Balkanlar yine karışık
Rifat Sait
AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
Balkanlar deyince öncelikle üç şey akla gelir. İnatçılık, Milliyetçilik, Balkanlardan gelen soğuk hava…
Stratejik ve kıymetli bir bölge olan Balkanların, Bal’ı kaşıkla değil genellikle silah ile karıştırıldığından Kan akmasına neden olmuştur. Bu yüzden de Bal-Kan ismi değer bulur. İki dünya savaşının da başlangıç veya ana merkezi Balkanlar olmuştur. Balkanlarda yaşayan onlarca milletin milliyetçilik tartışması yanında Slav ve Ortodoks ateşi de yakıcıdır.
Balkanlarda son günlerde artan haçlı tahriki
Balkanlarda İslam-Haçlı gerginliği de hassas bir meseledir. Avrupa’da cami olmayan tek başkenti olan Atina’nın dağlarında büyük haçlı totemi konması belki buranın Hristiyan nüfusu açısından normaldir ancak nüfusunun %97’si Müslüman olan Kosova’nın başkenti Priştine’de koskocaman bir katedralin olması saçmalıktır. Kosova’ya geçen ay gittiğimde Komoron-Ştimle yakınlarında dağın tepesine hiç gereği yokken bir kilise daha yapıldığını gördüm. Buralarda doğru düzgün Hristiyan olmamasına rağmen bu kliselerin yapılması tam bir tahrik unsurudur. Keza yine nüfusunun %45’i Müslüman olan Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün her yerinden görünen dağ başındaki büyük haç totemi de tamamen tahrik ve gereksiz bir çıkıntıdır. Aynı Makedonlar, Üsküp kalesine de klişe yapmak istemişler ancak Müslüman Arnavutların tepkisi sonucu geri adım atmışlardır.
Balkanlardaki Feto varlığı
Kosova’da, Makedonya’da ve Arnavutluk’ta terör örgütü Feto’nun okul ve gazeteleri faaliyette. Fetocular için Balkanlar adeta cirit atma merkezi. Balkan ülkelerinin sözüm ona en iyi dost ve müttefik ülkesi olan Türkiye’ye resmen vefasızlık yapılıyor.
Arnavutluk’ta siyasi gerginlik
Diğer yandan Arnavutluk’ta binlerce muhalif, Başbakan Edi Rama’nın ofisi önünde toplanarak hükümeti protesto ettiler. Ülkedeki merkez sağ muhalif partiler, erken genel seçim yapılması çağrılarından aylar sonra usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle yerel seçimleri boykot etme kararı almıştı. Öte yandan Arnavutluk’ta iktidarda olan Sosyalist Parti lideri Rama, cuma günü verdiği bir röportajında, ülkedeki muhaliflerin eylemlerine rağmen 30 Haziran’da yapılması planlanan yerel seçimlerin gerçekleşeceği konusunda kararlı olduğunu açıkladı. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ilir Meta, muhalefetsiz bir seçimin sosyal kırılmalara neden olabileceği ve Arnavutluk’un AB'ye girme şansını zedeleyebileceği gerekçesiyle 30 Haziran’daki yerel seçimleri iptal ettiğini duyurmuştu.
Özetle şu günlerde Arnavutluk’ta ciddi bir siyasi karışıklık bulunuyor.
Kosova’daki gelişmeler
Balkanların merkezi olan Kosova’da da karışıklık var. Geçen ay Kosova polisi aralarında Rusların da olduğu bazı Sırpları tutuklamıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, bakanlığın web sitesi üzerinden yaptığı açıklamada Kosova - Sırbistan sınırında Kosova Özel Kuvvetleri'nin 13 Sırp diplomatı gözaltına aldığını söyleyerek yaşananlara tepki göstermişti.
Kosova polisinden yapılan yazılı açıklamada, operasyonun Zvecan, Zubin Potok, Leposavic, Kuzey Mitrovica, Güney Mitrovica, Skenderaj ve Glogovac'ı kapsadığı, ayrıca operasyonda sadece Sırpların değil, Arnavut ve Boşnakların da gözaltına alındığı belirtilmişti.
Hırvatistan Genelkurmay Başkanı Mirko Sundov Priştine'ye geçtiğimiz günlerde bir ziyaret gerçekleştirmişti. Sundov, Hırvatistan'ın Kosova'da barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya devam edeceğini belirtirken ve ülkenin bölgesel İnisiyatiflere üyelik yolunda Kosova Güvenlik Gücü'ne katkı sağlamayı sürdüreceğini ifade etmişti.
Sırbistan’ın Kosova rahatsızlığı
Sırbistan’ın ise Sundov ziyaretinden rahatsız olduğu ifade ediliyor. Son 10 yıl içerisinde Kosova’yı ve Karadağ’ı kaybeden Sırbistan’ı günümüzde ülkenin güneyinde yer alan Sancak Bölgesi, Kosova sınırında olan ve içinde Arnavut çoğunluğun yaşadığı Preşeva bölgesi ve ülkenin kuzeyinde yer alan Voyvodina bölgesi özerklik konusunda düşündürüyor.
Yunanistan; ABD ve İsrail ile sirtaki yapıyor ama ateşle oynuyor
Peki, Balkanların ve Avrupa’nın yaramaz çocuğu Yunanistan’da neler oluyor? Geçenlerde ABD'nin askeri donanım yüklü gemisi Yunanistan'ın Türkiye’ye sadece 60 kilometre uzağındaki Dedeağaç Limanı'ndan ülkeye girerek buraya askeri yığınak yapmıştı. Bilindiği gibi Feto darbe girişiminden hemen sonra aralarında bir ABD’li rütbeli bir askerin de olduğu iddia edilen Fetocu askerlerin bir helikopterle Yunanistan’a kaçtıkları yer de Dedeağaç olmuştu. ABD'nin bu hamlesi, bir süredir dillendirilen "ABD, Türkiye'nin sınır komşuları Yunanistan ve Bulgaristan'a askeri yığınak yapıyor" yorumlarının akıllara gelmesine neden oldu. Batı Trakya'da yer alan Dedeağaç limanının yükselişte olan stratejik değeri göz önüne alındığında "farklı bir amaç doğrultusunda hareket edildiği" şeklinde yorumlandı. ABD Ordusunun bu kadar sayıda silah ve ekipmanı Türkiye'nin sınır komşuları olan Yunanistan ve Bulgaristan'a taşıması, Akdeniz'de yaşanan gerginlik konusunda Türkiye'ye karşı alınan bir önlem olarak algılandı. ABD’nin Balkanlardaki bu askeri yığılımınım arkasında üç önemli sebep var.
1-Bölge ile tarih boyunca yakın ilgi ve iletişimi olan Rusya’ya karşı hazırlık
2-Balkanlar, Akdeniz, Orta doğu ve Kafkaslarda etkili hale gelen Türkiye’ye bir mesaj
3-Bölgede etkin olan Almanya’ya karşı bir atak
4-Sadece 4 yıl sonra yani 2023 yılında sona erecek olan boğazların statüsü öncesi hazırlık
Yunanlıların Türk azınlığa baskıları
Diğer yandan geçen hafta T.C. Dışişleri Bakanlığı'ndan Yunanistan’a tepkili bir açıklama gelmişti. Dışişlerinden yapılan açıklamada, "Yunanistan, Türk Azınlığın seçtiği Müftüleri tanımayarak Lozan Barış Anlaşması'nı ihlal etmektedir. Yanlış uygulamalarını düzeltmek yerine, Müftülük makamını ve Azınlık Müftülerini, yeni kurduğu bir devlet dairesine bağlamak suretiyle ihlallerini daha da vahim bir hale getirmektedir." denildi.
Yunanistan Batı Trakya’daki 130 Bin Türk soydaşımızın haklarını gasp ediyor. Lozan anlaşmasına aykırı olmasına rağmen adaları silahlandırıyor. İsrail ile askeri işbirliği yaparak saçmalamaya devam ediyor.
Fransızların Balkan aşkına ne demeli?
Balkanlar’daki sorunların temelinde bu bölgelerdeki Avrupa Birliği-Rusya nüfuz mücadelesinin yattığı işaret edilen bir husustur. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un geçen sene Fransa Parlamentosunda yaptığı bir konuşmada AB’nin bir an önce harekete geçerek Yugoslavya’nın yıkılmasıyla kurulan devletleri AB’ye bağlamasını ve böylece Rusya ile Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerinin önünü kesmesini istemesi dikkat çekici ve ilginçtir. Bu konuşmadan hemen sonra Yunanistan’ın Makedonya ile “isim sorunu” çözmesi ve Makedonya’nın NATO ve AB ile ilişkilerinin “düzene” sokulmasının tesadüf olmadığı ortadadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder