun tam aksini sanması yüzünden zor ve şaşırtıcı bir iştir.
Dokularımız, kaslarımız var. Bunları hücreler meydana getiriyor. Şimdi bir bütünden bir diğer bütüne geçiyoruz. Hücre dediğimiz ufak şeyler de bir bütün. Sıra hücrenin içindeki bütünde, onların da organelleri vardır, onlar da atomlardan oluşur, onlar da kuarklardan onlar da bir şeylerden oluşuyor mu henüz emin değiliz.  İnsanlar aileleri oluşturuyor, bunlar daha büyük aileleri, onlar da boyları, ulusları, insanlığı.İnsanlık da diğerleriyle birlikte evreni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder