-->

Çeviri

4 Mart 2019 Pazartesi

Bazen kaybetmek kazanmaktır * RİFAT SAİT





   Bazen kaybetmek kazanmaktır
* RİFAT SAİT

Dünya’da sürekli kazanan yoktur. Siz ne kadar iyi olursanız olun mükemmel olamazsınız. Sürekli kazanan sadece Allah’tır. İşte bu yüzden bazen kaybetmek gerekir. Belki detoks olmak için veya arınmak için kaybetmek. Yani kazanmak için kaybetmek gerekir. Zira sürekli kazanırsanız mutlaka bir şeyleri kaybedersiniz. Mesela zamanınızı, dostlarınızı, muhakeme yetinizi, adalet ilkenizi, davanızı, liyakat ilkenizi ve Allah korusun belki de inancınızı. Sürekli kazandıkça körlük başlar. Sonra da zafer sarhoşluğu. Allah korusun zamanla aşırı gururla gelen iflas.  Öyle ki; bütün bu sözler ve yazılar size ağır gelir, Allah korusun bize düşman eder, kabullenilemez. İşte tam bu sırada kaybetmek şefkat tokadı gibidir. Acizliği hatırlatır, kul olduğunu hatırlatır, tövbeyi hatırlatır, duayı hatırlatır, dostları hatırlatır. Aslında gerçek kazanç budur zaten. Kaybederek kazanmış olursun.

2023 öncesi detoks ve öz eleştiri

Siyasette böyledir aslında. Hatırlayın, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını. AK Parti ilk defa koalisyonu görmüş ve bazı gerçeklerle yüz yüze kalmıştı. O seçimler sonrası metal yorgunluğu teşhis edilmedi mi? Ardından Partide bazı değişiklikler yapılmadı mı? Sonra girilen seçimlerde başarı kaldığı yerden devam etti. Bugün aynı durum vardır demek istemiyorum. Ama dikkat edilmesi gerektiğini önemle hatırlatıyorum. Final gibi görünen 2023 öncesi küçük bir detoks yaşanır mı bilemiyorum. Ancak samimi bir özeleştiri sanki çok yararlı olur gibi görünüyor. Neden mi? Bakın işte size sebepler:

Ülke Ekonomisi

- Evet, Türkiye güçlüdür, Evelallah her şey yoluna girer. Bundan eminiz.  Ama bugün kimse ekonomi de her şey mükemmel gidiyor diyemez. Deve kuşu gibi kafayı toprağa gömemezsiniz. Reel sektörün 2 aylık bir zaman zarfında mutlaka canlandırılması şarttır. Ama bu kötü durumu muhalefetin tamamen AK Partinin üzerine atıp siyasi bir kazanım elde etmesi değil, ortak bir çözüme gitmesi beklenir. Zira hepimiz bu gemideyiz ve gemi batarsa hepimiz batarız. Ekonomideki negatifliğin nedeni, dış etkiler, konjonktürel durum ve seçim ekonomisi gibi nedenlerdir. Bu yüzden AK Parti’nin kaybetmesi haksızlıktır ama daha da kötüsü AK Partinin kaybetmesi bu negatifliği daha da tetikler ve artırır. Ama bir gerçek vardır ki bu durum AK Partiye siyasi olarak zarar verebilir.


 
Projeler mi vaatler mi?

-Seçimin doğası gereği siyasi partiler kazanmak için yapabileceklerini sunuyorlar. AK Partinin de içinde olduğu Cumhur ittifakı en iyi olduğu şeyi yani projelerini sunarken CHP’nin de içinde olduğu Millet ittifakı vaatleri ile karşılık veriyor. Vaatler tatlı ve çekici ama bol keseden atılan Manisa mesir macunu gibi. Dağıtılan macun paketlerini 1 Nisan’da içinin boş olduğu görülecek olsa da şimdilik cazip. Ama bir gerçek var ki vatandaşın beklentisi hat safhada. Geçenlerde Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, tarımın savunma sanayiinden daha önemli olduğuna işaret ederek, “Uçaklarınız, roketleriniz olabilir ama buzdolabı boşsa bunların hepsi boştur.” Demişti. Diyeceğim o ki; projeler güzeldir ve gereklidir ama bu seçimlerde kısa vadeli buzdolabını ve vatandaşın cebini dolduracak şeylere sanki daha çok ihtiyaç olabilir.

AK Parti içinde AKP revizyonu

-Dış güçlerin olumsuz etkilerini muhalefet dâhil herkes biliyor ve kabul ediyor. Ancak vatandaş buna çözüm istiyor. Bunu çözebilecek kurumun AK Parti hükümeti olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Ama bunun için liyakatli ve doğru kadroların işbaşı yapması şarttır. En önemlisi, kibirli, metal yorgunu, liyakatsiz AKP’liler varsa (AK Partili değil) bunların derhal revizyonu gerekir. Bu konuda ciddi eleştiriler yapılıyor. Buna Allah rızası için kulak verilmesi gerekiyor. En önemli sıkıntı, liyakat yerine sadece sadakatin beklenmesi sonucu bazı tercihlerin farklı yerlerden yapılması eleştiriye maruz bırakıyor ve zarar verebiliyor. Gerekli görmediğim için burada çok detaya giremiyorum. Sorulursa bizzat yaşadığımız örnekleri anlatmaktan isteriz.

Aday tercihleri ve vebali

-Belediye Başkan ve Meclis üyesi adaylarının tercihi de çok önemlidir. Ben şu aday doğru ya da yanlış demiyorum. Kriterler önemlidir. Bize sorulsa adaylarda şu 7 özelliği arardık: Aday olduğu yerin demografik yapısına uygun olup olmadığına, teşkilattan gelip gelmediğine, liyakatine, sadakatine, samimiyetine, bereketine (Oy getirme özelliği) ve siyasi mukaretine (Siyasi uygunluk) bakardık. Şimdi siz tek tek bu özeliklere göre adayları analiz edebilirsiniz. Ama ne derseniz deyin, en önemli sonuç 1 Nisan tarihinde sandıktan çıkan sonuç olacaktır. Sandıktan birinci çıkıyorsa seçilen aday doğrudur, kimse bir şey diyemez, hayırlı olsun. Ama kaybeden üstelik fark yiyen ya da ilçesinde Büyükşehir adayından veya meclis üyelerinden daha az oy alan ve de son seçimlerden sonra partisinin oyunu düşürerek kaybeden adaylar ile birlikte onları reise önerenler bunun siyasi vebalini ödemek için sıralarını beklesinler derim.  Fakat en önemli şey nedir biliyor musunuz? Ülkenin geleceği ve Bekası diyoruz ya. Seçim sonuçlarında vatandaşa sonuç ne olursa olsun tercihleri için saygı duyacağız. Ama maazallah beklemediğiniz bir sonuç olursa adayın ve onu Reise refere edenlerin ülkenin bekasına ne kadar etki yaptıklarını tartışma hakkımız bakidir.



* RİFAT SAİT
24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 )
Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com )
İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 )
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder