Düşmanlarla diplomasi
Rifat Sait
AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
Önce Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Sırbistan’a ardından İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu ile Balkanların en küçük ülkesi Karadağ’a resmi ziyaretlerde bulunduk. Her iki gezi de bizler için son derece yararlı oldu. Davetlerinden dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın İçişleri bakanımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Balkanlarda Müslümanlık, Türklük demektir
Tevafuk olsa gerek hem Sırbistan hem de Karadağ, Balkanlarda Boşnak ve Arnavut toplumuna karşı savaşmış ve eziyetler etmiş Ortodoks Slav ülkeleriydi. Bu Slav devletlerin Boşnak ve Arnavut milletleriyle savaşının nedeni onların Müslüman ve Osmanlı (Türk) olmalarıydı. Zaten Balkanlarda Türk demek Müslüman demektir. Rahmetli dedem aslen Arnavut olmasına rağmen nesiniz diye sorulduğunda “Elhamdülillah Türk’üz” diye cevap verdiğini söylerdi. Aynı şekilde Ortodoks Yunanistan da Batı Trakya’daki Türklere Türk azınlık yerine Müslüman azınlık ifadesini kullanır.
Balkanlarda oluşan Bloklar
Türkiye’nin son dönemde dış siyasette Ana Ortodoks Slav ülkesi olan Ruslarla yakınlaşması, Balkanlardaki diğer Slav ülkelerini bize yakınlaştırırken, Amerika’ya yakın olan Müslüman Arnavutları kısmen uzaklaştırdı. Hatta bazı Boşnaklar da buna tepki gösterdiler. Bu yüzden Balkanlarda ABD ve Rusya yanlısı iki blok oluştu. Tabi bu arada Avrupa Birliğinin de arkasında giden üye ülkeler var. Rusya, Balkanlarda Osmanlının (Türklerin) kadim düşmanı olmuştur. Ruslarla pek çok defa savaş meydanlarında karşı karşıya gelmişliğimiz vardır. Yine aynı şekilde Ortodoks Slav Sırplar, Bulgarlar ve Karadağlılarla ve de yine Ortodoks ama Slav olmayan Yunanlılarla pek çok defa savaştık. Yani düşmanlık ettik.
Bize gelen sorular
Tüm bunların dışında Balkanlarda birçok ülke ve millet var ki hepsinde keskin milliyetçilik mevcuttur. Her bir Balkan ülkesinin diğer komşusu ile tarihten bir veya birkaç sarı kartı vardır. Bugün bile bu kartlar zaman zaman açılır ve durumlar gerginleşir. Bizi yazılarımızla takip eden bazı Boşnak ve Arnavut kökenli arkadaşlar, Sırbistan ve Karadağ seyahatlerimizden dolayı bizi kınadılar. Bize “Nasıl düşman ülkelere gidersiniz? Nasıl onlarla aynı masaya oturuşunuz” gibi sorular sormaya başladılar. Sosyal medyada cevap vermeye çalışsam da her birine yeteri kadar cevap veremedim. Bu yüzden bu yazıyı yazdım.
Dış siyasette düşmanlık veya kardeşlik değil ulusal çıkarlar vardır
Her kesin bilmesi gereken birkaç konu var. Dış siyasette düşmanlık veya kardeşlik değil ulusal çıkarlar vardır. Ülkemizin ve dostlarımızın milli çıkarları en önemli konudur. Bunun için Düşmanla bile aynı masaya oturup diplomasi yaparsın. Ancak geçmişi asla unutmazsın. Yapılan düşmanlık ve zulümler derin dondurucuya konur ve dondurulur. Ama asla unutulmaz. Eğer onlar açmazsa ülke çıkarları nispetinde biz de derin dondurucuyu açmayız.
Ruslar ve Sırplar stratejik öneme sahipler
Diğer yandan, Dünya dış siyasetinde Ruslar ve Balkanlarda ise Sırplar çok stratejik ülkelerdir. Asla ihmal edilemezler. Ülke çıkarları doğrultusunda bunlarla diplomasi yapmak gerekli ve faydalıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de Kurtuluş savaşında İngiliz ve Fransızlara karşı o dönemin adıyla Sovyetler Birliği ile stratejik işbirliği yaparak güçlü bir pozisyon almıştır. Günümüzde de Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, ABD ve Avrupa Birliğine karşı Rusya kozunu çok iyi kullanmaktadır. Ancak yine unutmamak gerekir ki biz ABD veya Rusya ile ne dostuz ne düşman. Keza yine Sırbistan veya Karadağ ile de. Bugün Türkiye’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa diplomasi de ona göre şekillenir. Ama yarını Allah bilir. O yüzden kimse duygusal ve aşırı milliyetçi hislerle hareket etmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder